Kültür-Sanat

Faust’un Düşündürdükleri…

Faust’un Düşündürdükleri…

faust_gothe

Goethe’nin Faust adlı eserinin ikinci bölümünde, Faust denizden bir toprak parçası ister. Faust’un maksadı , bu “özgür toprak parçası üzerinde özgür bir halk” yaratmaktır.
Ve inşa süreci başlar. Ne var ki inşa sürecin boyunca Faust bu toprak parçası üzerinde yaşayan insanlara “düşünemeyen köle” muamelesi yapar.
Bu davranışını ise şöyle gerekçelendirir:

“En muhteşem girişimi hızlandırırken,
binlerce ele karşılık bir beyin kafidir..”
Yani bildiğimiz havuç ve sopa yöntemiyle insanlar seferber edilir.
Bu inşa sürecinin ustabaşı olarak ise Mafistofeles tayin edilir.

Faust, şantiyenin ustabaşı Mafistofeles’i şu sözlerle cesaretlendirir ve teşvik eder:

“sıra sıra işçiler istihdam etmek için çalış.
Tüm gücünle çalış. Kimi zaman yumuşak ol,
kimi zaman sertleş, kimi zaman özendir.
Öde, kandır, etkile.
Başarılarımızın haberi her geçen gün daha fazla duyulsun.
Bu büyük inşaat (inşa) ilerlesin..”

Bu inşada “Özgür halk” toplumu bir amaç, Faust ise bu amacı gerçekleştirecek olan “üstün insan”dır.
Köleler ise Faust’un aklının aracı olmaktan öte bir şey ifade etmezler.
Tabii ki Faust’un yaratıcısı Goethe değildir. Goethe’nin beslendiği kaynak, Cermen kültürüdür. Zira Cermen kültüründe “üstün/kurtarıcı insan ” miti çok güçlü bir yere sahiptir.
Kaldı ki Goethe’den önce de Faust tematize edilmiştir. Örneğin Goethe’den iki yüz yıl önce, Christopher Marlowe tarafından da işlenmiştir bu tema. Lakin Marlowe’nin Faust’u “üstün insan” değildir ve “Mafistofeles’e yenik düşer. Marlowe’de yenilen Faust, Gothe’de Cermen mitolojisindeki ruhuna uygun olarak yeniden diriltilerek, “Akıl çağı” olarak adlandırılan “Aydınlanma” dönemine taşınır. Faust örneğinin en güçlü ve yok edici örnekleri ise 20. yüzyılda karşımıza çıkar.

Elbette ki “üstün insan” ya da bunun bir başka adı olan “kurtarıcı lider” fikri yalnızca Cermen kültüründe karşımız çıkmaz. Bu olguya Eski Mısır’da, Sümerlerde, Amerika ve Avustralya’nın yerlilerinde ve bütün Semavi dinlerde rastlarız. Her kültürde mutlaka mitolojik bir “kurtarıcı” karşılar bizi. Bunların adları ve görünüşleri farklı olsa da, taşıdıkları mesaj aynıdır. Faust, kimi zaman karşımıza Hitler olarak çıkar, kimi zaman Mustafa Kemal, Kim İl-Sung, Saddam ya da bir başkası olarak.

Bunların her biri, bir toprak parçasını kendi şantiyesi, milyonlarca insanı bu şantiyenin köleleri, kendini ise milyonların aklı olarak görür.

Ama gelin görün ki, efsaneden hayatımıza taşınan ve kendini milyonlarca insanın aklı yerine koyan hiçbir Faust’un aklı, insanların özgürce yaşayabildiği bir toplum yaratmaya vesile olamamıştır. Aksine bunlardan her biri büyük trajedilere sebep olmuştur.

Ne dersiniz, Faust’u geldiği yere göndermenin zamanı gelmedi mi?

Rosza Roz

Dünyalılar

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu