Arka Bahçemiz

Red Hack İşsiz mi Kalıyor?

Bilişim sektörünün haşarı çocuklarıdır hacker’lar. Öyle ya, hacker dediğin kişi sonuçta yazılımcıların bin bir emek harcayıp yazdıkları bilgisayar programlarının açıklarını, zayıf yönlerini buluyor.  Ve istediği kadar güvenli olsun, her bilgisayar programının mutlaka bir açığı oluyor.

 

Dolayısıyla eğer hacker kafasına koyduysa, bir programın açıklarını ortaya çıkarması sadece zamana bağlı olan bir durum. Bu bazen saatler, bazen de aylar alabilir!.. Ancak kafasına koyan hacker amacına ulaşır.

Peki kırılamayan bir bilgisayar programı yapmak hiç mi mümkün değil?

Massachusetts Institute of Technology’den Amit Shai ve ekibi uzun süredir bu problemin üzerine çalışırken bir şey keşfediyor: Önemli olan bilgisayar programının kendisi değil!..

Çünkü bir programın yazılabileceği oldukça fazla sayıda yol ve bu yolların her birinin getirdiği dünya kadar zayıflık var. Her biriyle ayrı ayrı uğraşmaktansa, soruyu biraz değiştirip şöyle soruyorlar:

Bir bilgisayar programının zayıflıklarını ortadan kaldırmak yerine bunların dışarıdan görülmesini engelleyecek sanal bir kara kutu yapmak mümkün mü?

Açıkları tamir edemiyorsan bu açıkları göstermemeyi deneyebilirsin. Kimse orada olduğunu bilmiyorsa aslında bir açık da yok demektir!..

Amir Shai ve ekibi, Temmuz 2013’te yayımladıkları makale ile böyle bir kara kutunun var olabileceğini ispat ediyor.

Yani dünyanın en akıllıca yazılmış ve güvenlikli programı ile en kötü yazılmış programını bu kara kutunun içine ayrı ayrı koysak, dışarıdan gelen biri hangi kutunun içinde hangi programın olduğunu asla belirleyemeyecek.

Amit Shai ve ekibi bir bilgisayar programının kırılabilmesi için hacker’ların kullandığı yöntemleri matematiksel olarak o kadar zor bir hale getirmiş ki, Temmuz 2013’ten bu yana henüz kimse oluşturdukları bu kara kutunun içine sızmayı başaramamış.

Aynı yap-boz oyunlarındaki mantığı kullanıyorlar. Ancak önemli bir handikap var:

Hacker öncelikle yap-boz’un tüm parçalarını kendi bulmak zorunda kalıyor. Sonrasında bir de bunları birleştirmesi gerekiyor.

Prensip olarak zayıflıkları tek tek kapatmaya uğraşmaktansa, bu zayıflıkları hiç göstermemenin bir yöntemini bulmuşlar.

Hacker’lara bilgisayar programlarıyla uğraşmayı yasaklamışlar diyebiliriz!..

Söz konusu internet ise açıkların tek tek üzerine gitmek gerekir arkadaşım!

Tabi hacker’lara, programlarla uğraşmayı kim yasaklayabilir?!..

Bahsettiğim yap-boz oyununa da akıllıca bir çözüm bulmayı başaracak birisi mutlaka çıkacaktır.

Amit Shai ve ekibinin getirdiği çözüm bana yakın zamanda mecliste kabul edilen internet yasağını… Pardon pardon, internet yasasını hatırlattı.

Genelde cevap veremeyeceğimiz sorular ve başa çıkamayacağımız durumlarda önce korkumuzu inkar eder olayı alaya hatta aşağılamaya vururuz. Misal;

“Bu Facebook, Twitter falan… Bunlar iğrenç teknolojiler. Buralarda herkes adına herşeyi yapmak mümkün…” diyebiliriz.

Sonra baktık olmuyor, sorunlar baş edemeyeceğimiz hale gelmiş, yasaklarız.

Bizi korkutan sorunlarla baş edebilmenin en kestirme yolu yasaklamak. Aslında anahtar kelime bu; sorunlara çözümün en ‘kestirme’ yolu.

Çünkü daha akıllıca ama uzun vadeli bir çok çözümün arasından en efor gerektirmeyeni.

Doğru, internet sonuç itibariyle çok geniş bir ortam… Bir çok iyi şeyin olduğu kadar bir çok suçun da işlenebildiği bir ortam.

Gelişmiş ülkelerin hepsi bu ortamı mümkün olduğunca serbest bırakıyor çünkü kendilerine güveniyorlar.

Artık, gelişmiş veri analizi yöntemlerini kullanarak, internette sadece suç işleyenlerin değil suça meyilli olanların da tespit edilebileceği bir devirdeyken biz suçu görmezden gelmeyi, yokmuş gibi davranmayı tercih ediyoruz.

Amit Shai ve ekibi gibi nerdeyse interneti bir kara kutunun içine alacağız!..

Bu biraz, sırf suç potansiyeli var diye mesela İstanbul’daki bazı semtlerin belirli sokaklarını kapatmaya veya sokağa çıkma yasağı getirmeye benziyor arkadaşım.

Demem o ki Türkiye’de bir çok konuyu tam da yerli dizilerdeki gibi yaşıyoruz; izleyici tepkisine göre bölüm bölüm yazılıyor kaderimiz!..

Ama belki de çok kafa yormamak lazım, tam da eskiden bu konulardan sorumlu bakanımızın dediği gibi:

“Bu bilişim… Fazla kafa yorarsan sıyırırsın. Kafayı takarsan o zaman kötü, hikmetine çok fazla şey yapmamak lazım.”

Can Gürses Arşivi

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu