Yaşam

Sen Gülersen, Dünya Güler

İnternette dolaşırken rastladığımız kaliteli yazılar içeren bir site “www.nbeyin.com”, beyinle ilgili oldukça kapsamlı bilgiler var içerisinde. Bunlardan bir tanesini sizlerle paylaşmak istiyoruz: “Sen gülersen, dünya güler”. Tam da ihtiyacımız olan bu günlerde iyi gelebilir bu bilgiler. Keyifli okumalar…

A-Smile-can-shortened-the-distance-between-two-people-Easy-Branches

On altı yaşındaki genç kız, ağır epilepsi rahatsızlığı nedeniyle Kaliforniya Üniversitesi’ne gittiğinde, aslında çok ilginç bir buluşun ortaya çıkmasına aracılık edecekti. 1998 yılında gerçekleşen bu olayda doktorlar tarafından genç kızın ameliyat edilmesine karar verildi. Ameliyatın yöntemi gereği hastanın bilincinin açık olması gerekiyordu. Çünkü araştırıcılar genç kızın beynine elektriksel uyarı verirken ondan bazı yazıları okumasını ve bazı hareketleri yapmasını istemişlerdi. Böylece genç kızın beyninin haritasını çıkaracaklardı.

Ameliyat sırasında cerrahlar, beynin çeşitli yerlerini uyararak kızın gösterdiği tepkileri kaydediyorlardı. Hiç beklenmedik bir şekilde, beynin sol tarafında 2 cm’lik küçük bir alana (superior frontal girus) dokunduklarında genç kız bir anda kahkaha atmaya başladı. Duruma oldukça şaşıran cerrahlar genç kıza ne olduğunu sordular. Kız tarif edilemeyecek kadar komik bir at gördüğünü söyledi. İlginç şekilde aynı bölgeye ne zaman dokunsalar, kız her seferinde kahkahayı basıyor ve gülme nedeni ile ilgili birbirinden farklı cevaplar veriyordu. Çünkü beynin uyarılan sol kısmı ilgili duygunun oluşmasını sağlarken, beynin sağ kısmı konuya cevaplar aramaktaydı.

gulme merkezi

Nature dergisinde yayınlanan bu çalışma, diğer birçok çalışma gibi gülme konusunda oldukça güzel bilgiler edinmemizi sağlasa da meselenin özü hakkında hala ciddi bir bilgi eksikliğimiz var. Elde ettiğimiz bulgular ortaya koyuyor ki, beynimizde gülmeden sorumlu en az 3 bölge bulunmaktadır. Beynimizin önünde bulunan frontal bölge, durumu değerlendirmekten sorumludur. Başka bir bölge (ek motor alan) gülme için gerekli olan yüz ve ses hareketlerini üretir. En son nucleus accumbens adını verdiğimiz yapı ise gülerken aldığınız zevkin oluşmasını sağlar. Ne yazık ki bu bilgiler nasıl güldüğümüzü anlamamızı sağlamakla beraber neden güldüğümüz konusunda bir katkı sağlamamaktadır.

Gülmek bulaşıcıdır

Gülmek aynı zamanda allomimesis denen bir durumun da ortaya çıkmasına neden olur. Bu durum yaşandığında, insanların davranışları eş zamanlı hale gelir. Türdeşlerimizi kahkaha atarken görüp duyduğumuzda biz de gülmek isteriz. Bunun en büyük nedeni, türlerimizi taklit edecek şekilde bir yapıya sahip olmamızdan kaynaklanır. Uppsala üniversitesinden Dr. Ulf Dimberg çok zekice hazırlanmış çalışmasıyla bunu gözler önüne sermiştir. Deneyde katılımcılara mutlu, üzgün, kayıtsız gibi farklı duygusal durumlar içeren fotoğraflar göstermiştir. Deneklerden, gördükleri yüz ifadelerini taklit etmeleri istenmiştir. Katılımcıların hepsi bu görevi oldukça akıcı ve kolay biçimde yerine getirmişlerdir. Deneyin ikinci kısmında ise katılımcılardan gördükleri yüz ifadesinin tam tersi yüz ifadesini yapmaları istenmiştir (örneğin gülen birini gördüğünde somurtmak gibi). Kişilerin bu kısmı gerçekleştirirken oldukça zorlandıkları görülmüştür. Yani gülen bir yüz gördüklerinde somurtması gerekirken yüz kaslarının gülümsemek istediği gösterilmiştir.

mutluluk

Bilinçsiz Anılar

Gülmenin sosyal hayat üzerinde oldukça pozitif katkıları bulunmaktadır. Bu katkıların büyük bir kısmını ise bilinçsiz anılar üzerindeki etkisiyle gerçekleştirmektedir. Çünkü bilinçsiz anılar farklı bir hafıza türü olup insan davranışları üzerinde çok önemli etkiler göstermektedir. Bilinçsiz anıların ne olduğunu ve nasıl oluştuğunu basit örnekle açıklayalım. Örneğin uzun süreli alkol kullananlarda Korsakoff sendromu adı verilen bir rahatsızlık oluşur. Bu rahatsızlık sonucu kişiler yeni anılar oluşturamazlar. 1911 yılında İsviçreli psikolog Claperede bunu çok basit bir deneyle göstermiştir. Claperede, eline küçük bir iğne saklamış ve Korsakoff hastası olan bir bayanla el sıkışırken kadının avucunun içine iğneyi hafifçe batırmıştır. Birkaç gün sonra bu hasta Claparede ile yeniden tanıştırıldığında, kadın Claparede ile daha önce tanışmış olduğunu hiçbir şekilde hatırlamamakla beraber, kötü bir şey olacağını hissederek kendisinin elini sıkmak istememiştir. Aslında kadında bilinçsiz bir anı oluşmuştur.

happyy

Benzer bir çalışma ünlü sinirbilimci Damassio tarafından tasarlanmıştır. Beyinde, hipokampüs bölgesinde hasar olan kişiler yeni hatıralar geliştiremezler. Damassio, hipokampüs hasarı olan bir kişide bu olayı test etmek için 3 farklı uzman doktor kullanmıştır. Deney gereği ilk uzman, oldukça güler yüzlü ve ödüllendirici bir tavırla testleri yapmıştır. İkinci uzman herhangi bir duygusal ifadeyi öne çıkarmadan (nötr) testleri gerçekleştirmiştir. Üçüncü uzman ise sert ve dengesiz davranışlar göstererek hastaya bir dizi moral bozucu test yapmıştır. Testlerden 5 gün sonra bu hastaya çeşitli insan yüzlerinin olduğu fotoğraflar gösterilmiştir. Hasta ile test yapan 3 uzmanın fotoğrafları da bu fotoğrafların arasına yerleştirilmiştir. Hasta, fotoğraftaki kişilerden hiç birini tanımadığını belirtmiştir. Yani daha 5 gün önce deney yaptığı 3 uzmanı tanımaması, yeni anı oluşturamadığını oldukça net ortaya koymuştur. Aslında işin ilginç tarafı, hastaya bu fotoğraflardaki kişilerden birini arkadaş olarak seçmek durumunda kalsa kimi seçerdin diye sorulduğunda verdiği cevap olmuştur. Hasta kişileri hatırlamasa da o kadar fotoğraf arasından kendisine güler yüzlü davranan ilk uzmanı arkadaş olarak seçmiştir. Yani kişiyle ilgili bilinçsiz bir anı oluşturmuştur. O nedenle yüzünüzdeki gülümsemenin kimde, nasıl bir bilinçsiz anı yaratacağını asla bilemezsiniz

Siyah sayfalar – beyaz gülümsemeler

Henry de Montherland der ki, mutluluğun mürekkebi beyazdır. Yani, mutluluk sonucu ortaya çıkan şeylerin fark edilmeyecek kadar belirsiz olduğunu vurgular. Ama muhtemelen unuttuğu önemli bir konu vardır. Eğer önünüzde sayfa karanlık ve siyahsa beyaz bir mürekkepten daha etkili ne olabilir? O nedenle, çevrenizde ne kadar karamsar ve karanlık bir ortam olursa olsun. Yeter ki siz gülümsemenizi hiç kaybetmeyin.

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu