Bilim Teknoloji

Biz güzel güzel dua edelim, onlar enerjiyi üretsin

Enerji ve su her geçen gün daha fazla önem kazanıyor. Gelecekte beklenen bütün savaşlar bu sebeplerle olacak gibi görünüyor desek herhalde yanlış olmaz.

Enerjiyle ilgili geçtiğimiz hafta çok önemli bir gelişme oldu. ABD’li Lockheed Martin şirketi ki kendileri dünyanın en büyük silah ve savunma sanayi şirketlerinden olur, bir kamyona sığacak kadar küçük ve 100 megavatlık güç üretebilen bir nükleer santral geliştirdiğini açıkladı. Pentagon’un en büyük tedarikçilerinden olan şirketin ileri araştırmalar grubu SkunkWorks başardıkları nükleer füzyonu 10 yıl içerisinde ticari hale getirebileceklerini söyledi.
Şimdi başlık aklınızda yazıyı okuyorsunuz, gelelim sadede. Bizim Bilim Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın bütçesi 666 milyon lira. Şapkalar hazır mı? Önünüze koyup düşünmek zorundasınız! Siz değil normal vatandaş, devlet. Massachusetts Institute of Technology Üniversitesi’nin bütçesi (2011’e ait bir veri) 9 milyar 712 milyon dolar. Kafadan ürkütmemek için bunu yazdım Harvard ve Yale Üniversitelerinin toplam bütçesi 50 milyar dolar civarında! Bizim üniversiteleri hiç yazmıyorum, gerçekten siniriniz bozulur. Bu sebeple bakanlık seviyesinde bütçe yazarak ortalamayı yükseltmeye çalıştım. Başlığımla alakalı kısma gelince. Diyanete ayrılan bütçemiz 5,5 milyar lira!

Bu şartlar altında bizim dünyanın geleceğini belirleyecek teknolojik gelişmeleri sağlayacak bir durumumuz yok. Biz daha ileriyi, ahireti düşünen bir bütçe yapmışız sonucunu çıkartmamam için bana sebep gösterin. Beyin göçü yılların tartışması… Ben de bununla ilgili pek çok yazımda bahsediyorum, beyinler göç etmek zorunda. Etmezlerse kendilerine hakaret etmiş olacaklar. Varllıklarını inkar etmiş olacaklar. Eğitim sistemimiz, ayırdığımız bütçe, varmak istediğimiz noktanın beyin ile hiçbir alakası yok ki! Ben size ölene kadar başka ülkelerin geliştirdiği teknolojileri, geldikleri noktaları yazmaya devam edeceğim. Hep birlikte hem onlara hayran olacağız, hem de ürettikleri her şeye adeta para saçacağız. Elektronik ithalatını azaltmak için diyanet bütçesi değil teknoloji bütçesi, üniversite fonlarını artırmak gerekiyor.

Konunun, yazdıklarımın dinle ilgili hiç bir alakası yok. Kim neye nasıl inanmak istiyorsa inanabilir. Bunun için devletler para da ayırabilir hepsi normal. Oranları iyi ayarlamak şartıyla normal ama…

Yazının başındaki konuya dönecek olursak, meraklısı için biraz detay vermek gerekirse. Ne yapmış bu bilim insanları onu açıklamaya çalışayım. Nükleer füzyon, mevcut nükleer füzyon reaktörlerinin tersine, hiçbir nükleer atık sorunu olmadan ve neredeyse sonsuz bir enerjiye sahip olmak demek. Enerjinin üretileceği materyal de ucuz: Hidrojen atomları. Güneş ve evrendeki neredeyse bütün yıldızlar enerjilerini füzyondan sağlıyor. 20-30 milyon derecelik sıcaklıklarda hidrojen çekirdekleri birbirine yaklaşıyor ve birleşiyor, böylece helyum atomuna dönüşüyorlar. Bu birleşme sırasında da muazzam bir enerji ortaya çıkıyor; o enerji sayesinde de bugün dünyada hayat var, ışık var. Adamlar bunu dünya üzerinde yapmayı 80 yıldır hayal ediyordu. “Biz” demiyorum çünkü biz ithalatçıyız malum.

Bu alandaki ilk ürün hidrojen bombasıydı. Bu yaşamak için değil öldürmek için üretilmişti. Güneşin içinde gerçekleşen bu büyük buluşmayı dünya üzerinde kontrollü bir ortamda yapmak düne kadar mümkün değildi. Gizli gizli bu alanda çalışan SkunkWorks işte bunu başardığını açıkladı. Jeostratejik düşünce tamamen değişecek. Biz de ağzımızın suyu aka aka gelişmeleri izlemeye devam edeceğiz.

Timur AKKURT

(Bu yazı daha önce BirGün Gazetesinde Yayınlanmışıtır)

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu