Arka Bahçemiz

Alice Sommer: Müzik, mücadele ve gülümseme ile geçen bir yaşam

110. yaş gününü kutlayan bir hanımefendi düşünün; şakacı, zeki, nükteci, zihni açık ve hep gülümseyen. Üstelik dünyanın en eski piyanisti ünvanını taşıyan biri. Bu yazıda 1903 yılında Prag’da doğan ve geçtiğimiz yıl 111. yaşında aramızdan ayrılan Alice Sommer’den söz edeceğiz. Niye mi? Çünkü fazlasıyla iyimserliğe gereksinimimiz olan bir dönem yaşıyoruz.

Yaşamı tam bir trajedi olan Alice Herz-Sommer “Kötü şeyleri zaten biliyordum. Fakat ben daima iyi olana baktım” diye özetliyor yaşantısını. Toplama kampında geçen günlerini bile bir nimet olarak görebilen ve pek çok şey için müteşekkir olan bu ünlü piyanist “siz rahat olduğunuzda vücudunuz da rahat olur, karamsarlaştığınızda bedeniniz de tuhaf şekilde davranmaya başlar” diye sürdürüyor sözlerini.

Alice Herz-Sommer, çocukluğunda evinde düzenlenen ve Franz Kafka’nın da katıldığı edebiyat günlerini, Holokost’da yitirdiği annesini ve eşini,  Terezin’de yaşamını kurtaran piyanosunu anlatıyor.

Kamptan kurtulan ve sekiz yıl önce kaybettiği oğlunu anımsadıktan sonra gülümseyerek pencere eşiğindeki çiçeklere bakarken mutlu oluyor.

Sommer, 1931 yılında Prag’da kendisi gibi müzisyen olan Leopold Sommer ile evlendi, altı ay sonra tek çocuğu Rafael dünyaya geldi. 1939’da Naziler Çekoslovakya’yı işgal ettiler. 1942’de 72 yaşındaki hasta annesi Almanlar tarafından tutuklanıp öldürüldü. “Bu yaşantımın en kötü anıydı. Anne ile çocuğu arasındaki bağ çok özeldir. Fakat içimden bir ses, ‘ şimdi yalnızsın ve eşine, çocuğuna değil kendine yardım etmelisin’ diyordu. Eve döndüm ve tüm gücümü yitirene dek Chopin’in 24 Preludes’ünü çaldım” dyor Alice.

Alice Sommer, 1943 yılında altı yaşındaki oğlu ve eşi ile birlikte Terezin’e sevk edildi. Yahudilerin yaşam koşullarının iyi olduğunu göstermek için yılda üç kez denetime gelen Kızıl Haç yetkililerine kamp orkestrası konser vermek zorundaydı. Müzik onun için sihirli bir şeydi, müzik için yaşıyor, müzik ile besleniyordu.

Oğlu da müzikal etkinliklerde rol aldı, bir Çek operası olan ‘Brundibar’da sahneye çıktı, mutluydu. Fakat bazen annesine; “Hitler kim, savaş nedir, niye yiyecek hiçbir şey yok” gibi sorular yöneltiyordu. Oğluna verecek bir dilim ekmeği olmadığını bilmesi, sadece çorba içerek beslenen ve aç olan çocuğunu ağlarken görmesi bir anne için kolay değildi.

Terezin’den biner kişilik gruplar halinde Auschwitz’e sevkiyatlar başladı. Leopold, 1944 yılının Aralık ayında, savaşın sona ermesinden kısa bir süre önce Auschwitz’e gönderildi ve ardından Dachau kampında hastalıktan öldü. Eşinden ayrılırken söylediği son sözler; “Sakın gönüllülere katılıp arkamdan gelme…” oldu. Bu sözler onun hayata tutunmasını sağladı.

Sommer, 1947’de oğlu ile Filistin’e göç etti. İsrail’de müzik dersleri verdiği 40 yıl hayatının en mutlu yıllarıydı. Ünlü bir viyolonsel olan oğlu ve ailesi ile birlikte 1986’da Londra’ya taşındı. Rafael 2001 yılında İsrail’de bir turne sırasında 64 yaşında iken kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi.

Alice Sommer yine hayata küsmedi, iyimserliğini sürdürdü: “Doğumu en mutlu, ölümü ise en üzücü günümdü. Yine de ölürken acı çekmediğine şükrediyorum. Son konserini hep televizyondan, DVD’den izliyorum. Onu öylece kalbimde yaşatıyorum” diye anlatıyor.

Bu Holokost kurtulanı eşsiz insanın gizemli sözcüğü: iyimserlik. Belki de uzun bir yaşam sürmenin sırrı da bu; her şeyi iyi yönünden görmek… Başkalarına karşı nasıl davranırsanız onlar da size o şekilde davranırlar. “Ne ekerseniz onu biçersiniz!” Anne Frank da günlüğüne 15 Temmuz 1944 günü; “Her şeye rağmen insanların hala iyi olduklarına inanıyorum” diye yazmıyor muydu?

“Dünyada en kötü şey sıkılmaktır” diyor. Dırdırlanmanın çirkinliğinden, olumlu bakış açısının yaşamsal etkisinden, sürekli bir şeyler öğrenmenin ve çalışmanın güzelliğinden, toplama kampında yaşarken bile iyimser bir yaklaşımla çevrene de mutluluk ve umut saçmandan bahsediyor. Bir de müziğin gücünü dile getiriyor: “Müzik bizim hayatımızı kurtardı, hala da kurtarıyor”, “Yahudi’yim ama dinim Beethoven”, “Müzik çalabiliyorsak şartlar o kadar da kötü değil demektir” gibi sözleri olan piyanist için Bach ilaçtan daha iyidir.

Sommer’in yaşam öyküsünün yer aldığı   “A Garden Of  Eden In Hell” (Cehennemde Cennet Bahçesi) kitabını Melisa Müler ve Reinhard Piechocki kaleme aldı. Ayrıca hayatından kısa bir kesit aktaran “6 Numaradaki Kadın: Müzik Hayatımı Kurtardı” adlı en ödüllü birde belgesel bulunmakta.

Kaynaklar: www.salom.com.tr/

ozlemsoydan.wordpress.com

en.wikipedia.org/

Derleyen: Sibel Çağlar

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu