Arka Bahçemiz

Baba Bana Beethoven’i Anlatsana

Bir başına duruverdi koca İstanbul`a karşı. Yokmuş gibi sokaklar, caddeler, meydanlar, görmüyormuş gibi insanları, binaları, yolları, dinliyordu sesleri öylece. Şehrin karmaşasına karışıyordu sesler, sözler, konuşmalar. Kendisine bakarken geçenlerin dediklerini döküverdi bir bir boşluğa en ıssız, en ürkek haliyle…

42675920_tn70_0

-Ah bu sokak çocukları işte üstadım, toplumumuzun kanayan yarası…

-Devlet bana dese ki napalım bu çocukları sen söyle, al içeri tık derim, katil sürüsü bunlar be…

-Ay kız içim gidiyor bunları görünce, üzülüyorum ama korkuyorum da, elimde değil…

-Bir de tam yemeğe başlamışken gelip yanımda dikilmiyorlar mı, yemek zehroluyor ayol…

-Ulan ana babaları bakmamış da biz mi bakacağız bunlara, ne sorumluluğu yahu…

Babasından yadigar, düğmeleri kopmuş, rengi uçuvermiş o eski püskü ceketinin iç cebinden bir fotoğraf çıkardı. Babasının fotoğrafı mandolin çalarken ilk gençlik çağında. 14 yaşındaymış babası o fotoğrafta, şimdi babasının o zamanki yaşında…

-Len oğlum, bas git! Dükkanın bereketini kaçıracaksın. Git başka yerde dur…

-Oo, süper bi parçasın sen çocuk! Eve gidelim seninle, biraz hizmet edersin bana. Sonra pizza yediririm, okey mi…

-Turistler bu tinercilerin yüzünden gelmiyor Taksim`e…

-O kadar olay oldu, daha ortalıkta salına salına geziyor bu itler…

-Üç kuruş için adamı jiletler böyleleri, kurutamadılar köklerini gitti…

-Baba bana Beethoven`i anlatsana
-Bak Ramazan, bu Beethoven var ya, bir güzel candır. Altı kardeşmiş bunlar, üçü ölmüş. Kalan üç çocuğun en büyüğüymüş rahmetli. Anne baba da gidince erkenden, kalmış bu fakir fukara bir başına. Çalışmış çabalamış da büyütmüş kardeşlerini. Bana benziyor mübarek adam. Benim de halim farklı değildi ki.
-Sen biliyor musun Beethoven`in bütün eserlerini?
-Yok be oğlum, keşke bilsem. Dokuzuncu senfoniyi dinletmişti bize hocamız. Nur içinde yatsın Kenan Hoca. Son bölümünü çalardık mandolinle.
-Mandolinine ne oldu?
-Satıldı Ramazan…
-Satılmasaymış bana öğretirdin, ben de çalardım.

-Kız biz müşteri bekliyoruz da sen ne bekliyorsun çocuk halinle? Bir oğlancının eline düşersen seni çatır çatır yer kız…

-Martılara simit atarım da sana kırıntı vermem. Siz gebermedikçe rahat yok İstanbul`a…

-Al şu parayı ablacım. Doyurursun karnını, al çekinme…

-Hanım abla, yüz verme sakın. Çocuk mocuk deme, uluorta her haltı yapar sana…

-Suç bunlarda değil aslında, sistemde suç. Sen eğitme insanları, yapsınlar sekiz on çocuk, sonra ne olacak o çocuklar, böyle sokaklarda sefil olacaklar işte…

-Beethoven var ya Ramazan, sağır bir sanatkarmış
-Aboo! E nasıl yapmış o müzikleri öyle?
-Ben diyeyim Allah vergisi, sen de kul mucizesi. Hele dokuzuncu senfoniyi sahnede yönetirken hiç duymuyormuş artık.
-Hakikat mi?
-Hakikat tabi. Eser bitmiş, orkestradan bir adam gelmiş, seyirciye döndürmüş zavallımı, alkışları, coşkuyu görsün diye.
-Helal olsun Beethoven`e.
-Helal olsun ya. O zamanın prensini bile kalaylamış. Eyvallahı yokmuş kimseye.
-Baba ben sevdim Beethoven`i.
-Oku onun hayatını oğlum. Radyodan dinle eserlerini. Ustadır, merttir, belleyesin iyice.
-Poliiiis, poliiis, alın götürün bu çocuğu yaa. İlle birimize saldırması mı gerekiyor müdahale etmeniz için…

-Şşt, yeni mi düştün sen buraya? Kimin grubundansın sen? Bu sokak bizim bölge aslanım. Görmeyeyim seni burada bir daha…

-Bak ben de dilenciyim ama namusluyum. En önemli şey namus. Alooo, dinliyor musun beni, mal mısın nesin…

-Anan baban kovmuşsa bile dön evine evlat. Üvey ana olmuş, üvey baba olmuş boşver. Ev evdir sonuçta. İçini dışına çıkartırlar İstanbul`da senin…

– Ay şuna bakın, pek şeker de mi? Al evine besle valla. Ama ben bilirim içlerinde şeytan saklı bunların. Hahahaha…
-Baba, ben sana mandolin alacağım. Söz bak.
-Benden geçti Ramazan. İmkanım olsa da ben alsam sana. Kabiliyetlisin sen bilirim.
-Sözleri nasıldı o parçanın baba?
-Çaldığımın mı?
-Hee
-Söyleyeyim bak.

“kardeş olun ey insanlar, bunu ister tanrımız
bu dünyada her şey geçer, en son sana dost kalır
insanlığa, doğruluğa aç göğsünü korkmadan
hür doğmuştur insanoğlu, hür yaşamak hakkıdır”

Schiller`in şiiridir Ramazan. Bunu da tut aklında, okursun bir gün her şiirini.
-Güzelmiş be baba. Vallaha billaha alacağım ben mandolin. Alır almaz da sana çaldıracağım fotoğraftaki gibi.
-Hastayım ben Ramazan. Vasiyetim olsun sana, sen bir gün benim yerime çalıp söyleyesin bunu.

-Sana bir çarparım dünyan tersine döner. Bak gözlerime, bak dedim sana…

-Gerçi böyle çocukların içinden de ne yetenekler çıkıyor. Hakkari`deki çoban oğlanı biliyorsun. ÖSS`de derece yapmıştı.

-Üşüyorsan gel biraz dükkanda dur. Ama bir yamukluk edersen Allah yarattı demem dalarım ona göre…

-Kardeşim bana bir poz verir misin? Doğal bak sen. Işık harika. Hocam beğenmeli bunu mutlaka. Doğal bak güzel kardeşim, hadi ama…

-Sevgilim, biz bu sokak çocuğunun yerinde de olabilirdik değil mi? Ama biz farklı koşullarda doğup büyüdük. Eğitimliyiz, donanımlıyız. Bak mesela şimdi Beethoven dinlemeye gidiyoruz. Bu çocuk hiçbir zaman bilmeyecek Beethoven`in kim olduğunu. Suç onun değil bence…

-Baba bana biraz daha anlat Beethoven`i… Üşüyorum baba, biraz daha anlat hadi… Söz, mandolin alacağım. Çalacağım dokuzuncu senfoniyi. Baştan sona ha! Azimliyim ben, ne yapar ne eder öğrenirim… Konuşsana baba, görüyorum seni fotoğrafta işte… Hem yaşıtımsın şimdi. Anla beni baba. Anla be baba… Senin gibi olamadım ben…Senin kardeşlerine, bizlere baktığın gibi bakamadım kardeşlerime… Beethoven de bakmış, onun gibi de olamadım… Yemin ederim azimliyim ben… Ama hayat işte baba, hayat izin vermiyor işte…

-Manyak mıdır nedir, Beethoven diyor, dokuzuncu senfoni diyor, şu önde gidenlerden duydu herhalde…

-Bırak yapsın şovunu, o da Beyoğlu`nun rengi işte…

Bir başına duruverdi koca dünyaya karşı…

Ergür Altan (erguraltan@gmail.com)

Dünyalılar

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu