Arka Bahçemiz

Nehirler aka aka…

398454_1766279254184_1267300235_n

Yolcu!

Görüyorum ki, bir an önce varmak istiyorsun oraya. Gerginsin, kıpır kıpırsın, soluk soluğasın, yay gibisin ey yolcu! Coşkunluğun ne güzel, gerili­min ne güzel, öfken ne güzel! Sana selâm, sana saygı, ey yolcu!

Fakat düşündün mü yolunun uzunluğunu? Ne­ler var yolunun üstünde, düşündün mü? Koşar adım aşabilecek misin şu dağı, geçebilecek misin bu hız­lı şu beli, tırmanabilecek misin bu solukla şu sırtı? Ovada dikenler boy atmıştır belki, kayalar yollara uçmuştur, kuru dereleri seller basmıştır, kar yağ­mıştır belki o tepelere? Böyle, uçar gibi geçip gide­bilecek misin oralardan, hemen varabilecek misin oraya? Belki sırtlanlar üşüşmüştür leşlere, kuzgun­lar çöküşmüştür ak kayalara, kuduzlar tutmuştur belki yolları. Belki silinmiştir ayak izleri yolcula­rın. Bütün bunları bir bir düşündün mü, ey yolcu? Çünkü sen, ne ilk yolcususun bu yolun, ne de son.

Derim ki sana:

Nehirler boyunca git! Nerelerde ve niçin dur­gundur nehirler, nerelerde ve niçin hırçındır nehir­ler, nerelerde ve niçin mendereslidir, nerelerde ve niçin çağlayanlı ve de çavlanlıdır nehirler, gözle­rinle gör, duy kulaklarınla! Gör ve duy ki, nasıl varır nehirler denizlere!

Derim ki sana:

Denize varmaktır amacı nehrin, denize var­mak, ey yolcu!

Büyükse dağ, aşamıyorsa üstünden nehir, do­lanır çevresini dağın. Büyükse kaya, söküp atamıyorsa nehir, birikip birikip taşlar üstünden, dola­nır yanını yöresini. Yokuşsa yolcu, koşamıyorsa, menderesler çizer nehir. Uçurum çıkarsa önüne, kapıp bırakır kendini nehir, açar kanatlarını ve varır varacağı yere, oraya denize!

Derim ki sana:

Nehirler boyunca git ve gör nehirlerin nasıl yol aldıklarını! Sen de bir nehirsin ey yolcu! Senin de varmak istediğin bir yer var. Gerçekten varmak istiyorsan oraya, nehirlere iyi bak! Engeller nasıl aşılır, öğren nehirlerden! Yan yolda yokolup git­mek değildir amaç, nehirler gibi akıp, nehirler gibi u!aşmaktır oraya! Varmaktır oraya, ey yolcu!

Derim ki sana:

İyi oku yolunu, avucunun içi gibi bil! İyi belle yolunun engellerini! Dizlerini, ciğerlerini, yüreğini sıkı tut, iyi dengele! Ovada koşar gibi vurma ken­dini dik yokuşlara! Uçuruma atlar gibi bindirme kayalara! «Daha koş, daha koş!» diye alkış tutan­lara kanıp da, kesilip kalma yarı yolda! Dipdiri varmalısın oraya! Varıp birşeyler yapmalısın! Hız koşusu değildir bu, ey yolcu, engelli koşudur bu! Engelleri aşa aşa, gücünü koruya koruya varmalı­sın oraya! Çünkü oraya varmaktır amacın, koş­mak değil!

Boşuna sevmedim nehirleri! Aktıkça büyüme­si boşuna değil nehirlerin! Akan büyür, ey yolcu!

«Erişir menzil-i maksûduna âheste giden» demi­yorum ben sana, «tîz reftâr olanın pâyine dâmen dolaşır» demiyorum. Böyle demiyor çünkü nehir­ler. Duracaksın, dolacaksın, kemireceksin, oyacak­sın, dolaşacaksın, atlıyacaksın, aşacaksın, koşacak­sın ve varacaksın oraya, diyor nehirler. Öyle diyo­rum ben de! Beni dinle, beni anla, ey yolcu!

adım adım
kulaç kulaç
ilerliyor nehir
yoklayıp
araştırarak
tartıp
engeliyerek
adım adım
pençe pençe
ilerliyor nehir

birdenbire koçbaşı
birdenbire ipek bir çarşaf
ve balıklar kurbağalar yosunlar
köprüler ve yoksul değirmenleri bozkırın
birdenbire bir uğultu
birdenbire bir kıyamet
bindirip
çekilerek
çekilip
toparlanarak
varıyor koca dağın ardındaki o koca dağa
varıyor cüceleşip
devleşerek
varıyor
nehirlerce kahkahalara

şarkılar söylemeliyim
nehirler gibi uzun
nehirler gibi kollu
nehirler gibi hırçın
ve yumuşak
ve nehirler gibi
dur
durak bilmeyen şarkılar söylemeli­yim

gitmek
nehirlerle yanyana
gitmek
nehirler gibi zor
nehirler gibi çetin
nehirler gibi umutlu
gitmek
nehirlerden de öteye
oraya
taa oraya
o büyük kurtuluşa

yüreğim
yaralı kuşum
topla ve aç kanatlarını

Hasan Hüsetin Korkmazgil

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu