Yaşam

Hatalı Alanlarını Yok Etmiş Bir Bireyin Portresi

Hatalı alan davranışlarının tümünden kurtulmuş bir insan olmak hayal gibi görülebilir, ama benliğinizi tahrip edici davranışlardan özgür olmak masalsı bir kavram değil, gerçekleşmesi mümkün olan bir idealdir. Hatalı _Alanlarını_ Yok _Etmiş_ Bir _Bireyin_ Portresi

Hatalı alanlardan kurtulmuş insanlar, sıradan bireylerden farklıdır. Görünüşte herkes gibi olmalarına rağmen farklı özelliklere; hiçbiri ırk, sosyo-ekonomi ya da cinsellikle ilgisi olmayan özelliklere sahiptirler. Hiçbir role, mesleki tanıma, coğrafi alana, eğitim düzeyine ya da finansal istatistiğe uymazlar. Zengin veya fakir, erkek veya kadın, siyah ya da beyaz olabilir, herhangi bir yerde yaşayıp herhangi bir işte çalışabilirler.

Öncelikle bu insanlar yaşamın her yönünü severler, her işi yaparken rahattırlar ve şikayet etmekle ya da olayların daha değişik olmasını istemekle zaman kaybetmezler. Yaşamdan heyecan duyup ondan alabilecekleri her şeye istek duyarlar. Eğleniyor gibi yapmaz, varolanı mantıklı bir şekilde kabullenirler. Yağmurdan kurtulmayı istemezler, çünkü onu güzel, heyecan verici ve yaşanması gereken bir şey olarak görürler. Çamur onları sinirlendirmez; onu inceler, üstüne basar ve yaşamın bir parçası olarak kabul ederler. “Keşke böyle olmasaydı.” diyerek zamanlarını da harcamazlar. .

Sağlıklı ve dayanıklı insanlar, geçmiş olayları düşünüp paralize olmanın getirdiği gerginlik ve suçluluktan kurtulmuşlardır. Hata yaptıklarında bunu kabul ederler ve herhangi bir verimsiz davranışı tekrar etmemeye söz verebilirler. Yaşanmış olanın bitmiş olduğu ve kötü duyguların geçmişi asla değiştirmeyeceğini bilirler. Başkalarına ne kadar kötü davrandıklarını söyleyerek onları yönetmeye kalkmaz, aynı taktiklerle başkalarının onları yönetmelerine de izin vermezler. İnsanlara öfkelenmezler, bunun yerine onları dikkate almamayı tercih ederler.

Hatalı alanlarını temizlemiş insanlar aynı zamanda endişesiz insanlardır da. Gelecek için ayrıntılı planlar oluşturmazlar, ama bu, geleceği düşünmüyorlar demek değildir. Hep bugüne yaşadıkları ana bakarlar ve şu iç sinyale sahiptirler: Endişelendiğimde yaşamımı boşa harcamış olurum.

Bu insanlar geçmiş veya gelecekte değil bugünde yaşarlar. Belirsizliği severler. “Şimdi”nin tadına varırlar, bilirler ki tek sahip oldukları şey budur. Gelecek bir olay için plan kurup olayı beklerken tembellik yapmazlar. Erteleyici değillerdir ve toplumumuz davranışlarını onaylamamasına rağmen, başkalarının iftira ve kara çalmalarından etkilenmezler. Daima eğlenirler, çünkü eğlenmeyi beklemenin saçmalığını görmüşlerdir. Bu çok doğal bir yaşam tarzıdır, tıpkı bir çocuk ya da bir hayvanınkine benzer. Çoğu insan ödüller bekleyip onları asla elde edemezken, bu bireyler yaşadıkları anın doyumuna ulaşmakla meşguldür.

Bağımsızlıklarına çok düşkündürler. Kurdukları ilişkilerin temeli, bireylerin kendi kararlarını verme hakkına karşılıklı olarak duyulan saygıdır. Bazen yalnız olmak ister ve özel yaşamlarının korunduğundan emin olmak için büyük çaba sarfederler. Aşk konusunda seçicidirler. Birisi onlara gereksinim duyarsa, böyle bir gereksinimi hem kendilerine, hem o insana zararlı bulup reddederler. Sevdiklerinin bağımsız, kendi tercihlerini yapan ve kendileri için yaşayan insanlar olmasını isterler. Çocuklarla olan ilişkilerinde ise onları düşündükleri farkedilir, ama ilişkinin başından itibaren özgüveni öğretir ve çocukları özgüvenli davrandığında onlara sevgilerini gösterirler.

Bu insanlarda onay arama gereksinimi yoktur. Çoğu insanın yaptığı gibi övgü ve ödül talep etmezler. Başkalarının görüşlerinden o kadar bağımsızdırlar ki, söyleyip yaptıklarının sevilip sevilmediğine aldırmazlar bile. Çok açık ve dürüst konuşurlar; çünkü vermek istedikleri mesajları, başkalarını memnun etmek için dikkatli sözcükler arkasına gizlemezler. Onlarla ilgili bir şey söylediğinizde de ne kırılır, ne de paralize olurlar. Söylediklerinizi kendi değerler süzgecinden geçirir ve gelişmek için kullanırlar. Sıradışıdırlar, çünkü başkalarının yönlendirmeleriyle değil kendi isteklerine göre hareket ederler.Hatalı _Alanlarını_ Yok _Etmiş_ Bir _Bireyin_ Portresi

Bu insanları gözlediğinizde, toplumsal kurallara aldırmadıklarını görürsünüz. Asi değildirler, ama tercihleri başkalarının yaptıklarıyla çelişse bile seçtikleri yolu izlerler. Anlamsız kurallar gördüklerinde dikkate almaz, çoğu insanın yaşamının önemli bir parçası olan geleneklerden sessizce sakınırlar. Kendileri için yaşarlar; toplumu yaşamlarının önemli bir parçası olarak görmelerine rağmen, toplum tarafından yönetilmeye ya da onun bir kölesi olmaya karşı çıkarlar.

Gülmeyi ve başkalarını güldürmeyi iyi bilirler. Her durumda mizahi bir yön bulurlar ve hem en saçma, hem de en üzücü koşullarda gülebilirler. İnsanları güldürmek için asla ama asla alay etmek yolunu seçmezler, insanlara gülmezler, insanlarla gülerler. Yaşama gülerler.

Bu bireyler kendilerini şikayet etmeden kabullenirler. Fiziksel benliklerini sahteliklerle gizlemezler. Kendilerini sever ve oldukları gibi kabul ederler. Aynı şekilde doğanın başka türlü olmasını dilemek yerine onu olduğu gibi kabullenirler.

Dışarıda, doğada olmayı; özgün ve kirletilmemiş varlıklarla kucaklaşmayı çok severler. Dağlar, günbatımı, nehirler, çiçekler, ağaçlar ve hayvanlara ayılırlar. Gösterişsiz ve ikiyüzlü olmayan natüralist insanlardır.

Kavga etmek değişim sağlayacaksa dövüşürler, ama gereksiz kavgalara asla girmezler. Mazlum rolünü oynamazlar, iş yapar ve insanlara yardımcı olurlar. Sürekli başka insanların yaşamını zevkli ve çekilir kılacak işlerle uğraşırlar. Sosyal değişim cephesinin en önündeki savaşçılardır.

Bu bireylerin bir diğer özelliği dürüstlüktür. Yalan söylemeyi gerçekliklerin çarpıtılması olarak gördükleri için kendilerini aldatıcı tavırlar içine girmezler. Bunun yanında, başkalarını korumak için olayları çarpıtmayı da reddederler. Başkalarını suçlamaz. İnsanlar hakkında konuşmazlar, insanlarla konuşurlar.

Bu bireylerin yaşamında bir düzen, organizasyon ya da sistem oluşturma
endişesi yoktur. Organizasyon nevrozundan bağımsız oldukları için yaratıcıdırlar.
Bu işlere hayal güçlerini katarlar, sonuçta da her şeye yaratıcı bir yaklaşım ortaya çıkar.
Belirli bir tarzda iş yapmak zorunda değildirler. Kılavuzlara ve uzmanlara başvurmazlar, soruna uygun gördükleri şekilde saldırırlar.Hatalı _Alanlarını_ Yok _Etmiş_ Bir _Bireyin_ Portresi

Müthiş bir enerjileri vardır. Sanki daha az uykuya gereksinim duyarlar ve yaşama heyecanla bakarlar. Bir görevi yerine getirmek için olağanüstü enerji harcayabilirler, çünkü o görevi doyum verici bir aktivite olarak görürler. Sıkılmayı bilmezler. Yaşamın tüm yönleri; iş yapmak, düşünmek, hissetmek ve yaşamak için fırsatlar sunar ve her koşulda enerjilerini nasıl kullanacaklarını iyi bilirler.

Şiddetli bir merak duygusuna sahiptirler. Hep araştırır, yaşamlarının her anını kavramak isterler. Gerçeğe ulaşmayı ve onu kavramaya çalışırlar, daha çok şey öğretmekten daima heyecan duyar ve eksiksiz bir ürün olduklarına asla inanmazlar. Öğretmen değil, öğrencidirler. Asla yeterince bilmezler ve ukalalık yapıp üstünlük taslamazlar.

Başarısız olmanın yalnızca diğerlerine ait bir görüş olduğunu, bireyin kendine verdiği değeri etkilemeyeceği için korkulacak bir şey olmadığını bilirler. Başkalarını oldukları gibi kabul ederek, hoşlanmadıkları olayları değiştirmeye çalışırlar. Sıcak tartışmalar ve fikir mücadeleleri yürütmezler; yalnızca görüşlerini belirtir, diğerlerini dinler ve başkalarını kendilerine benzetme çabasının ne kadar anlamsız olduğunu bilirler. Basitçe “Her şey yolunda, biz yalnızca farklıyız. Anlaşmak zorunda değiliz.” derler.

Aile, mahalle, ulus, şehir ya da ülkeleriyle kendilerini tanımlanmazlar. Kendilerini insan ırkına ait olarak görürler. Belirli bir sınıra bağlı değildirler, bunun yerine kendilerini tüm insanlığın bir parçası olarak görürler. Daha çok düşman öldürmekten sevinç duymazlar; çünkü düşman da en az müttefik kadar insandır. İnsanın nasıl yaşaması gerektiğini tanımlamak için yine insanlar tarafından çizilen sınırlar onları etkilemez. Bu nedenle genelde isyancı, hatta hain olarak damgalanabilirler.

Kahramanları ya da putlaştırdıkları insanları yoktur. Herkesi insan olarak görür ve hiç kimseyi kendilerinden önemli bir konuma getirmezler. Her köşe başında adalet talep etmezler. Başka birisi daha çok avantaja sahip olduğunda bunu mutsuz olmak için bir gerekçe saymak yerine, onun adına mutluluk duyarlar. Başkalarının yeteneksizliği nedeniyle kazanmak yerine, zaferi kendi çabalarıyla elde etmeyi yeğlerler. Herkesin eşit yeteneklere sahip olmasında ısrar etmez, mutluluğu kendi içlerinde ararlar.

En önemlisi, bu insanlar kendilerini severler. Elbette sorunları vardır, ama sorunların onları duygusal paralizasyona götürmesine izin vermezler. Ruhsal
sağlıklarının ölçüsü tökezleyip tökezlememeleri değil, tökezlediklerinde ne
yaptıklarıdır. Orada oturup düştükleri için sızlanırlar mı? Hayır! Ayağa
kalkar, üstlerini temizler ve yaşamaya devam ederler. Hatalı alanlardan
bağımsız insanlar mutluluğu kovalamazlar, yaşarlar ve mutluluk onları bulur.

Hatalı alanlardan bağımsızlık ne dinlendirici bir fikir. Bunu siz de başarabilirsiniz tabi ki tercih ederseniz!

Dr. Wayne W. Dyer’in aynı adlı yazısından kısaltılarak eklenmiştir.

Derleyen: Sibel Çağlar

Dünyalılar

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu