Yaşam

Küçük Prens

Küçük Prens gezegeninden kaçarken, göç yolundaki yabanıl bir kuş sürüsünden yararlanmış olmalıydı.

Küçük-Prens

 

Gideceği sabah, gezegenini iyice derleyip toplamıştı. Etkin volkanların bacalarını özenle temizlemişti.

Tam iki tane etkin volkanı vardı ve bu sayede sabah kahvaltısını kolayca ısıtabiliyordu.

Bir de sönüş volkanı vardı. Ama, “Ne olur ne olmaz!” deyip, sönmüş volkanı da temizlemişti.

Volkanlar iyi temizlenirlerse, patlamadan, usul usul, düzenli şekilde yanarlar.

 

Volkan patlaması, tıpkı şömine ateşinin parlamasına benzer.Küçük-Prens

Tabii, bizler dünyamızdaki volkan bacalarını temizleyemeyecek kadar ufak tefeğiz. Başımıza bunca dert açmaları bu yüzden.

Küçük Prens, biraz üzgün, son baobap sürgünlerini de sökmüştü. Asla geri dönmeyeceğini düşünüyordu.

Ama, her sabah yaptığı bu işler, o sabah ona çok hoş görünmüştü.

Çiçeği son bir kez sulayıp cam fanustan koruyucusunu üzerine yerleştirmeye çalışırken,

gözleri dolu dolu oldu.

“Elveda” dedi çiçeğe.

Ama çiçek cevap vermedi.

“Elveda,“ diye tekrarladı Küçük Prens.

Çiçek öksürdü. Ama nezleden falan değildi öksürmesi…

Sonunda, “Çok saçmaladım,” dedi. “Senden özür dilemek istiyorum. Mutlu olmaya bak, emi?”

Küçük Prens çiçeğin sitem etmemesine şaşırmış, elinde fanus kalakalmıştı. Onun bu yumuşak, sakin tavrına anlam veremiyordu.

“Elbette, seviyorum seni,” dedi. “Benim yüzümden bunu bile anlayamadın. Ama artık hiçbir önemi yok. Tabii, sen de benim kadar aptallık ettin. Artık mutlu olmaya bak… Şu fanusu da bırak elinden. İstemiyorum onu.”

 

Küçük-Prens“Ya rüzgâr…”

“O kadar da hasta değilim… Gecenin serinliği bana iyi gelir hem. Çiçeğim ben.”

“Peki, ya hayvanlar…”

“Kelebeklerle tanışmak istiyorsam, birkaç tırtıla katlanmam gerek.

Çok güzel bir şey olmalı bu… Ziyaretime kim gelir yoksa? Sen uzaklarda olacaksın.

Büyük hayvanlara gelince, onlardan korkum yok. Benim de pençelerim var…”

Bunu derken dört tanecik dikenini göstermişti.

Sonra da, “Sallanıp durma burada, huzursuz ediyorsun beni,” dedi. “Madem gitmeye karar vermişsin, çek git hadi!”

Aslında, Küçük Prens ağladığını görsün istemiyordu. Pek gururlu bir çiçekti.

(Antoine de Saint-Exupéry: Küçük Prens, IX. Bölüm)

Dünyalılar (www.dünyalılar.org)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu