Yaşam

Bir Gün Bir Yerde Mutlaka

 

Bazen yanındaki insan seni anlamaz da, yabancı olduğun, çok az şey paylaştığın ve uzakta olan anlar. Bu da hayatın paradokslarından birisidir. Aynı dünya görüşünde olmak da yetmez.  Bunun ötesinde bir duyarlılık gerekir. İşte bu tür insanların yolları bir yerde kesişir.

George Orwell’ın “1984” başlıklı kitabının bir yerinde beni etkileyen kısa bir cümle vardır: “Bir gün karanlığın olmadığı bir yerde buluşacağız.”

Buluşma kaçınılmazdır, ama buluşmak isteyenler için, ona yönelik çaba harcayanlar için yalnızca. Böyle bir duyarlılığa sahip olanların yolu bir gün mutlaka bir yerlerde kesişir, buluşurlar.

Uzak ve sisli anılardan çıkıp gelen tanıdık, ama unutulmuş bir yüz gibiydi sanki. Ama yüzlerin ne önemi vardı. Önemli olan beynin bir yerlerinde sizden bir imge kalmasıydı. İşte o imge yıllar sonra kanatlanıp, denizleri aşarak ve uzaklardan süzülerek size kadar ulaşıyordu. Bu da hayatın bir güzelliğiydi.

Şöyle demişti kanatlı bir kuş gibi ansızın geliveren o imge:

“Sene bilmem kaç. Yüzümde sivilce izleri henüz geçmiş olmalı. Mahallenin özendiğim ablası Ankara İnsan Hakları Derneği’nde (İHD )  tercümanlık yapıyor o vakitler. Ablamın iyi arkadaşı. Oraya gidiyoruz birlikte. Birisiyle tanışıyoruz. O vakitler çok parlak değil halbuki. Ama bir yerlere ismi kazınıyor. İsmi çıkmıyor akıldan. Sosyal medya işe yarıyor, facebook’da buluyorsun. O seni tanımaz etmez. Zevkle okuyorsun yazdıklarını. O uzak yerlere savrulmuş, sen bir yere.”

Bir süre düşünüyorum o anlatırken. Neden yıllar önce bir an gördüğümüz imgeler kalıyor beynimizin bir yerlerinde ve yıllar sonra birden açığa çıkıveriyor de, bazen yanımızda olan insanların imgelerini unutuveriyoruz…

Uzaklardan çıkıp gelmiş, kanatlı imge anlatmaya devam ediyor. Sanki hayali bir sohbet gibi gerçekleştiriyoruz hiç olmamış, belki de gerçektir kim bilir…

“Bazen yıllarını birlikte geçirdiğin insanlar buhar olup gidiyor,” diyor “bazen de kalıyor hiçbir şey paylaşmadığın insanlar sarkıt dikit misali. Damla damla çoğalarak…”

Bir yerlerde bir iz kalmış, o iz yıllar geçse de silinmemiş. Çok az bir zaman paylaşılmış, kısa bir sohbet belki. Ama yine de bir şeylerin izi bugüne dek gelmiş. Yakında ya da uzakta olmak değil; aynı duyarlılığa sahip olan insanların yolları bir noktada kesişir yeniden, belki de bu kaçınılmazdır, diyorum.

“Hiç sevmediğim bir adamın sözü vardı: ‘Yolu sevgiden geçen insanlar, bir gün bir yerde buluşur’ diye. Bu böyle işte, bir şekilde kesişiyor insanlar. Sevgiden öte elbet, bizimkisi.” diyor kanatlı imge.

Güzel bir söz, diyorum.  Bazen yanındaki insan seni anlamaz da, yabancı olduğun, çok az şey paylaştığın ve uzakta olan anlar. Bu da hayatın paradokslarından birisidir. Aynı dünya görüşünde olmak da yetmez.  Bunun ötesinde bir duyarlılık gerekir. İşte bu tür insanların yolları bir yerde kesişir.

İşte o elenmiş, süzülmüş olan çıkar bir anda açığa. Aslında insanların çoğu büyük parçalardan ibaret, elenecek süzülecek bir şey yok. İncelemiyoruz bir türlü.

Kanatlı imge devam ediyor bir süre sustuktan sonra gizemli bir edayla sözlerine:

“Ben belki sadece hücrelerimle hissediyorum. Beyine, kola bacağa gerek yok.  Söze bile bazen gerek yok, o bile bazen yetersiz.” diyor ve susuyor. Ve küf tuttuğundan bahsediyor bir süre.

Ben ise olgunlaşmaktan söz ediyorum. Belki küf tutmak bile olgunlaşmanın bir aşamasıdır kim bilir… Küf de, kokusu da kalmaz zamanla, ama o da bir şeyler katar insana. Çünkü her şey birbirinin bir parçası; iç içe ve de birbiriyle kesişir.

Sahipliği sevmiyor,

mış gibi yapmak istemiyor,

sahtelikten nefret ediyor,

saf kendiniz olmak istiyor,

düşüncelerinizi çekinmeden hesapsız ortaya koyuyor,

itiraz ediyorsanız,

bir gün bir yerde mutlaka sizinle de buluşuruz.

Ne derece başardım bunları yapmayı kendi hayatımda, bilmiyorum; ama en azından bütün hayatım bu çabayla geçti.

Ve sonra sanki bir yerlere geç kalmış gibi aceleyle veda edip tekrar uzaklara kanat çırpmaya başlıyor kanatlı imge. Geldiği gibi hızla gidiyor. Denizin üstündeki ufukta kayboluncaya görünmez oluncaya kadar izliyorum onu.

Tek bir sözcük dökülüyor yalnızca dudaklarımdan:

Hayat…

 

Erol Anar

Haziran 2017

Paraná

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu