Arka Bahçemiz

Epikuros – Düşünce, Özgürlük ve Dostluk

Bir Atinalı olan Epikuros, MÖ 310 yılında yaşadığı yer olan Kolophonu terk ederek, Mytilene’de bir felsefe okulu kurdu. Epikuros’un kurduğu okul resmi bir öğretim kurumu değildi. Bu okul aynı hayat tarzını yaşayan, fikirlerini paylaşan dostlar topluluğundan oluşmuştu.

Epikuros; ölümüne kadar dostları ile basit ve ölçülü, kendi sebze ve meyvelerini yetiştirerek, çoğunlukla Epikrosçuluk üzerine uzun sohbetler yaptıkları, sade bir hayat yaşamıştır.

Hem sosyal bilimler hem de o zamanlar doğa felsefesi diye geçen fizik konusunda çok güçlü fikirleri vardır. Ruh kuramı, Tanrı kuramı, ahlak felsefesi, siyaset felsefesi gibi çeşitli konulara ilişkin fikirler geliştirmiştir.

Epikuros, kuruntulardan ve ön yargılardan arınarak, kişinin tanrı ve ölüm korkusundan kurtulabileceğini söyler. Tanrının varlığı yokluğu değil de dünyaya karşı ilgisizliği üzerinde durur.

Epikuros etiği, arzular arasından mutluluğa götürebilecek olanları seçme ve tam tersine insanı belirsiz bir arayışa, doyumsuzluğa ve mutsuzluğa mahkum edebilecek olanları reddetmek isteğidir. Bazı arzular doğal ve gereklidir. Bazı arzular gerekli değildir ama doğaldır. Geri kalan arzular ne doğal ne de gereklidir. Kesinlikle iyi olan arzular doğal ve gerekli olanlardır. Hayatı son derece basitleştiren Epikuros felsefesi hedonizmle karıştırılmamalıdır.

Çılgınca tükettiğimiz, gerekli ve doğal olmayan pek çok hazzın peşinden koştuğumuz çağımızda bile Epikuros bize yol gösteriyor.

Ona göre mutlu olmak için edinilmesi gerekenler; özgürlük, düşünmek ve en başta dostluktur.

“Kural insan için hapishanedir. Çünkü insanı hapseder ve onun özgürlüğünü elinden alır.” der ve bilgeliğe yaraşan insani ilişki biçiminin dostluk olduğunu söyler.

Alain de Botton, “Yeterince Paraya Sahip Olmamanın Tesellisi” inde Epikuros’un felsefesini özetle şöyle anlatıyor;

Epikuros’a göre, mutlu olmak için edinilmesi gerekenlerin listesi: dostluk, özgürlük ve düşünmek.

“Pahalı şeyler satın alarak aslında kaynağını bilmediğimiz sorunlarımıza geçici bir çözüm bulmaya çalışıyoruz. Gereksinimlerimiz psikolojik olduğu halde maddi şeylere, nesnelere yöneliyoruz. Kafalarımızı derleyip toplamamız gerekirken evimiz derli toplu görünsün diye raflar alıyoruz. Dost sıcaklığının yerini alsın diye kaşmir hırkalar giyiyoruz.

Tabi bu durumdan tek sorumlu biz değiliz. Gerçek gereksinimlerimiz konusunda bu kadar az şey biliyor olmamız biraz da çevremizdeki ‘içi boş fikirler’den kaynaklanıyor. Bu içi boş fikirler, gereksinimlerimizin doğal önceliklerini yansıtmıyor; tersine lüksü ve zenginliği dostluğun, özgürlüğün, ve düşüncelerin önüne koyuyor. Bunların oluşumu bir rastlantı değil. Ticari çevrelerin çıkarları doğrultusunda gereksinimlerimiz yeni bir öncelik sırasına sokuluyor. Maddi şeyler satılması mümkün olmayan şeylerin yerini tutabilirmiş gibi bir izlenim yaratılıyor.”

Ciran Derya

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu