Bilim Teknoloji

Bütün Yönleriyle Organ Bağışı

Organ bağışı nedir, nasıl ve nereye organ bağışı yapabilirsiniz?

Organ bağışı kişinin hayatta iken kendi iradesiyle, organlarının bir kısmını veya tamamını ölümünden sonra başkalarının tedavisi için kullanılmak üzere izin vermesidir. 18 yaşını aşmış, akli dengesi yerinde olan herkes organ bağışında bulunabilir. Bağış yapılabilecek yerler; tüm devlet hastaneleri ve bazı büyük özel hastanelerde, sağlık ocakları-sağlık grup başkanlıkları, sağlık müdürlükleri, organ nakli yapan merkezler, konu ile ilgili çalışma yürüten dernek ve vakıflara başvurarak herkes organ bağış kartı alabilir. Size bir form doldurulup organ bağış kartınız veriliyor. Beş dakikalık bir işlem diyebiliriz.

Organ bağışı yaptığım nereden biliniyor, ya kartım yanımda olmazsa?

Sıkça sorulan bir soru. Kişi organ bağışı yapmış ancak kartını yanında taşımıyor diyelim. Ama bir şekilde yaşamını yitirdi ve organ bağış kartı yanında yok. Böyle bir durumda ne olacak? Daha sonra da ayrıntılı değinileceği gibi kadavradan ( beyin ölümü olmuş kişi ) organ nakli sadece beyin ölümü olmuş kişilerden yapılır. Bunun anlamı şudur; kişi herhangi bir yoğun bakımda solunum cihazına bağlı olarak yaşamını yitirmiştir.  Böyle bir durumda ölen kişilerin yakınlarına Türkiyenin her neresinde olursa olsun, kişinin organ bağış kartı olsun olmasın mutlaka organ nakli koordinatörleri tarafından bilgi verilip fikirleri alınıyor. Yaklaşımları olumlu ise yazılı  onay alınarak bu kişilerden organ nakli yapılıyor. Kişinin kartı olsa dahi aileden mutlaka yazılı onay alınıyor. Bu kanuni bir zorunluluk değil ancak toplumun hassasiyetleri ve etik değerler göz önünde bulunduruluyor.

Eyvah organ bağış kartım birilerinin eline geçerse !!!

Bir de toplumda şöyle bir inanış var; “ organ bağışı yaptığımı ya organ mafyası öğrenir de peşime düşerse” , bunlar bazılarına komik gelebilir ama bu endişelerini dile getirenlerin oranı hiç de az değil maalesef. Biraz bilgi eksikliği biraz da asparagas haberler bunlara sebep oluyor. Organ mafyası diye tabir edilen insanların sizin organ bağış kartınıza ihtiyacı yok. Neden, çünkü zaten yaptıkları işler legal değil. Dolayısıyla sizin kartınızla vs. işleri yok. Zaten herkesin organ çıkarıp takmaya yetkisi yok. Türkiye de bu ameliyatları yapan insan sayılı belli. Ve bir organ bağışı olduğunda bu bir koordinasyon sistemi tarafından idare edilir, çeşitli araştırmalar ve aşamalar sonucunda uygun alıcılara nakledilir. Koordinasyon sistemi hastanelerdeki Organ Nakli koordinatörlerinden başlar, sırayla Bölge Koordinasyon Merkezi ve Ulusal Koordinasyon Merkezi olarak yapılanır.  İsteyen hekim istediği kişiye organ nakli yapamaz. Bunun mutlaka koordinasyon sisteminden, bilim kurullarından geçmesi ve şeffaf olması şartı vardır.

Organ nakli kimlerden yapılabilir? Avantajlar , dezavantajlar nelerdir?

Organ nakli iki şekilde yapılır. Bunlar canlıdan canlıya veya beyin ölümü gelişmiş ( kadavra ) kişilerden yapılan nakillerdir.
Canlıdan canlıya organ nakli  böbrek, karaciğer ve akciğer gibi organlar için geçerlidir. Örneğin anneniz, babanız veya kardeşiniz diyalize giren bir böbrek hastası, siz uygun koşullar var ise böbreğinizin birine ona verebilirsiniz. İnsanlar tek böbrekle de hayatta kalabilirler ancak bu tıpta istenmeyen bir durumdur. Tek böbreği alınan kişi açısından da ilerde sakıncalar ortaya çıkabilir. Kalıtsal bir hastalık sonucu böbrekler çalışmaz durumda ise bunun sizde görülme olasılığı da vardır. Dolayısıyla ilerde siz de bir böbrek hastası olabilirsiniz. Veya bir kaza vs. sonucu tek böbreğinizi kaybederseniz diğerine ihtiyaç duyabilirsiniz. Yine karaciğer ve akciğer için de aynı sebepler geçerlidir. Siz sağlıklı iken, organınızın birini veya bir parçasını ( karaciğer ve akciğer için geçerli) birine vererek takip edilmesi gereken riskli gruba giriyorsunuz. Ama maalesef bağışların yetersiz oluşu, organ nakli bekleyen insanların çokluğu, yakınlarımızın acı çekmesi, onların hastalıkla mücadele edememesi son çare olarak bazen canlıdan canlıya nakli zorunlu kılmaktadır. Kalp gibi hayati bir organ için ise kadavradan nakil zorunludur.

Kadavradan ( beyin ölümü gelişmiş kişi) organ nakli, sadece yoğun bakımlarda çoğunlukla beyin kanaması, ağır kafa travmaları, trafik kazaları vb. sebeplerle solunum cihazına bağlı yatan,beyin ölümü gelişmiş kişilerden yapılabilir. Toplumda her ölen kişiden organ nakli yapılabilir diye bilinir ama değil maalesef. Kişi hastanenin herhangi bir kliniğinde bile ölmüş olsa, solunum cihazına bağlı değil ve beyin ölümü olmamışsa bu kişilerden organ nakli yapılamaz.

Beyin ölümü ve bitkisel hayat kavramları nelerdir?

Beyin ölümünde;

  • Beyin fonksiyonlarını geri dönüşümsüz olarak kaybetmiştir.
  • Hasta solunum cihazına bağlıdır, kendi kendine solunum yapamaz.
  • Bu durum koma ve bitkisel hayattan farklıdır.
  • Yapılan tüm tıbbi tedavi ve makine desteğine rağmen kısa süre içinde tüm organlar işlevini yitirir.
  • Bu kişiler artık tıbben ölüdürler. Bir daha hayata dönmeleri mümkün değildir.
  • Ancak beyin ölümü gelişmiş kişilerden organ nakli yapılabilir.

Beyin ölümü olup olmadığına çeşitli testler yapılarak, bir uzman heyet tarafından karar verilir. Bu kurulda beyin cerrahi, nöroloji, anestezi-reanimasyon ve kardiyoloji uzmanı yer alır. Her hekim kendisi açısından yapılması gerekli testleri yapar, belgeler ve koordinatöre sunar. Bunlar bir tutanak halinde düzenlenir. Sonuçlar toplamında karar verilir.

Bitkisel hayatta ise;

  • Hastanın solunumu devam eder.
  • Bu kişiler aylarca, yıllarca destekle yaşayabilir.
  • Bazı durumlarda iyileşme şansları vardır.
  • Bazen tv veya gazetelerde ”3 yıl – 5 yıl sonra tekrar hayata döndü” vs. haberler duyarız, bu vakalar bitkisel hayatta olan kişilerdir. Onlar için bir mucize gerçekleşmiş ve iyileşmişlerdir.
  • Derin koma da aynı şekildedir. Bu insanları tıp ölü kabul etmez, organ nakli bunlardan yapılmaz.
  • Bitkisel hayattaki kişilerde az da olsa bir yaşam belirtisi vardır.

Organ bağışının artmasının önündeki engeller?

En başta bilgi eksikliği geliyor. İnsanlar organ bağışının ne olduğunu, nasıl yapıldığını bilmiyorlar. Dolayısıyla bilinmeyen bir konuya yaklaşımları da temkinli oluyor. Ölen bir yakınının organlarını bağışlamayı düşünen bir aile kişinin bedensel bütünlüğünün tamamen bozulacağı endişesini taşıyor. Oysaki organ nakli ameliyatının herhangi bir ameliyattan (  örn. Bir mide veya barsak ameliyatı ) hiçbir farkı yok. Hatta aşırı özen gösteriliyor. Vücut üzerinde tek bir ameliyat izi dışında kötü bir görüntü olmuyor. Her gün onlarca trafik kazası vb. nedenlerle insanlar yaşamlarını yitiriyorlar ve çok kötü görüntüler ortaya çıkabiliyor, ama bu organ nakli ameliyatında böyle değil.  En azından kişinin  vücut bütünlüğüne saygı gösteriliyor. Durumu çok fazla dramatize etmeye gerek yok diye düşünüyorum, yani sıradan bir ameliyat olarak düşünürsek psikolojik sorun ortadan kalkıyor aslında. Bu şekilde insanlar tüm açıklığı ile bilgilendirildiklerinde görüşlerinin değiştiğini görüyoruz. Ve organ bağışı için sihirli kelime ‘EVET’ oranları artıyor, sizin evet demeniz aynı anda birçok kişinin hayatında yeni bir başlangıç oluyor. Sevdiğiniz birini kaybedip üzülüyorsunuz ama aynı anda verdiğiniz bir kararla başkaları için bir yaşam armağan ediyorsunuz. Yani sizin verdiğiniz bu önemli karar belki de kısa süreli ömrü kalan birileri için yepyeni bir başlangıç olacak. Sanırım buna maddi ve manevi bir değer biçilemez. Başkalarına bir yaşam armağan ederek teselli olabilirsiniz. Bu büyük bir güç ve sizin elinizde!…

Çıkarılan asılsız söylentiler de bağışları etkiliyor!  Organ mafyası, o da ne? 

Konuya olan ilgiyi azaltan diğer bir faktör de özellikle internet üzerinde mail grupları arasında dolaşan ‘şehir efsaneleri’  dediğimiz söylentiler. Hepimize mutlaka en az bir kere böyle bir mail gelmiştir. Bu mailler ve yapılan asılsız bazı  ihbarlar nedeniyle her seferinde emniyet, jandarma araştırma yapar. Ama asla böyle bir olay yoktur. Şuana kadar bu şekilde böbreği alınmış ve tespit edilmiş biri bulunamadı. Bazen de birileri kaybolur ‘organ mafyası’ kaçırdı vs. ortalık birbirine girer. Ardından olay aydınlatılır, çok ilginç şeyler çıkar ortaya. Ya miras yüzünden kaçırıp akrabaları öldürmüştür ( 2008 yılı içinde Edirne de bir vaka var, aynı şekilde miras nedeniyle cinayet ), veya çocuğun gerçek babası çıkar ortaya ‘benim çocuğum, annesi göstermiyordu ben de kaçırdım ‘ der. Fakat bu arada olanlar olur, araştırma yapmadan yapılan bu haberler organ bağışını etkiler ve siz yaptığınız bu haberlerle yüzlerce kişinin katili olursunuz. Ardından olaylar aydınlanır ama düzeltme haberleri yayınlanmaz, insanların kafasında bu olay sonsuza kadar ilk yayınlandığı şekliyle kalır. Tabii bu haberlerin yayınlanmasından çıkarı olan gruplar var, bunlar aslında bilinçli yapılan şeyler. Bazen bu söylentileri çıkaranlar arasında “DİNİ TARİKATLAR ı”( özellikle Amerika’da, biz de masum değiliz ), bazen de “ORGAN MAFYASI” nı ( daha çok bizim gibi 3.dünya ülkesi kabul edilen ülkelerde )görüyoruz.  Türkiye de nasıl çalışıyorlar derseniz; kimseyi kaçırıp zorla organlarını almıyorlar. Buna ihtiyaçları yok zaten, bir sürü kişi ekonomik veya başka nedenlerden dolayı bu kişileri bulup böbreğinin birini veya karaciğerinin bir parçasını vermek istiyorlar. Yani alıcı da verici de durumdan memnun. İnsanların çaresiz durumlarından faydalanıp  çıkar karşılığı bu işlerin yapıldığını duyuyoruz. İşte söylentilerin yayılması da onların bu yasadışı işlerine hizmet ediyor. Çünkü yayılan asılsız haberler insanları zaman zaman organ bağışından uzaklaştırmakta, korkulan bir şey haline getirmektedir. Organ bağışları legal yollardan artar ve nakil bekleyen insanlar da sağlıklı ortamlarda ameliyat edilip tedavi olabilirlerse, kimse tedavi olmak için bu insanlara başvurmaz.

Önemli faktörlerden biri de “DİN” !!!……….,

İnsanlarda “ acaba organ bağışı yaparsam günah mı işlerim “ düşüncesi var. Dini bilgi yetersizliği veya önyargılardan kaynaklı çekinceler de az değil. Bazen “organ bağışında bulunmak ister misiniz” diye sorduğumuz ailelerin konuyu önce bir din adamına danışmak istediklerini  görüyoruz. Görüştükleri kişinin olumsuz görüş bildirmesiyle organ bağışından vazgeçen insanlar oluyor.

Tüm dinler açısından incelemek gerekirse;

İslamiyet organ-doku ve kan naklini zaruri bir tedavi yöntemi olarak kabul eder ve karşı değildir. Ancak bazı koşulların olması gerekir. Bunlar;

  • Organ veya dokusu alınan kişinin ölmüş olması,
  • Hastalığın sadece organ nakli ile tedavi edilebileceğinin mesleki yeterliliğine ve dürüstlüğüne güvenilen bir hekim tarafından karar verilmiş olması,
  • Alınan organ ve dokular için herhangi bir ücret alınmaması,
  • Tedavi edilecek kişinin buna izin vermesi,
  • Toplumun huzur ve güveninin bozulmaması bakımından organ ve dokusu alınacak kişinin buna sağlığında izin vermiş olması veya aksini beyan etmemiş olması koşuluyla yakınlarının izninin alınması.

İslam dini açısından ilgili ayet ve hadislerde vardır. Bunlar;

  • “Kim bir kimseye hayat verirse, o sanki bütün insanlara hayat vermişçesine sevap kazanır.” Maide suresi, ayet 32
  • “Organınızı vereceğiniz kişi yaptığı iyilik ve fenalıklardan kendisi sorumludur.” Kıyame suresi , ayet 3-4.

Hırıstiyanlık açısından ; transplantasyonun başladığı ilk yıllarda Katolik Kiliseler birinden organ çıkarılıp başka birine takılmasına onay vermediler ve insanlar üzerinde de çok etkili oldular. Ancak aradan geçen 60 yıl sonra klinik sonuçların ortaya koyduğu bilimsel gerçekler ve değişen değer yargıları, kilisenin bu dogmatik yorumunu değiştirip organ naklini destekleyen tutum içine girmesine neden olmuştur. Günümüzde Katolik kilisesinin toplum üzerinde oldukça etkili olduğu ülkelerden İSPANYA, organ bağışında ve naklinde Avrupa da 1. sıradadır.

Diğer bütün büyük dinler de organ bağışını ve naklini destekler. Olumsuz ifadeler kişilerin kendi yorumlarıdır. Aklı başında bir adam aksini iddia etmez.

Bağışlanan organlar kimlere naklediliyor?

Öncelikle doku ve kan grubu uygunluğuna göre acil bekleyen hastalara nakiller yapılır. Her hasta için organ nakli kriterleri vardır. Bu kriterleri bilim kurulları ( böbrek, kalp, karaciğer) belirler. Organ paylaşımında en önemli öncelik ;

  • Tıbbi aciliyet
  • Doku ve kan grubu uyumudur.
  • Din, dil, ırk, cinsiyet, zengin-fakir ayrımı gözetilmez.
  • Ulusal Koordinasyon Sistemi tarafından dağıtım yapılır.
  • Karaciğer ve Kalp hastaları için ülkedeki tüm bekleyen acil hastalar taranır. En uygun alıcıya nakil yapılır. Böbrek alıcıları sırasına göre belirlenir.
  • Yapılan tüm işlemler kayıt altına alınıp belgelenir.

 

Organ nakli bekleyen hastalıklar halen önemini koruyor. Sayı her geçen gün artıyor, ama bağışlar ortalamanın çok altında devam ediyor. Hepimizin bir yakını, sevdiği, eşi, çocuğu, anne veya babası nakil bekleyen bir hasta konumunda olabilir. Olmamasını dilerim. Gerçekten orda bekliyor olmak, birilerinin ölmesinin sizin yaşamanızı sağlıyor olması büyük bir travma.
Herkese sağlıklı, uzun yıllar dilerim……….

ORGAN BAĞIŞINDA BULUNARAK SİZ DE YENİ BİR YAŞAM ARMAĞAN EDEBİLİRSİNİZ !…..

YAŞAMAK GÜZEL, YAŞATMAK DA !…….

ORGAN BAĞIŞI HAYAT BAĞIŞIDIR !……

HAYATA YENİDEN MERHABA DİYEMEZSİNİZ, AMA DEDİRTEBİLİRİSNİZ !……

ORGANLARINIZI TOĞRAĞA GÖMMEYİN, ONLARA CENNETTE DEĞİL BURADA İHTİYAÇ VAR !….

kalpHANİFE YAVUZ
ŞİŞLİ ETFAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ
ORGAN VE DOKU NAKİL KOORDİNATÖRÜ
hanifeyavuz@yahoo.com

 

www.dunyalilar.org

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu