Güncel

Parasız yaşayabilir misiniz?

Bir ay boyunca bir kuruş bile harcamadan, üstelik Avrupa’nın orta yerinde yaşayabilir misiniz? 11196258_10205654842547161_6005244436688063767_n

Flaman kökenli üniversite öğrencisi Jill de Graaf, bunun mümkün olabileceğini kanıtladı. 20 yaşındaki genç kız, 30 gün boyunca dükkanların atmaya hazırlandığı gıda maddeleriyle beslenip, okuluna ve işine bisikletle gidip gelerek bir ay boyunca tek kuruş harcamadan yaşadı.

Hollanda – Belçika arasında küçük bir köyde dünyaya gelen ve çevre konusunda duyarlı bir ailede yetişen Jill de Graaf’ın yaşama bakışı, Sint Lucas Üniversitesi’nde Grafik okumak için Anvers kentine taşınmasıyla değişmiş.

Okuldan arta kalan zamanlarında bir restoranda çalışmaya başlayan Jill’in büyük şehirde en fazla dikkatini çeken şey, insanların çevreye yaklaşımı ve çöp alışkanlığı olmuş.

“İnsanlar, toplumun her kesiminde yaşanan yoksulluk konusunda duyarsız. Oysa çok az harcamayla da yaşanabilir” diye düşünen genç kız sınırlarını zorlamaya karar vermiş.

Bunun için de Nisan ayı başında, yiyecek alacak parası olmayan insanlar gibi yaşamaya başlamış. Önce buzdolabını tamamen boşaltmış. “Elimde olan tek şey, başımı sokacak evim ve musluktan akan içilebilir suyumdu” diyor.

“Yeni hayatında” yiyecek bir şeyler bulmak için, önce yaşadığı semtteki gıda ürünleri satan dükkanların kapısını çalmış. Kullanım süresi dolan gıdalar ya da çöpe atılacak sebze, meyveleri kendisine vermelerini istemiş.201505031051_150502100248_jill_de_graaf_624x351_yusufozkan

Tanımadığı insanlardan atık yiyecek istemek başta çok zor gelmiş.”Bir şey istemek için bir dükkanın önünde durduğum zaman ilk aklıma gelen şey dönüp gitmekti” diyor BBC tarafından kendisi ile yapılan söyleşide. Bir çok insan “Acıyan, aşağılayan, pis bakışlarla” karşılamış Jill de Graaf’ı.

Ama özellikle mahalle aralarındaki küçük dükkanlardan eli boş dönmemiş. Kimi zaman, “Ne istiyorsa verin de gitsin” diye aşağılansa da evine hep eli dolu dönmüş.

Kendisine, dikkat çekecek kadar çok dolmalık biber verildiğini anlatıyor. Patlıcan, patates, elma, brokoli, fasulye, ekmek..

Sadece et veren olmamış. Çalıştığı restoranda, iş sonrası bir kap yemek seçme hakkı varmış. O hakkını et yemekleri için kullanarak, et ihtiyacını böyle karşılamış. Çay, kahve gibi ihtiyaçlarını da iş yerindeki molalar sayesinde bedavaya getirmiş.

Bir keresinde, 1 kilogramlık dondurulmuş somon balığı bile vermişler. Jill için bu tam bir ziyafet olmuş.

Jill de Graaf, çevre ve yoksulluk konusunda “süslü laflar etmenin” kolay olduğunu ancak gerçek yaşamda herşeyin daha farklı olduğunu belirtiyor.Yoksulluk projesi nedeniyle ailesi ve çevresinden de olumlu tepkiler almış. Hatta birçok arkadaşını bu şekilde yaşamaya ikna etmiş şimdiden.

Jill’in “yoksulluk projesi” 30 nisan gecesi sona erdi. Ama o, edindiği deneyimleri sürdürmeye kararlı. Daha az çöp ve daha az harcamayla yaşamını sürdürmek istiyor.

Bu deneyim esnasında, Anvers’deki göçmenlere ait bakkal ve manavlar tarafından kendisine verilen hiç görmediği sebze ve meyvelerle tanışan Jill, araştırarak bunları nasıl pişirmesi gerektiğini öğrenmiş. Projesinin tamamlanmasından sonra yeni tanıştığı yiyeceklerin tarifini, kendisine ait bir blogda paylaşmaya başladı. İncelemek isterseniz..

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu