Arka Bahçemiz

Sorunlar ve Sorular

2007 seçimlerine 7 ay kala metrobüs çalışmasına başladılar, gece gündüz çalışıp, sayısız kaza ve ölüme sebebiyet verip açılışı seçimlerden önceye yetiştirdiler, 20 yıldır çözemedikleri ulaşım sorununu bir seçim daha kazanabilmek için son aylara bıraktılar ve gerçekten de hesapları tuttu (Türk seçmen kitlesinin unutma süresinin 21 gün olduğu bilimsel olarak ispatlanmışken, bu hesabın tutmaması imkansızdı zaten).

metrobusAma atladıkları birşey vardı, engelliler. Ülke çapında 13 milyon engelli vatandaşımız var, bunların yaklaşık 3 milyonu İstanbul’da yaşıyor.

Milyarlarca dolar yatırım yapılarak apar topar devreye alınan metrobüsten engelliler faydalanamıyorlar. Birkaç durak hariç (ki bunlar da sonradan gelen tepkiler üzerine iyileştirildi) fiziksel bir sorunun varsa metrobüse ulaşamıyorsun.

Kronik bir engelli olmana da gerek yok, diyelim ki akşam eve giderken merdivenden düştün ve ayağın burkuldu. İki kere geçmiş olsun, çünkü hem ayak gitti hem de metrobüsten dolayı birçok hattın iptal edildiğini düşünürsek artık işe de gidemeyeceksin.

Engelli kardeşlerimizi bu duruma maruz bırakan bir yaklaşımı önce kimin cezalandırması gerekir, elbette bu işten en fazla mağdur olanların. Ama bakıyorum yok. Engellilerle ilgili birkaç web sitesini ziyaret ettim ve 2011 bütçesinde metrobüsün bir çok durağını engelliler de kullanabileceklermiş diye haberler girmişler, gayet mutlular. Ne tesadüf, tam da yine başka bir seçim olan yıla koymuşlar bu eksikliğin tamamlanma işini.

4 yıl boyunca hergün ayrımcılığa maruz bırakılmalarına, aşağılanmalarına rağmen unutmuşlar, allah razı olsun diyorlar. Peki allah razı olsun o zaman.

******

Kar yağdığında sokakta buldukları kimsesizleri, evsizleri toplayıp spor salonuna  tıktılar, insanlar hiç değilse bir gün sıcak çorba içip sıcak bir döşekte yattı. Eminim o gece bir psikolog, iki doktor, dört hemşire bir dediklerini iki etmemiştir garibanların.

Ya sonra?liste

Ertesi gün herkes yine geldiği yerlere, yani sokaklara. Bu sizce samimi mi, dürüst mü? Ne değişti o insanları salona götürmekle? Yapılan şovun dışında ne kaldı geriye?

Böyle samimiyetsizlik olmaz. Eğer senin sokaklarda yatan vatandaşların varsa, dilencilik yapan kadınların, bu dilencilere alet edilen küçük çocukların , tiner içen gençlerin varsa bundan utanacaksın ve onlara bir gün için değil hergün yer bulacaksın, sorunlarıyla gerçek anlamda ilgileneceksin. Elindeki bütün imkanları kullanacaksın.

Onları anlamak mı istiyorsun? Her gece değil yalnızca bir gece, en soğuk havada değil en sıcak havada git ve Yedikule zindanlarından itibaren  sur diplerinde gazete kağıtlarının üzerinde, çöp ve pislik yığınlarının içinde geceyi geçir,  o zaman anlayacaksın ne demek istediğimi ve o insanların neler yaşadığını.

********

Yaşam giderek parası olanlara göre dizayn ediliyor, ya bu sistemin içinde kalıp bu döngünün değirmenine su taşıyacaksın, ya da seni açlıkla, parasızlıkla, kimsesizlikle, terbiye edecekler. Diyelim ki gelirin yok, hastanelerden faydalanmak için geliri olmayanlara yeşil kart veriyorlar, böylece aşağılama başlıyor. Bu kartla kamu hastanelerine gidebilirsin, eğer bazı özel haller oluşmuşsa özel hastanelere sevk edilme durumun olabilir (bu özel halleri tahmin edersiniz, ölmek üzeresindir vs.)

Teorik olarak acil durumlarda özel hastaneleri kullanabiliyorsun, ama senin beş parasız ve güvencesiz olduğunu duyan, mesela Acıbadem hastanesinin başhekiminin suratını tahmin etmek güç değil.

*******

Diyelim ki işsizsin, devlet sana işsizlik parası vermek için neden işsiz kaldığına bakıyor, eğer sen istifa ettiysen işsizlik parası alamazsın, işten atılman lazım. Daha bitmedi, işten atılmış olmalısın ama devletin büyük kapitalistlerle birlikte belirlediği kurallara uygun olarak atılmış olmalısın. Falan falanca maddeye göre işten atılırsan yok öyle işsizlik parası.

Ya! kardeşim ben işsizim, sana ne benim nasıl atıldığımdan, sonuçta yıllarca prim ödedim ve şuan beş parasızım, ver bana hakkım olan parayı. Yok olmaz; git mahkemeye önce haksız yere işten atıldığını ispatla, mahkeme sonucunu  getir sonra bir bakarız. Yani temyiz süreci vs. gitti en az 2 yıl daha.

issizEğer işverenle herhangi bir şekilde ters düşersen seni falanca maddeye göre işten çıkarıp, kendisi tazminat vermekten kurtulabiliyor ve üstüne bir tekme de devlet vuruyor,  al bu da sana ders olsun, bizim kapitalistle nasıl sorun yaşarsın deyip açlığa mahkum ediyorlar.

 

 

Eğer işler yolunda giderse ve davanın seyrine göre kontrolü kaybedip karşı tarafın avukatını, belki hakimi ya da kendi avukatını vs. dövmezsen mahkemeyi kazanabilirsin, ama o zamana kadar yaşadığın tahribat, sinir harbi, parasızlık muhtemelen kronik hastalıkların habercisi olacaktır.

Tüm bunlar olurken, şuan birikmiş olan 36 Milyar TL işsizlik fonundaki para, artmaya devam edecektir. Onu almayı gerçekten hak eden (bütün şartları sağlayan) bir işsiz gelene kadar…

*******

Şimdi buyrun yiyorsa sistemin dışına çıkın…

Deniz KARTAL

15.03.2011
www.dunyalilar.org

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu