Bilim Teknoloji

Evrim Kuramı “ispatlı” mıdır?

Evrim Kuramı, bilimsel gerçeklerin toplamından meydana gelir ve sadece Darwin’in Evrim Kuramı bulunmaz. Evrim olgusu başlı başına bir bilimsel gerçektir. Darwin’in açıklaması ise, bu olguya bakış açılarından sadece biridir.

Evrim-Kuramı-ile-Evrim-birbirinden-farklı-kavramlardır

Kanıt/İspat nedir?

Halk dilinde “kanıt” (veya ispat), bir bilginin doğruluğunu gösteren verilere denmektedir. Örneğin bir arkadaşınızın sevgilisini aldattığını düşünüyorsanız ve arkadaşınızı bir barda bir başka biriyle öpüşürken yakalarsanız, bu sizin düşünceniz için bir kanıt olmuş olur.

Bilimde de kanıt benzer bir anlam taşır; ancak terminolojik olarak geçersiz bir sözcüktür. Kanıt, bilimsel bilinemezcilik için çok güçlü bir kelimedir. Bilim dilinde, bir hipotezin doğruluğunu gösteren olgulara “bulgu” denmektedir.

Peki neden “kanıt” kelimesi kullanılamaz? Bu da, ikinci sorumuz ile cevaplanacaktır.

Bilimsel hipotezler kanıtlanabilir mi?

Bu sorunun cevabı tam olarak evet değildir. Çünkü “kanıtlanabilirlik”, aslında bir yerde bilimin doğasına aykırıdır. Bir hipotezi “kanıtladığınızı” iddia ettiğinizde, onun değişemeyeceğini de iddia etmiş olursunuz. Bu, bilimsel olarak geçerli sayılamaz. Bunu biraz açalım:

Bir hipotez ortaya atıldığında, bu hipotez belirli bir olguyu açıklamaya yönelik olmalıdır. Bilim dahilindeki hipotezler mantık süzgecinden geçirilerek ve belirli bir bilgi birikimine bağlı olarak geliştirilmiş argümanlar oldukları için, bir hipotezi destekleyebilecek verilerin ihtimal sayısı, çürütebilecek verilerin ihtimal sayısına göre çok fazladır. Dolayısıyla bilimde önemli olan, çürütebilecek veriler üzerine gitmektir. Burada, bundan önceki yazılarımızı hatırlamanızda fayda görüyoruz: Eğer bir hipotezi çürütebilecek tek bir veri bulunabilirse, o zaman hipotezin yanlış olduğundan emin olabiliriz. Ancak hipotezimizi destekleyecek veri/verilerin bulunması, hipotezimizin “kesin doğru” olduğu anlamına gelmez. İşte bu ikilikten dolayı bilim, doğrulanabilirlikle değil, yanlışlanabilirlikle sınırlıdır. Ve işte bu yüzden bilim, doğrulanabilir değil; yanlışlanabilirdir.

Yani bir hipotez ortaya atılır, sonra bütün bilim insanları onu çürütmeye çalışır, ispatlamaya değil. O teori ya da hipotez, çürütülemediği sürece güçlenir. Evrim Kuramı, örneğin, son 150 yıldır hiçbir şekilde çürütülememiş, bilimin yüzlerce farklı sınavını her seferinde başarıyla geçmiştir. Günümüzde de sürekli olarak “eksik” olarak görülen bilgiler tamamlanmaktadır. Darwin, kuramını açıkladığında, kuram, eksiklerle doluydu. Ancak son 150 yılda bu eksiklikleri tamamlamayı başardık. Günümüzde de bir takım halkın genel olarak bildiklerinin ötesinde, teknik detaylarda eksiklikler bulunuyor elbette; ancak bunlar bayağı insanların iddiaları gibi “Ara geçiş türleri yok.”, “Moleküler kanıtlarda eksikler var.” şeklinde değil, bunların çok daha ötesinde ve akademik arkaplan gerektiren eksikliklerdir. Ancak bu eksiklikler, teorinin gücünü azaltmaz; çünkü zaten bu eksiklikler olmasaydı bilime iş düşmezdi. Bu eksikliklerden dolayı bir kuramı yermek, henüz ışık hızında giden arabalarımız olmadığı için otomotiv sektörüne lanet okumaya benzer.

İşte tüm bu sebeplerden ötürü, bilimsel kesinlik sınırlarının güvenilirliği için, bilimde “kanıt” kelimesini kullanmak uygun değildir. Kanıt, bir kuramın veya hipotezin geçerliliğine işaret eden bir olgudur; ancak bilimsel yanlışlanabilirlik sebebiyle kanıtlar bulmanın bir yere kadar anlamı vardır. Bir yerden sonra, önemli olan çürütebilecek verilere ulaşmaktadır.

Evrim Kuramı “çökebilir”, “çürüyebilir” mi?

Bu bilimsel açıdan baktığımızda, Evrim Kuramı’nın (veya eşdeğer gelişmişlik, köken ve güçteki herhangi bir kuramın) hiçbir zaman çürümeyeceğini görebiliriz. Çünkü Evrim Kuramı, “tamamen çürütülebilme” evrelerini aşalı çok olmuştur. Artık o kadar büyük ve o kadar farklı bilim dallarıyla desteklenen bir bilim dalıdır ki, toptan çökmesi imkansız olmasa da, olanaksızdır. Elbette eksikleri ve açıkları olacaktır; ancak tamamen çökmesi bilimsel olarak mümkün değildir. Zira var olan yüz milyarlarca farklı çeşit kanıt, Evrim Kuramı’nın “çürümesi” ile birlikte başıboş kalacaktır. Bu bulguları bir araya toplayacak, yine bilimsel bir kuram bulunmalıdır. Ve bu kuram, sanıyoruz ki Evrim Kuramı’ndan çok da farklı olamayacaktır.

Uzun lafın kısası, Evrim Kuramı değişebilir, gelişebilir, bazı kısımları yanlışlanıp, bazı kısımları doğrulanabilir; ancak asla ve asla tamamen çürümeyecektir: Canlılar var olduklarından beri değişir, gelişir ve evrimleşirler, bu bir doğa gerçeğidir. Türler, uzun zaman içerisinde yeni türleri oluşturacak şekilde evrimleşebilirler, bu da bir doğa gerçeğidir. Bunlar, asla değişmeyecek gerçeklerdir, tıpkı Evren’in bildiğimiz noktalarındaki herhangi iki cismin birbirlerine eşit ve zıt yönde kuvvetler uyguladığı gerçeği gibi. Ancak Evrim Kuramı’nın genişliğini arttıran bazı teknik noktalardaki ayrıntılar değişebilir; ancak bunları anlamak için akademik eğitim görmek gerekir. Örneğin, nötral mutasyonların popülasyon içi sıklık oranı ile popülasyon fenotipinin ilişkisi, Evrim’in bir dalıdır ve Motoo Kimura tarafından “Evrim’in Nötral Kuramı” olarak adlandırılan bir kuramla açıklanır. Belki bu kuram yanlışlanabilir; ancak bu Evrim’in “çökmesi” demek değildir ve asla olmayacaktır. Archaeopteryx‘in son bulgularla dinozorlar ile kuşlar arasında tam bir geçiş türü olmadığı, dinozorlara kuşlardan daha yakın olduğu anlaşılabilir (henüz kesinleşmemiştir); ancak bu, Archaeopteryx‘in kendisinden önceki ve sonraki tür arası bir geçiş olmadığı anlamına gelmez ki bir geçiş türüdür. Sadece dinozorlar ile kuşların “tam ortasındaki”, “ikisinin tam harmanı” olma özelliklerini yitirmiştir – ki bu evrimsel açıdan çok da önem arz etmez. Darwinius masillae tüm maymunların 47 milyon yıl önce yaşamış atası olmayabilir ve lemurlara daha yakın bir tür olabilir; ancak bu, yaklaşık 50 milyon yıl önce yaşamış, yeryüzündeki bütün maymunların (insanlar, şempanzeler, goriller, orangutanlar, makaklar, lemurlar, ay-aylar, vs.) atası olan bir türden lemurlara geçişteki bir tür olmadığı anlamına gelmez ki bir geçiş türüdür.

Yani Evrim Kuramı, bu şekilde asla çürütülemez ve çürümeyecektir; çünkü günümüzde yüz milyarlarca farklı şekilde desteklenebilir bulgular ileri sürülebilir. Sadece virüslerin 1 yıl içerisindeki değişimi ve bu değişimlerin, Darwin’in tanımladığı ve sonrakilerin oldukça geliştirdiği ilkelere bağlı olarak kolayca açıklanabilmesi bile Evrim Kuramı’nın asla çökmeyeceğini gösterir. Dolayısıyla bu saatten sonra zaten “Evrim Kuramı çürüdü.” diye bir haberi asla görmeyi beklemeyin, çünkü bu kadar kapsamlı ve bilimin her alanına girmiş bir kuramın tamamen çürümesi olanaksızdır. Elbette kuram değişecektir, gelişecektir, kendisi evrimleşecektir; ancak asla tamamen çökmeyecektir. Burada önemli olan nokta şudur: bu teori çökse bile, Evrim’in doldurduğu bunca boşluğu bilimsel olarak dolduran bir başka teori gerekecektir; yani Evrim’i ispatlayan yüz milyarlarca farklı kavramı içine alan bir diğer teori. Bu da, yukarıda belirttiğimiz gibi, yine Evrim Kuramı’ndan çok farklı olmayacaktır.

Peki, Evrim Çürütülebilir Mi?

Açıkladığımız gibi, Evrim Kuramı kısmen değiştirilebilir ve geliştirilebilir, bu konuda bir engel yoktur. Ancak o kuramın açıkladığı “doğa gerçeği”, apayrı bir konudur. Basitçe ve açıkça söylemek gerekirse, bir doğa gerçeğini/yasasını çürütemezsiniz. Evrim, bir doğa gerçeğidir. Cisimlerin birbirine doğru olan hareketi, bir doğa gerçeğidir. Evrim Kuramı, Evrim gerçeğini açıklayan bir kuramdır (hatta birden fazla kuramın genel adı olarak alınabilir). Newton’un Kütleçekim Kuramı, kütleçekim gerçeğini açıklayan bir kuramdır. Bu kuramların kısımları ya da parçaları çürütülebilir ya da gerçeğe daha yakın bilimsel açıklamalarla değiştirilebilir. Tümünü çürütmek çok daha olanaksızdır (ancak örneğin Newton’un Yerçekimi Kuramı’ndan daha iyi kuramlar son birkaç on yılda ortaya atılmıştır; benzer şekilde Darwin’in kuramı, ilk ortaya atıldığı gibi kalmamış, değişip gelişmiştir). Öte yandan bu kuramların ele aldıkları doğa gerçeklerinin çürümesi, imkansızdır. Çünkü doğa gerçekleri, Evren’imizin yapısından ötürü oluşurlar. Bir başka Büyük Patlama etkisi altında veya bir başka Evren’de, tamamen farklı doğa yasaları oluşabilirdi ve tamamen farklı teoriler geliştirmemiz gerekebilirdi. Kısaca Evren’in dokusu değişmediği sürece, evrim gibi doğa yasaları da değişmeyecektir, dolayısıyla bu yasaların çürütülmesi olanaksızdır.

İşte bunu anlamak, bir insanın bilimi anlamasındaki en temel noktalardan biridir. Bu sebeple bunları vurgulayarak söylemek, büyük önem arz etmektedir.

Umarız tüm bunlar, bizlerin neden bu bilim dışı kaynakların hiçbirine kulak asmadığımızı sizlere bir nebze olsun açıklayabilmiştir. Bu insanlar, kendi hayal dünyalarında yaşayan cahil kimselerdir ve bunların bilimsel bir kuramı, hele ki bu kadar kapsamlı ve güçlü bir kuramı, bırakın toptan çürütmeyi, bir kısmı hakkında yorum getirebilecek kadar bile vasıfları yoktur. İşte bu yüzden onların ağzından bilimi öğrenmek, kişinin kendisini aptal yerine koymasından başka hiçbir şey değildir ve bu konuya ömürlerini harcayan binlerce bilim insanına hakarettir.

Bu teori, bilim içerisinde öyle bir konuma yükselmiştir ki, ancak şu sözler değerini tama yakın bir şekilde anlatabilir: “Evrim olmaksızın, Biyoloji’de hiçbir şeyin anlamı yoktur.”

Dolayısıyla kişi, kendi seçimini yapmalıdır.

Evrim Kuramı, asla bir kanun olmayacaktır ve olması için bir sebep de bulunmamaktadır, çünkü bilimsel bilginin tepesinde, kanunlar değil, teoriler bulunmaktadır!

Daha fazla okuma için tıklayın.

ÇMB (Evrim Ağacı)

Kaynaklar ve İleri Okuma:

Darwin, Charles (1859). “XIV”. On The Origin of Species. p. 503. ISBN 0-8014-1319-2.

Lewontin, R. C. (1970). “The units of selection”. Annual Review of Ecology and Systematics 1: 1–18. doi:10.1146/annurev.es.01.110170.000245. JSTOR 2096764

National Academy of Science Institute of Medicine (2008). Science, Evolution, and Creationism. National Academy Press. ISBN 0-309-10586-2

Futuyma, Douglas J., ed. (1999). “Evolution, Science, and Society: Evolutionary Biology and the National Research Agenda”. Office of University Publications, Rutgers, The State University of New Jersey.

Mason, A History of the Sciences pp 43–44

Liu, Y. S.; Zhou, X. M.; Zhi, M. X.; Li, X. J.; Wan, Q. L. (2009). “Darwin’s contributions to genetics”. J Appl Genet 50 (3): 177–184. doi:10.1007/BF03195671. PMID 19638672

Dobzhansky, T. (1973). “Nothing in biology makes sense except in the light of evolution”. The American Biology Teacher 35 (3): 125–129. doi:10.2307/4444260

 

Dünyalılar (www.dunyalilar.org)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu