Arka Bahçemiz

“Belki şehre bir film gelir”

Belki şehre bir film gelir. Kendiliğinden bir bir açılır çarpı konulan kapılar. Güleç yüzler serpiliverir sokaklara. Barış anlatılır tarih kitaplarında. Barışların sebeplerini ve sonuçlarını sular seller gibi belleyiverir cümle çocuklar. Ape Musa ve Metin Altıok kim bilir ne çok sevinir.

Belki şehre bir film gelir. Kuş cıvıltılarına dönüşüverir güvercin tedirginlikleri. Ermenice bir ninni söyler avlularda anneler. Uzaktan uzağa Delila görünüverir. Hrant Dink uyanır uyanmaz yanı başında pırıl pırıl bir çift pabuç bulur, Metin Göktepe o güzelim gülüşüyle yüreklerimize su serpiverir.

Belki şehre bir film gelir. Şehrin meydanında LGBT’lerle Kürtler omuz omuza verir. Türk köylüsü bağrına basar Ezidileri, çarşı pazarı emekçiler bereketlendiriverir. Milli ve manevi değerler unutulup gitmiştir. Bir vicdan kalmıştır geriye, bir emek, bir de özgürlük. Can Yücel sevinçten en baba küfürlerini sıralayıverir!

Belki şehre bir film gelir. Cumartesi Anneleri yavrularının kemiklerine kavuşmuştur da o kemikler film başlar başlamaz can’da diriliverir. Anneler ve yavrucakları birdir artık. Kazım Koyuncu Ethem ile, Ali İsmail ile kucaklaşıverir. Kamu düzeni bozulmuştur gün be gün. Patronluk ölmüştür çoktan. Ekmek herkese eşitçe bölüştürülüverir.

Belki şehre bir film gelir. Zorunlu din dersinin yerini gönül’lü düş bilgisi alıverir. Gönlünden kopan düşleri dillendiriverir çocuklar. Cümle diller barış dili olmuştur. Yerle yeksandır ulusal çıkarlar. Roboskili aileler Soma’daki madenci aileleriyle haldaşlığa duruverir. Deniz’ler daha bir rahat uyuyordur, rüyalarına yurttan sesler doluverir.

Belki şehre bir film gelir. Kimse umursamaz bu ülkenin üzerine oynanan oyunları, planlanan  bölücülükleri! Bölüşmek bölünmeye nanik yapar çocukça. Ne emekçi cinayetleri kalmıştır ne nefret suçları. Irmaklar, ağaçlar, börtü böcek özgürdür. HES’ler, nükleerler yok hükmündedir. Manisa Tarzanı’nın ruhu huzura eşitleniverir.

Belki şehre bir film gelir. Dileyen çay demler, dileyen rakıyla, şarapla demleniverir. Hayatımız bir film karesi gibi geçer gözlerimizden. Ne çok yorulmuşuz deriz, ah ne çok… Ne çok vurulmuşuz, ne çok yaftalanmışız, ne çok katledilmişiz deriz, ah ne çok! Duyumsadığımız her yer memleketimizdir; Soma, Lice, Kobani, Gazze. Che halimizden anlayıverir.

Belki şehre bir film gelir. Cümle emekçiler, cümle ötekileştirilenler bir olup da şehre iniverir. Yana yana yalnızlıklara,kimsesizliklere bırakılanlar yan yana çoğalıverir, Charlie Chaplin dünya halklarının önünde “din, dil, ulus ayrımcılığı olmayan yeni bir dünya yaratalım”  deyiverir, biliriz ki artık, devrim her an yapılabilir!

Belki şehre bir film gelir, yeryüzü bir gün aşk’ın yüzü olabilir…

Ergür Altan

erguraltan@gmail.com

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu