Arka Bahçemiz

Filistin ve Sinema

Bombalar atılıyor, ortalık toz duman, çocuk şaşkın, korkmuş yüzü karalar içinde, ölüler, yaralılar arasında annesini arıyor, tanıdık birilerini arıyor…

Shindlerin Listesi

Bir çocuk, babası ona savaşın bir oyun oldugunu göstermeye çalışıyor, savaş bitene kadar çocuk  bir oyun içinde olduğunu sanıyor,  kazananın ödül alacağı bir oyunun…
Babası bulunduğu yerin 50 metre ötesinde kurşunlanarak öldürülüyor, o olanlardan habersiz köpek kulübesinin içinde oyunu oynamaya devam ediyor…

Hayat Güzeldir

Çocuklarından hangisini yanlarına almaları gerektiği konusunda bir seçim yapmak zorunda kalan,  farklı yerlere sürülen,  işkence yapılan anneler babalar, insan onurunu ayaklar altına alan davranışlar, yaşamını gettolarda saklanarak sürdürmeye çalışan başarılı bir piyanist…

Piyanist

Yaptığı seçimle çocuklarından birini  ölüme göndermek zorunda bırakılan, birini seçmiş olsa bile çocuklarından her ikisini birden kaybeden ve sonra intihar eden bir annenin dramı…

Sofinin Seçimi

Evet bu ve daha yüzlerce  film…

İsrail ve Amerika’lıların sponsor oldukları bu filmlerle, dünya halklarının gönüllerinde iz bırakmayı ve Hitler vahşetini neredeyse herkesin nefretle kınamalarını sağladılar. Yahudi halkına acımayla karışık bir sempati geliştirmeyi bile başarabildiler.

“68 Kuşağı” başlıklı yazımızı da okumak isterseniz…

Oysa İsrail’in 1500’e yakın sivil insanın (çoğu çocuk ve kadın) ölümüne ve binlerce insanın yaralanmasına neden olan bu son saldırıyla (fosfor bombası atılması) milyonlarca dolar yatırım yaparak insanların acıma duygularını ve sempati kanallarını geliştiren İsrail ve Amerikalılar ne yazık ki hükümetler için olmayabilir ancak halkların sempati ve samimi  duygularını yitirmiş durumdadırlar.

Kendilerinin maruz kaldıkları bir vahşeti çok değil sadece 70 yıl sonra başka bir halka ve onların çocuklarına reva gördüler.

İnsanları etkilemek ve yaşanan dramı gelecek kuşaklara aktarmak için yaptıkları o filmler şimdi kendileri için yapılacak.

Saldırılar için, meşru müdafaadır diyen Bush’un tavrını, diktatörlüklerle halklarını yöneten Arap şeyhlerinin vurdum duymazlıklarını, sorumsuzluklarını, neme lazımcılıklarını elbette yadırgamıyorum.

AMA!!!!!!!!!!!!

Türk hükümetinin İsrail’le olan bütün ilişkileri, tamamen  ya da insan gibi yaşamayı ve davranmayı öğrenene kadar kesmemesini nefretle kınıyorum, yargılıyorum.

İlişkilerin, hangi temele dayanıyorsa dayansın derhal kesilmesi dışında gösterilen bütün tepkiler, söylenen sözler, dökülen göz yaşları sahtekarca, popülizm, samimiyetsizlik, takiyeciliktir…

Yalnızca Müslümanların değil bütün insanlığın onuru için İsrail’le olan bütün ilişkiler durdurulmalıdır ve bu saldırıları planlayan ve hayata geçiren her kim varsa savaş suçlusu olarak yargılanıp bütün insanlık önünde cezaları verilmelidir.

Din, dil, ırk, coğrafya gözetmeksizin Dünyanın her neresinde olursa olsun yok edilen, katledilen yaşamların yanında yer alamıyorsak , onlara destek olamıyorsak , bunun için mücadele etmiyor ve elimizden gelen her ne varsa bunu sergilemiyorsak yazıklar olsun bizim insanlığımıza, yazıklar olsun bizim aldığımız her nefese ve yazıklar olsun…

18.01.2009

Deniz KARTAL

www.dunyalilar.org

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu