Arka Bahçemiz

Koku ve Korku

Koku ve korku kardeştir. İkisi de büyük adamların özelliklerindendir. Nerede büyük bir adam varsa orada kötü bir koku ve bir de korku baş gösterir. Onlar iktidar sahibidirler. Çok paraları vardır. Paraları yanında itibarı olanlar da vardır ve onlar çok daha makbuldür. En iyi vatandaş onlardır. En çok onların çocukları oldu diye sevinilir, en çok onların anası babası öldüğünde üzülünür. Kendileri ölürse ulusal yas bile ilan edilir. Mezarları da bilinir onların. Geçerken herkesin “okuması” için yüksek ve görünür yapılır. Öte dünyaya giderken bile “mezar farkıyla” bolca dua götürür. Onların bir de darbe yapanları vardır. İşte onlar nadiren ölür.

Onların bakışları mattır. Sözlerinde anlam yoktur. Ne söyleyecekleri her yerde bellidir. Ya birilerinin iyiliği için vardır onlar ya da koskoca vatan onlar olmazsa yitip gidecektir. Zamanla onların her kelimesi ya korkunun ya da kibrin eseri olur. Onlar bütün kutsal kitaplarda adı geçen şeytanın ta kendisidir. Onların tarihi şeytanın tarihidir. Onlar varsa şeytan mutlaka oralarda bir yerlerde sırıtıyordur.

Çıkarları neredeyse oradadırlar. Müslümansa Muhammedi kelamdan şeytana sığınır, Ateistse ardına bakmadan Allah’a sığınır onlar. Onlar nefret ettiklerine dönüştükçe hafızası körelir. Önce kendileri unutur ve sonra herkese unuttururlar. Yaşanmış olanları hafızalardan sildikçe çoğalır onların iktidarı. Onların iktidarları hafızasızdır. Onlar geçmişi anımsamazlar. Çünkü anımsadıkça, onlardan çıkan pis koku duyumsanmaya, çevreye yayılmaya, rahatsız etmeye başlar.

Onlar, içine girdikleri, dünyanın en masum insanını bile bir anda zalime çevirenlerdir. Onların bir başka özelliği de yalnız yürüyememeleridir. Nerede kalabalıkla yürüyen biri varsa o onlardandır. Hiçbir zaman tek başına değildir onlar. Yedikleri ekmek, içtikleri su kontrol edilir. Ve korku her gün daha da çoğalır onların yüreklerinde. İktidar hırsı içlerine işledikçe herkesi düşman görür onlar. Onlar için yeri gelir bir çocuk bile düşmandır. Yeri gelir 34 çocuk daha büyük bir düşmandır. İşte o zaman bomba olur yağar çocukların başına onlar.

En çok sevdikleri şeyse çoğalmaktır. Yavru diktatörler yaratırlar her yerde. Onlar o diktatörlerle yaşar ve yaşatılırlar. Torna tezgahında ustabaşı olurlar bazen. Bazen de bir evde yatak odasına sızıverirler bir gece yarısı. Sömürülen işçinin, yasal fahişelik yapmak zorunda kalan kadının yanıbaşında bitiverirler. Onların kulaklarına güzel şeyler fısıldarlar. Önce kişilikleri sonra ilişkileri öldürür onlar.

Onların bakışları mattır, ruhları korkaktır, derileri pis kokar. Fakat onlar yalnızca ülke yönetmezler. Her türlü ilişkiyi yönetmeyi de severler. Başkandırlar, başbakandırlar, sevgilidirler, babadırlar ve hatta kardeştirler kimi zaman. Onlar bütün çağ ve mekanlarda korkularından ve kokularından tanınırlar.

Onlar, örneğin, Ruanda’da önce Hutu, sonra Tutsi olurlar. 1994’te üç ay içerisinde 800.000 Tutsi’yi gözü kapalı öldüren onlardır. Hatta öldürmekten yorulduklarında yakaladıkları Tutsileri kaçmasın diye aşil tendonlarından kesen ve daha sonra öldürmek için saklayanlardır. Dinlendikten sonra katliama devam edenlerdir onlar. Ve sonra birdenbire Tutsi olan da onlardır. 2 milyon Hutu’yu öldüren ve yerinden eden de onlardır. Ve bütün bunlara izin veren ve “O ülkelerde bir soykırım yaşanması o kadar da önemli bir şey değil” diyen bir devlet başkanını konuşturan da onlardır. Afrika birbirini kırarken, Batı’dan bütün dünyaya yayılan pis koku onların kokusudur.

Kimi zaman bir kız çocuğunu bir kuytulukta sıkıştırır onlar. O çocuğa dokunan eller onların elleridir. O çocuğa dokunulurken ağızdan akan salyadadır onlar. Ama asıl yüzlerini göstererek Adalet Saraylarında “Yüce Türk Milleti Adına” bu pis kokuluları salan hukukta da vardır onlar. Öldüren ve öldürenleri gözeten gözlerdir. Öldürenin elleri, izleyenin gözlerinden beslenir onlar.

Onlar “eylerler”. Ama ne eylerlerse kötü eylerler. Kokuları ve korkularından tanınır onlar.

Ali Murat İrat

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu