Yaşam

Ebeveyne Yabancılaştırma Sendromu (EYS)

Ebeveyne Yabancılaştırma Sendromu (EYS) kanun nezdinde bir suç olarak kabul edilip yaptırımlar uygulansın ve “ortak velayet” kabul edilsin.

bosanma

Günümüzde evliliklerin üçte biri boşanmayla sonuçlanıyor. Boşanmaların %40’ında da kanunlarımızın yetersizliği ve velayeti elinde bulunduran tarafın bilinçli ya da bilinçsiz davranışları, çocuğu boşandığı eşe karşı koz-silah olarak kullanması nedeniyle ciddi travmalar, çocukları mağdur eden hatta ağır ceza hakimlerinin ilgi alanına giren gelişmeler yaşanıyor. Bu konudan pek çok insan olumsuz etkileniyor ama nedense toplumda pek anlaşılamıyor.

Ebeveyne Yabancılaştırma Sendromu (EYS) boşanma sonrası görülen en vahim sorun, boşanma sonrası ebeveynin, diğer ebeveyn aleyhinde yaptığı karalama kampanyası, çocuğu “sistematik olarak diğer ebeveyne düşmanlaştırma faaliyeti”, duygusal ve psikolojik taciz ve beyin yıkamasına ek olarak çocuğun kendi yaptığı ilaveler diğer ebeveyni dışlamasına, hiç görmemeye karar vermesine, onu çok kötü ve tehlikeli biri olarak görmesine yol açar. EYS uygulayan ebeveyni ise “iyi” ve “koruyucu” olarak algılayıp yüceltir. Bazen çocuğun kardeşleri, diğer aile fertleri, yakın akrabalar da yabancılaştırmaya katkıda bulunurlar.

Çocuğun düşünce sistemi tamamen EYS uygulayan tarafından şekillenmiş, hayatındaki en önemli iki varlık olan “anne” ve “baba”dan biri elinden alınmış, kalbinden, aklından silinmiş olur. Çocuk yetişkin olduğunda bu durum ya kalıcı olur, ya da büyük pişmanlık duyar. İlişkinin normalleşmesi çok büyük efor gerektirir, çoğu zaman birer yabancı olarak kalırlar.

Öncelikle çocuk açısından ciddi dram, hatta travmalar yaşanır. Çocukların dile getiremediği acı verici ve yıkıcı bu durum tedavi gerektiren bunalımlara yol açar.

Çocuk kendisini çevresinden soyutlar,

Sürekli yalnız kalmak ister,

Güvensizlik ve terk edilmişlik hissi yaşar,

Depresif kişilik geliştirir,

Asabiyet, ilgisizlik, karamsarlık ve şiddet eğilimi başlar.

EYS çoğunlukla boşanma sonrasında görülmekle birlikte evlilik içinde de gerçekleşebilir. Gelişmiş toplumlarda EYS kanun nezdinde “suç” olarak kabul edilmiş ve çeşitli yaptırımlar öngörülmüştür. Ancak ülkemizde böyle bir şey olmadığı gibi EYS aile mahkemeleri tarafından dikkate bile alınmaz.

Çocuk okul çağında ise mağdur ebeveynin çocuğunu görme veya sorunu çözme çabaları, çocuğu koruma insiyatifiyle hareket eden okul yönetimi tarafından engellenir. Bu çabalar bazen çocuğu daha da bunaltır. EYS uygulayan ebeveyn ve çocuk okuldaki yetkilileri de etkiler, çocuktaki tepkilerin benzeri okuldaki yetkililerde de görülür.

EYS hakkında farkındalık yaratmak ve önlenebilmesi için gelişmiş ülkelerde olduğu gibi kanun nezdinde suç görülmesini, velayet konusunun daha mantıklı ve insancıl bir çerçevede düzenlenmesini, tedavisi için de bilimsel bakış açısını sağlamak çok acil ve gerekli. 

Bir nokta daha var. Boşanmadan sonra hakim “çocukla şahsi ilişkisinin devamı için” dini bayramların ikinci günü ve 15 günde bir Cumartesi sabah 09:00’dan Pazar akşam 17:00’ye kadar, ayrıca Temmuz ayının 1’inden Ağustos sonuna kadar çocuğun diğer ebeveynde kalmasına hükmeder. Bu bir kalıptır ve nerdeyse her boşanmada aynıdır. Bu kadarı “şahsi ilişkinin devamı için” yeterli görülür.

Velayeti elinde bulunduran taraf “insani” davranmayıp zorluk çıkarırsa diğer taraf çocuğunu görebilmek için Cuma gününden icra dairesine dilekçe ile başvurur. Bir icra memuru ve psikolog görevlendirilir. Ayrıca sorun çıkması muhtemel olduğundan karakoldan bir de polis istenir. Tabii devlet bunca hizmeti bedelsiz yapmaz, yaklaşık 300 TL kadar bir para ister. Taksi parası da cabası. İstanbul gibi kalabalık şehirlerde tüm bu işlemleri 1 günde halletmek mucizedir. Önce para yatırılır. İşlemler gün içinde bitmezse bu para da yanar, çocuğu görme hayali de. Bu insan mutlaka çalışıyordur, hatta hafta tatili de olmayabilir. En az 3 gün izin almak durumundadır. Diyelim ki hepsini halledip çocuğunun kaldığı eve gitti. Çocuğun evde olmama ihtimali de vardır ve bunu kasıtlı yapan ebeveyne uygulanacak hiçbir yaptırım yoktur. Hadi diyelim çocuk evde ama gelmek istemiyor. İnsani bir ebeveyn bu durumda çocuğu zorla götürebilir mi? Götürse de çocuğun mutsuz, dışlayıcı, ilgisiz, tepkisel tavırları insanı kahretmez mi? Ya peki her ay iki kez çocuğunu görebilmek için 600-1000 TL’yi bulabilir mi? Ödemek zorunda olduğu nafakayı da unutmamak gerek.

Murat YARDIMCIOĞLU (myardimcioglu@yahoo.com)

Dünyalılar

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu