Yaşam

Doğu ve Batı kültüründe çocuk yetiştirmek farklı…

Hayatta kalma mücadelesi içinde yaşayan insanın çocuk yetiştirme konusunda ilkeleri ilgi ve yakınlık ile aynı zamanda izleme ve kontroldür. Bunlar neredeyse bütün kültürlerin sahip olduğu ideal ilkelerden. Farklılıklar ise kültürlerin bunlardan ne anladığında ve nasıl uyguladığında ortaya çıkıyor.doğu-batı- kültürü-çocuk

Batı kültürleri çocuğun kişisel gelişimi, her yaştan her mevkiden insanla eşit olduğunun bilincine vararak öz güveninin tam olması, kendi başına bir birey olmayı mümkün olan en hızlı sürede başarmasına ve bu sayede küçük yaşlardan tek başına ayakta durabilmeyi öğrenmesine odaklanıyor. Farklı karaktere sahip doğu kültürlerinde ise bu tercihler arka planda kalıyor.

Bu farkın öne çıktığı tavırlardan biri çocuğun kendini ve hislerini ifade etmesi konusu. Sayısız araştırmaya konu olmuş bu detay, batı kültürlerinde çocuğun kendini ifade etmesine izin vermenin çocukta kendi kendini kontrol edebildiği, birey olarak söylediklerinin başkaları tarafından dinlendiği ve/veya önemsendiği ve bu durumun çocuğu mutlu ederek özgüveninin oluşmaya başlamasına dikkat ediliyor. Fakat doğu kültürlerinde ise yaygın olarak çocuğun kendini ifade etmesi tercih edilmiyor, konuşması değil dinlemesi, anlaması ve kabul etmesi tercih ediliyor. Bu tavrın sebeplerinden biri; çocuğun tek başına bir birey olarak değil toplumun bir parçası olduğunu ve farklı olmak yerine topluma uyum sağlamasının gerektiğine inanılması.

Kendini ifade etme konusuyla alakalı diğer bir konu ise anne babaların çocuğa sevgi gösterişi biçimleri. Batılı kültürler sevginin direkt olarak gösterilmesinden yana. Yani çocuğa onu sevdiğini söylemek, sarılmak vb. Doğu kültürleri ise sevginin söylenmesi veya benzeri hareketleri bir duygusal destek olarak algılamıyor ve gerekli görmüyor. Bunun yerine farklı araçlar kullanarak sevginin gösterilmesi gerektiği inancı yaygın. Örnek olarak çocuğun yaşam ve eğitim ihtiyaçlarını karşılamak vb.

Farklı kültürlerin çocuğun başarı elde etmesi için motive etme yöntemleri de farklı oluyor. Batı kültürlerinde aile çocuğun geçmişte kazandığı başarılar, kat ettiği mesafeler ve çevresindekileri eğlendirdiği, mutlu ettiği olayları hatırlatılırken doğu kültürlerinde ise bunun tam tersi çocuğa geçmişteki başarısızlıkları ve bunların kötü sonuçları, başarısız olması halinde hem ailenin hem de kendisinin, olası başarısızlığında çevreye karşı kötü etkileneceği hatırlatılıyor. Bu tavır, bazı çocukların gerçekten başarıyı elde etmesine yararken sayısız çocukta uzun süreli olumsuz psikolojik etkiler yaratıyor.

Doğu ve batı kültürlerin arasında, çocuk yetiştirme konusunda en önemli olduğunu düşündüğüm fark ailelerin çocukların yaşamlarına müdahil olma ölçüleri. İki medeniyetin çocuk yetiştirmede temel motivasyonu batıda anlayış, doğuda ise endişe.

Batı kültürlerinde konunun temelinde yatan anlayış, ‘’çocuğun iyiliği için’’ üniversite eğitimi sonrası ya da o yaşlarda – yani kişinin artık çocuk olmadığında – kendi ayakları üzerinde durmasının zamanı geldiğine inanıyor. Ülkemizde olduğu gibi doğu kültürlerinin bütününün anlamakta zorluk çektiği, sıklıkla eleştirdiği o kader anı geliyor ve artık çocuktan evden ayrılması ya da kalmak isterse kira ödemesi veya evin masrafları eşit ölçüde paylaşması isteniyor. Bu durum çocuk açısından, kendi başına bir birey olma yolunda ailenin kendisine verdiği desteğin azalarak bu yola artık daha özgür ve kendi kararlarını vererek devam edeceği biçiminde algılanıyor.

Çocuk yetiştirmenin temelinde yatan motivasyonun endişe oluşu, doğu kültürleri ‘’çocuğun iyiliği için’’başlığı altında batının tam tersi tavır takınıyor. Küçük yaşlardan itibaren toplum normlarını takip etme, ailenin itibarını taşıma ve zedelememe, başarılı bir eğitim hayatı, ev işleri ve/veya aileye maddi destek gibi sorumluluklar altına alınan çocuğun bu sayede kendi başına bir birey değil ailenin bir parçası, bir uzantısı olarak bakılıyor. Hatta kendi başına bir birey olmak aile ve toplum adına tehlikeli görülüyor. Akabinde çocuk, ancak bu şartlara ve yaşam biçimine uygun davrandığı sürece saygı ve sevgi göreceğine ve yine ancak bu şekilde hayatı öğrenebileceğine inanıyor. Bu tutumla birlikte çocuğun üniversitede okuyacağı bölümü, yer yer kiminle evleneceği olmasa da kiminle evlenemeyeceğine bile aile karar veriyor.

Çocuk yetiştirme konusu batı kültürlerinde, kişinin çocuk olmaktan çıktığında ailenin etkisinden tamamen çıkarken doğu kültürlerinde evlilik dışında evden ayrılmak ailenin bütün çabalarına ‘nankörlükle karşılık vermek’ olarak nitelendiriliyor. Bu sebeple çocuk eğitimi adı altında başlayan kontrol devam ediyor. Kişi evlenmiş ve hatta kendi çocuklarına sahip olmuş olsa dahi halen çocuk eğitimi kurallarına göre muamele görüyor. Anne babasının kişiye yüklediği sorumluluklar da büyük oranda devam ediyor. Hatta evlendiği kişinin anne babasını da düşünürsek ebeveyn sayısı, sorumlulukların sayısı ve etkisi iki katına çıkıyor.

Ayhan Yalçınkaya

Ayhan.ykaya@yahoo.com.tr

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu