Bilim Teknoloji

Bilim Kadını Emily ile İnsanlar Ve Karıncalar

Dünyadaki bütün kara canlılarının ağırlığının %20’sini, şu gördüğün küçücük canlılar oluşturuyor.

Bilim_Kadını Emily_ile_İnsanlar_Ve_Karıncalar

Hatta bütün insanların toplam ağırlığı bile karıncaların toplam ağırlığı ile boy ölçüşemez diyerek, masanın üzerindeki şekere uzanmak için hamle yapan karıncayı eline alıyor Emily. Onu öldürebilecek güce sahip iken, yine de okşarcasına ve rahatsız etmeden inceliyor. Bu karınca keşifçi birliğinden sanırım, ne taraftan geldi ise oraya bir iki adet kesme şeker bırakalım. Bilim_Kadını Emily_ile_İnsanlar_Ve_KarıncalarArkadaşlarına gidip haber verir ve onu yuvalarına ufak ufak taşımak için akın ederler. Bu iş için en uygun yer balkon. Rica etsem oraya, iki kesme seker bırakır mısın? diyerek, karıncayı ve şekerleri elime veriyor.
Geri döndüğümde ise, veteriner eşi ile bundan 57 yıl önce yaşadığı çiftlikte karıncalar hakkındaki anısını anlatmaya başlıyor.
Kapının önünde betonun bittiği yere, ufak bir duvar örmüştük. Hemen duvarın bitimindeki toprağa çiçekler ektim. Karıncalar duvara tırmansa da asla betona gelmiyor, orada kendilerine bir dünya kurmuş yaşıyorlardı. Uzandığım şezlongumdan onları incelerken, karıncalar hakkında da bir taraftan kitap okuyordum. İşte o zamanlar, ben bu hayvanlara hayranlık duymaya başladım. Ektiğim çiçeklerin büyümesinden ve canlı durmasından mutlu olduklarını anlıyordum.

Kanatlı Karıncalar (Fotoğraf: fotokritik, haldunK)
Kanatlı Karıncalar (Fotoğraf: fotokritik, haldunK)

Bir gün karıncaları incelerken, kanatlı karıncaların yuvadan çıkıp, toplantı yaptıktan sonra, uçarak yuvadan uzaklaştıklarını gördüm. Daha sonraki incelememizde her birisinin kraliçe adayı olduğunu ve yeni koloniler kurmak üzere yuvadan uçtuklarını, bu kolonin kraliçesinin de öldüğünü ve koloninin dağıldığına tanık oldum. Karıncaların yokluğundan toprağında çiçek yetişemeyen bahçem, tekrar başka bir koloninin gelmesiyle can buldu. O zaman işte, anladım ki  yeraltının da yeryüzünün de efendileri bizler değiliz. Gözümüzün önündeki değerlere saygı duyabilmemiz için kesinlikle bilgi sahibi olmamız gerekiyor. Bilinçli yaşamda zaten bu demektir. Bilinçli yaşamayan herkes bir şekilde iki yüzlüdür. Birileri varken, sokağa çöp atmayanlar, eğer biri yokken atıyorsa, işte doğaya saygının bilincine varamamış bir insanın, sadece toplumsal çekincesi sonucu yaptığı bir davranış olur ki, bu da terbiye ya da bilinç değildir.
Toplum bu tür insanlar ile dolu ise, bu eğitimin bir yerlerinde yanlışlıklar yaptığımızın göstergesidir. Mutlaka düzeltilmeli. İnsanlar 2-3 milyon yıldır dünyada. Ya karıncalar? En az 110 milyon yıldır buradalar. Aradaki fark sosyal yaşamda mükemmelleşme adına, onların bizden çok daha fazla vakti olduğu anlamına geliyor. Belki de bu nedenle onlar, sosyal yaşamda bu kadar mükemmeller. Biz ise toplumsal görevlerimizi, hala onlar kadar bilmiyoruz.
En az 12 bin çeşit karınca yaşıyor. Onları sınıflandırıp ayırırken, tiplerine göre ya da bulan bilim insanın verdiği isme göre sınıflandırıyoruz. Bir karınca çeşidini incelediğimizde toplumda her karıncanın, en azından yüzde doksan dokuzunun hakkında bilgi sahibi olmuş oluyoruz. Aynı gruba ait karıncalar, aynı davranışları sergiliyorlar. Ya bizler? Irklara göre sınıflandırma ile birbirimizden olan farkı sınıflandırırken belki de hata yaptık. Hiçbir ırkın bir bireyini ele alıp, o halk hakkında bilgi sahibi olamıyoruz. Çünkü birebir temsil yok iken, bu sınıflandırma şeklimiz belki de baştan yaptığımız bir yanlıştı.
Hemen atılarak sözünü kesiyorum. Emily, kişiliklere göre mi ayrılması gerekirdi insanların? Bir şair olan Can Yücel de “Ülke bölünsün istiyorum: Yandaş, yalaka ve yavşaklar bir tarafa. Onurlu, şerefli, üreten emekçi insanlar bir tarafa.” demişti. Bunu hatırladım ve ona söyledim. O zaman daha mı başarılı ya da mutlu olurdu insanlık? Diye soruyorum.
Gülümseyerek, kahvesinden bir yudum alıyor. Karıncalar, iğneli arılar familyasındandır. Evrim sürecinde öyle bir şey olmuş ki, müthiş sosyalleşmişler. Başarıları da bu sosyalleşmeye dayanıyor. İnsanoğlunun başına da öyle müthiş bir şey gelmeli ki, o zaman karıncaların sosyallik seviyesine çıkabilsin. Biz daha yeniyiz bu dünyada. Bunu öğrenebilmek için milyonlarca yıla ihtiyacımız olabilir.

Mantar bahçesinde karıncalar.
Mantar bahçesinde karıncalar.

Karıncalar, tarım yapmayı bizden çok önce öğrenmiş. Yuvalarında bazı odalarda mantar yetiştiriyorlar. Her biri kocaman mantarlardan yüz adet yetiştiren koloniler var. İşçi karıncaların hepsi dişi ve kısır değiller. Öyle iken doğurma işini kraliçe arıya bırakarak, toplulukları için mücadele ediyorlar. Herkes iş bölümünde elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor. Kimyasal salgılayarak konuşur karıncalar. Düşünsene, yalan söyleme imkânın asla yok. Vücut yanlış kimyasal asla salgılayamaz. Bizde ise öyle mi?
Evrimde mükemmel bir örnektir karıncalar. Koşullar değiştiğinde evrimleşmenin gerekli olduğunu hemen kavrayıp, taktik geliştirirler. Hatta bunun bir örneği yakın bir zamanda Arjantin’de yaşandı. Farklı kolonilerdeki karıncalar, birbirinden yavru çalmalarının ya da savaşmalarının gereksizliğini anlamış olacaklar ki, şöyle bir karar almışlar; “Bizleri insanoğlu öldürüyor, öteki hayvanlar da öldürüyor. Biz niye birbirimizi öldürelim. Onlar yokken de biz vardık bu dünyada. Haydi hep beraber birleşelim, süper bir koloni oluşturalım.” Bu karara göre salgılanan kimyasallar ile birbirlerini tanıyorlar ve savaşmıyorlar. Bizlerin globalleşmesi sonucunda da uçakla, kargo şirketleri aracılığıyla oradan oraya taşınan karıncalar, adı Arjantin Karıncası da olsa, dünyanın çok soğuk olmayan her yerinde yerleştiler. Bu kararları çok yakın bir zamanda, gözlerimizin önünde gerçekleşen evrimin en güzel örneklerinden biridir.
Onları örnek alan öteki karınca türleri de oldu. Güney Amerika Ateş Karıncaları da tek bir Kraliçe ordusu altında birleşmiş, kendilerinden çok daha büyük hayvanlara bile saldırıp, öldürebiliyorlar. Hiç boşuna böbürlenme insanoğlu, ne yaş


am için stratejik taktiğin ne de evrimleşme sürecin karıncalara yetişemez. Onlar gerçek ev sahipleri ve sen yok olduğunda bile onlar burada olmaya devam edecek, diyerek bugünki hayat dersini bitiriyor.

İnanç Kaya Kızılkaya

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu