Güncel

Cezaevleri: Türkiye’nin Yansıması

Gezi olaylarında polisin tavrına tepki göstermek amacıyla meclis kürsüsüne baret ve gaz maskesiyle çıkarak dikkat toplayan Cumhuriyet Halk Partisi Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Manisa Milletvekili Özgür Özel ve Muğla Milletvekili Nurettin Demir ile cezaevlerini ziyaret edip tutuklularla görüşerek hazırladıkları “Tutuklu Gazeteciler, Dünyanın En Büyük Gazeteci Cezaevi: Türkiye” isimli raporun detaylarını anlattı.cezaevi

ANTALYA CEZAEVİNDE ÇOCUKLARA TECAVÜZ ENGELLENMİYOR

Türkiye’de cezaevlerindeki son durum nedir?

Yargı paketleriyle bazı iyileştirmeler getirildi, özellikle artık hasta tutuklularla ilgili daha çabuk rapor verilebiliyor. Ama tam anlamıyla cezaevlerinin düzeltildiği söylenemez. Cezaevine giren insanların dili, dini, ırkı ve işlediği suç nedeniyle hiçbir ayrıma tabi olmaması gerekiyor, cezaevinin amacı da budur. Ama Türkiye’deki cezaevlerinde bu tür problemler devam ediyor. Bu da hükümetin bakışıyla birebir örtüşüyor.

Örneğin bazı cezaevlerinde aşırı yoğunluktan dolayı insanlar çok kötü koşullarda yaşıyor. Bunun en trajik örneği 15-16 metrekarede 30 kişinin kaldığı Urfa Cezaevidir. İnsanlar nefes almakta problem yaşıyor, nöbetleşe uyuyorlar. Hijyen şartları, temizlik, nefes almak, uyumak gibi temel ihtiyaçlarını gideremiyorlar.

Bunun dışında, F tipi dediğimiz, daha çok siyasi tutsakların kaldığı yerler var. Bu tip cezaevlerinde insanlar yalnızlaştırılarak manevi işkenceye tabi tutuyor. E tipinde en büyük problem nefes almak iken F tipinde yalnızlık. Adana Kardak cezaevinde ise mahkumların uykusuzluk çekmesinin sebebi fareler tarafından ısırılma korkusu.

Bazı cezaevlerinde ise yönetimden kaynaklanan uygulamalar var. Örneğin bir Pozantı Cezaevi gerçeği var. Pozantı cezaevi benim de içinde bulunduğum bir ekip tarafından kapattırılmıştı. Pozantı’daki uygulamalardan sonra tecavüz olayların azalacağını, duracağını düşünürken Antalya cezaevi örneği çıkıverdi. Antalya cezaevinde çocuklar devlet kontrolünde, yönetimin kontrolünde tecavüze uğradığı halde bu konuyla ilgili tek bir işlem bile yapılmadı. Maalesef cezaevlerinde yaşanan olumsuzluklar kamuoyu tarafından da kanıksanmaya başladı. Adalet Bakanlığı bu konuda taraflı davranıyor. Türkiye cezaevleri konusunda sınıfta kalmış. Cezaevleri Türkiye’nin turnusol kağıdı. Hükümet dışarıda ne yapıyorsa içeride de turnusol kağıdı işlevi görüyor diyebiliriz.

AK Parti iktidarı döneminde cezaevlerinde hiç iyileştirme olmadı mı?

Hasta tutukluların raporlarının alınması bir iyileştirme. Son dönemde 4. yargı paketiyle gelen eş görüşü var. Ama eş görüşü hakkı siyasi mahkumlara uygulanmıyor. Diğer mahkumlara da ödül olarak veriliyor. Ödül de maalesef Türkiye’de muhbirliğe, şantaja ve idareye yakın insanlara kullandırıldığı için insanlık onuruyla bağdaşmıyor.

KADINLARA CEZAEVİNDE TACİZ VAR

Kadın mahkumların durumu nedir?

Kadınların durumuyla ilgili cezaevlerinde iki sorun yaşanıyor. İlki içeride yatanların yaşamış olduğu problemler, diğeri ailelerinin, ziyaretçilerinin yaşadığı problemler. Özellikle kadın ziyaretçiler Türkiye’de olağanüstü bir işkenceye maruz kalıyor. X-Ray cihazına girmeden kadınların iç çamaşırları, hatta pedlerine kadar aranıyor. Sutyenleri çıkartılıyor. Altını çizerek söylüyorum X-Ray cihazına girmeden. Tacize varan uygulamalar var. Ve tüm cezaevlerinin ortak özelliği mahkum yakınlarının işkenceye maruz kalması; belki fiziksel anlamda değil ama tacize varan psikolojik işkenceler yapılıyor. Bunlar insan onuruna yakışmayan, anormal uygulamalardır.

Türkiye’deki kadın mahkumlar da üçe ayrılabilir. Siyasi kadın mahkûmlar, adli suçtan yatan kadın mahkûmlar ve tutuklu kadın mahkûmlar. Bunların yaşadıkları problemler farklı. Siyasi kadın mahkumları çırılçıplak aramaya, oyuk araması dediğimiz yani kadınların cinsel organına kadar bir aramaya tabi tutulduğunu görüyoruz. Eğer mahkum direnirse zorla soyularak üstlerini başlarını yırtarak aramaya tabi tutuyor. Kadınlar hijyen şartlarını yerine getiremiyor. Adli kadın mahkumlar da maalesef siyasi bilinçleri daha düşük olduğu için yaşadıkları işkenceler, baskılar, tacizler konusunda seslerini duyuramıyor. Bir de çocuklu kadın mahkumlar var ki, aslında bu tam bir dram. Beslenme şartlarında olumsuzluklar var. Aslında çocukların cezaevinde kalması ve anneyle beraber ceza çekmesi son derece kötü bir durum. Daha yeni yeni bazı cezaevlerinde kreşler açılıyor. İşledikleri suçlara bakınca, bu kadınların çoğunun ekonomik zorluk yaşadığını anladık, bunu gösteren durumlara şahit olduk.

Türkiye’deki cezaevi sayısı yeterli mi?

Biz şu anda kapasitenin üzerindeyiz. F tipleri dışında diğer bütün cezaevlerinde bir yoğunluk mevcut.

MUSTAFA BALBAY’IN ÇOCUKLARI DAHA ÇOK PROBLEM YAŞIYOR

Silivri’ye gittiniz mi? Silivri cezaevindeki durum nasıl?

CHP Cezaevi Komisyonu olarak toplam 110 cezaevi gezdik. Yani hiç ayırmadan Diyarbakır cezaevinden, Silivri’ye kadar bütün cezaevlerini gezdik. Kadınların, çocukların kaldıkları cezaevlerine gittik. Bu kapsamda Silivri cezaevine de gittik. Silivri cezaevindeki durum diğer cezaevlerine göre çok farklı değil. Üstelik, Silivri’de milletvekillerinin kaldığı 1 nolu cezaevinde diğerlerinden daha kötü olan uygulamalar var. Örneğin su problemi var: 120 saniye içinde akan sıcak suda hem tıraşınızı, hem temizliğinizi, hem banyonuzu, bazen de bulaşığı yıkamanız isteniyor. Bu tam bir işkence. Soğuk su konusunda da problem var. Ayrıca kalan insanların birçoğu Türkiye çapında tanınmış insan olmasına rağmen, aileleri cezaevine girerken aramalarda diğer ziyaretçilerin karşılaşmış oldukları şeylerden daha fazlasıyla karşılaşıyorlar. Örneğin Mustafa Balbay’ın çocukları, diğerlerinden daha fazla problem yaşıyor. Silivri cezaevinde siyasi mahkumlara yönelik bir yalnızlaştırma durumu var. Diğer mahkumlar bir çok kurstan faydalanırken, Ergenekon davasından yatan mahkumlar kesinlikle bu grup faaliyetlerinden faydalanamıyor.

DURUM ESKİSİNDEN DAHA KÖTÜ

Cezaevlerini gezerken parası ya da gücü olanların özel bir muamele gördüğüne tanık oldunuz mu?

Mutlaka var. Örneğin kimi mahkumlar tecrit yaşarken kimi mahkumlar VIP hizmeti görebiliyor. Bunun en yakın örneği Aydın’dan geçtiğimiz aylarda tahliye olan Mehmet Ağar’dır. Mehmet Ağar için tam bir VIP hizmeti uygulandı. Bizim cezaevi komisyonu olarak koğuşları inceleme şansımız yok. Ama aldığımız duyumlar var.

Özellikle adli mahkumların kaldığı koğuşlarda farklı uygulamalar olduğu ifade ediliyor. Birçok yerde idarelerin keyfi uygulamalarından kaynaklanan problemler var.

Türkiye’deki cezaevleri maalesef hala geçmiş dönemlerden farklı değil.

Eskiden Diyarbakır vardı. Bugün Pozantı var, Silivri var, Antalya var. Türkiye’deki cezaevlerindeki olumsuz uygulamalar devam ediyor. 68 kuşağından Sarp Kuray’ın yanına ziyarete gittiğimizde şöyle dedi: “Ben 1980 öncesinde cezaevinde yattım. Askeri cezaevinde yattım. 80 sonrası Bursa cezaevinde yattım. Ama şimdi kaldığım Sincan Cezaevi gibi bir cezaevi görmedim. Diğer cezaevlerinden daha kötü. Yalnızlaştırarak belimizi kırmaya çalışıyorlar”.

Peki tutuklu gazetecilerin durumu nedir?

Biz CHP olarak tutuklu gazetecilerle ilgili bir rapor hazırladık ve yayınlayacağız. Türkiye’de demokrasinin geldiği durumu anlatmak bakımından biz dünyada en çok tutuklu gazeteci ziyaret eden milletvekilleriyiz.

Dünyada en çok tutuklu avukatı ziyaret eden milletvekilleriyiz, keza dünyada en çok tutuklu öğrenci ziyaret eden milletvekilleriyiz. Bu Türkiye’de demokrasinin geldiği nokta açısından önemli bir göstergedir. Dünyada en çok tutuklu gazeteci Türkiye’de.

Biz cezaevlerini tek tek gezerek bu raporu düzenledik. Başbakan’ın “bunlar gazeteci değil terörist” diye suçladığı gazetecilerle görüştük. Görüştüklerimiz arasında Mustafa Balbay da vardı, İBDA-C’den yatanlarla veya KCK’dan yatanlar da. Ayrıca daha önce serbest bırakılanlarla da görüştük.

Görüşmediğimiz gazeteci kalmadı. Hepsi mesleklerinin gereğini yerine getirdiği için yargılandığını söylüyor. Bazıları da sadece muhalif olmaktan ötürü yargı karşısına çıkarıldığını söylüyor.

 

Kaynak: Barbaros Sayılgan / posta212

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu