Yaşam

Kişisel Sürdürülebilirlik 1. Ders: Para!

Sürdürülebilir misiniz? Hayallerinin, başka bir dünya yaratmanın yoluna düşmüş kimileri için öcü gibi bir şey bu mevzu. Bir de yetmezmiş gibi soru finansal sürdürülebilirliğe indirgenmiş durumda. Peki bunun yerine başka bir soru koysak: Şu anki hayatınızı sürdürürken en çok hangi işi yapmak hoşunuza gidiyor? Peki bu işi devam ettirmek istemez misiniz? İyi ama nasıl?

Filiz Telek adını ilk kez 2,5 sene önce duydum. Armağan ekonomisine göre yaşıyormuş, desteklemek isteyen armağan etmek istediği miktarı banka hesabına yatırıyormuş. Hadi canım! Aklım hayalim almadı. İnsanlar gerçekten destekliyor mu? Henüz anlayamamıştım, henüz benim için başka bir olasılık yoktu. Gel zaman git zaman ben de destek verdim, destek istedim, farklı zamanlarda, farklı yerlerde, farklı kişi ve kurumlarla, ama hep özünde aynı inançla: Bolluk var, bugün, burada, şimdi!

Siz de şimdi benim Filiz Telek’le tanışmamda olduğu gibi hadi canım’daysanız haydi o zaman başlayalım yolculuğa!

Önce keşfedelim

Para dediğimiz şey fark ettiyseniz aslında bir kağıt parçası. Hı hı biliyoruz ama hatırlatmak istedim. Zira kartlarda websitelerinde reklamlarda sanki yokmuş gibi davranılması olayı karmaşıklaştırıyor. Basit düşünelim ve beraber tekrar edelim: Benim için para bir araç, aklım, yeteneklerim, becerilerim, dualarım, dileklerim, ailem, çevrem gibi bir başka kaynak, aracı. Bitti bu kadar!

Zorlandınız mı söylemekte, az daha zorlanalım: Yanınızdaki bir parayı alıp önünüze koyun, hayır banka kartı ya da kredi kartını değil! Eğer yanınızda para yoksa bunun da sizin için anlamı ne bulabilirsiniz. İnceleyin parayı, ne anlam ifade ediyor sizin için? Miktarı önemli mi? İlk kez ne zaman para tutmuştunuz elinizde? İlk kazandığınız para ile ne almıştınız? Bu alıştırmayı ilk kez yaptığım Mutlu Girişimcilik Kampı’nda Charles Davies’in dediği gibi: “Para çok güzel bir aynadır. Her ne görüyorsanız o sizin hikayeniz!”

Keşfimizi bir hatırlatma ile bitiriyorum: Hikayeyi değiştirmek bizim elimizde!

Paranız neyi besliyor?

“Ne ekersen onu biçersin” atasözü bana hep emek, davranış, sevgi, saygı gibi şeyleri hatırlatırdı ama artık farkındayım, para için de bir o kadar geçerli. Etrafımda “Ben senin gibi değilim, para istiyorum” diyenleri duyuyorum. Tamam iyi hoş da ne için? Yani o parayı ne amaçla neye kullanacaksınız? Eğer hayırlı bir iş için kullanacaksanız neden bugünden paranızı ona harcamaya başlamıyorsunuz? Başka şeylere mi gidiyor yoksa paranız? Sahi nereye gidiyor?

Gelin minik adımlarla buradan başlayalım: Bu para nereye gidiyor? İsterseniz bir hafta, ya da bir ay her bir harcamanızı teker teker yazın. Her bir küçük harcamayı, dolmuş ya da dondurma dahil! İster Excel’e, ister bir uygulamaya. Bu sayede neye ne kadar para harcıyorsunuz, neyi bugünden besliyorsunuz görebilirsiniz.

Sonra işin daha zor ama bir o kadar eğlenceli kısmı: Değiştirin! Eğer İstanbul trafiği sizi yoruyor ve strese sokuyorsa satın arabayı, bilge olmanıza gerek yok bu eylem için, gerçekten. Ya da en büyük harcamalarınızdan biri dışarıda aldığınız kahve ise yanınızda matarada çay taşımaya başlayın. Hepsini bir anda değiştirmenize gerek yok ama bir kez daha: Hikayeyi değiştirmek bizim elimizde!

Neye ihtiyacın var?

Var mı etrafınızda bu soruyu soranlar? Soruyu ihtiyacınız olsa bile “Yok, teşekkürlerdiye geçiştiriyor musunuz? Bazı olası destekçiler aklınıza geliyor ama yine de “Yok canım isteyemem, söyleyemem” mi diyorsunuz? Nasıl hissediyorsunuz?

Zordu benim için babamdan destek istemek. Sen kalk yıllarca okul oku, sonra güzel güzel para kazanıyorken istifa et ve bir gün ağlaya ağlaya ben kendi istediklerimi yaratmak, girişimci olmak istiyorum de. Anlar mı ki? Kızar mı ki? “Senden de hiçbir şey olmaz bu saatten sonra!” der mi ki? Varsayımlar uyku kaçırabiliyor ara sıra. Neyse ki çözümü kolay: Seviyorsan (yaptığın işi, ya da hayallerini) git konuş!

Aile içinde para mevzusu konuşulması çok zor olabiliyor. Ancak bir o kadar da iyileştirici bu konuşmalar. Bu vesile ile anneniz, babanız, kardeşiniz, sevgiliniz ya da eşiniz hayallerinizi daha çok biliyor olabilirler. Eğer içinizde “ben anlatsam da anlamazlar” diyen ufak bir gıcırtı varsa kovun gitsin! Siz başlayın anlatmaya, bakarsınız bir tanıdığınız “Hayal ettiğim ama yapamadığım şeyleri sen yapıyorsun!”bile diyebilir.

İmecefon

Toplu halde destek istemeyi önce Eşya Kütüphanesi için Fonlabeni ile, sonra Orta Doğu Jam‘ine katılmak için bireysel olarak deneyimledim. Eşya Kütüphanesi için istemek daha kolaydı. Tek başıma destek isteyeceğim zaman içim içimi yedi. “Ya kimse destek vermezse?” ya babam “Kızım biz diyoruz ya neye ihtiyacın var diye, bize desene!” derse. Ama denemeden bunları nasıl bilebilirdim:

  • Kimilerine göre bu bir pazarlama kampanyası. Kendinizi nasıl, ne kadar anlatmak istediğiniz size kalmış. İster ‘beni bilen bilir’ deyin, isterseniz duyurulmak için de destek isteğin ama her halükarda anlatmanız ve duyurmanız gerekeceğini bilin.
  • Yüksek olasılıkla en çok kendi çevrenizden destek (ya da köstek) gelecek. Eğer sosyal medya hesaplarınızdan duyuru yaparsanız akrabalarınız ve en yakın çevreniz sizi görecek. Aranızdaki bağlar güçlenebilir, sohbetler çeşitlenebilir veya biri çıkıp size “modern dilenci” diyebilir. Her şeye hazır olmak zor o yüzden beklentisiz olmaya çalışın ve hatırlayın: Bunlar onların tepkileri, dinleyip dinlememek size kalmış.
  • Fonlabeni, Fongogo, CrowdFon şu an Türkiye’de işler durumda olan imecefon (kitle fonlaması) platformları. Eğer bu işte yeniyseniz size tecrübelerini aktarabilir, sizin için bir video çekebilir ve gerçek zamanlı olarak ne kadar destek topladığınızı gösterebilirler. Onlar bu işin uzmanları. Tabii bunun karşılığında belli bir komisyon alıyor olacaklar.
  • Hayallerinize doğru yürümeye başlamışsanız emin olun arkanızdan gelmeye başlayanlar olacak. Belki bugün sizi parasal olarak destekleyemiyor olabilirler, ama yarın ne şekilde nasıl beraber olabileceğinizi kimse bilemez. O yüzden olur da çağrı yaparsanız herkese açık açıklama yapmayı unutmayın! Blog yazıları bu iş için en kolay yollardan biri.

Bitirirken şunu belirtmeliyim ki, mevcut egemen sisteme sadece aklınızla bakacak olursanız bu dediklerim işlemeyebilir, hatta Judith’in dediği gibi masal anlatıyormuşum sanabilirsiniz. Ancak armağanlaşma, ki parasal destek de bir yolu, tamamen gönül işidir, akılla çözülemez. O yüzden bitirken dileğim yüreğimize kuvvet, kesemize bereket!

Aysu Erdoğdu Miskbay

Kaynak: www. gaiadergi.com

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu