Arka Bahçemiz

Suç Elemesi

Dünya iyiye doğru evrilince ve kötülüğe katlanma, sessiz kalma yeteneği, sabrı ve katsayısı alaşağı olunca sistem buna bir çare aramaya karar verdi. İyiye doğru evrilen, iyiliğe yakın yerlerde dolanmaya başlayan insanlık devrime benzer bir şey gerçekleştirdi.

Suç Elemesi

Bu sefer tek bir savaşa, tek bir canlı türünün haklarına, tek tip hak ihtilaline karşı değildi eylemler; ortak bir vicdan üzerine kuruluydu. Çünkü hayvanı seven insanı, insanı seven hayvanı da sevmeye başlamıştı. İnsan ve hayvanı aynı anda sevmeyi başarabilen insan doğanın, yeşilin de farkına varmış ve her birinin birbiriyle bağlantılı olduğunu anlamayı başarmıştı. Böylece dünyanın her bir yanında “ortak vicdan” adı verilen eylemler düzenlenmeye başlandı. Sevginin ve sevginin getirisi bir empati anlayışının doruklarda gezdiği bu eylemler şiddetle, gözaltılarla, tutuklamalarla durdurulamadı. İnsana kaldırabileceğinden çok daha fazla yükü veren insanların karşısında artık sessiz kalamayan insanlar vardı. Ve bu insanların sayısı öldürülemeyecek, kodeslere tıkılamayacak kadar çoktu.

Yargıçlar, başbakanlar, şahlar ve krallar ve kraliçeler toplanıp bir çözüm aramaya koyuldular. Artık sistem ellerinde değildi ve tüm bu insanlığa sakinleştirici bir sözde değişiklik gerekiyordu. Böylece kendi aralarında ‘suç elemesi’ adını verdikleri bir süreç başlattılar. Ortak vicdan eylemlerine katılan insanlık kötülüklerin yok olmasını istiyordu. Bunlar birbirlerini iyileştiren insanlardı. Her biri bir diğerine kimin ya da hangi canlının nasıl acı çektiğinden bahsetmişti ve o günlerden sonra da bugünlere gelinmişti. Böylece, ortak vicdan eyleminin katılımcıları yani dünyanın büyük çoğunluğu ne istediklerine dair bir bildirge yayınlamışlardı:

“Para, iktidar ya da herhangi bir nedenden dolayı savaşı kabul etmiyoruz, hiçbir şey savaşı haklı göstermez, hiçbir şey insan öldürmeyi meşru kılacak kadar gerçek ve haklı değildir. Dünyada savaş istemiyoruz.

Hayvan doğaya aittir, hayvan denek değildir, hayvanat bahçelerine ve pet shoplara ait değildir. Her biri salınıvermeli, uygulanan şiddete derhal son verilmelidir.

Çocuklar hayal kurmak ve oyun oynamak için yaşarlar; tacize ya da tecavüze uğramak için değil.

Yeni alışveriş merkezlerine ve binalara ihtiyacımız yok, ormanların yok edilmeyeceği kadar fazla alana sahibiz.

Tüm şirketlerin kârlarını açlık sorunu yaşayan ülkelerle paylaşmasını istiyoruz. Biz yediğimiz öğünlerden dolayı vicdan azabı çekmeyeceğimiz bir hayatı yaşamak istiyoruz.

Tanrı bile insana kaldırabileceğinden fazla yük vermezken, insan insana bu yükü yükleme hakkına sahip değildir. Doğal afetlerden çok daha kanlı ve acımasız olan bu sistemi derhal değiştirmenizi talep ediyoruz. Çünkü biz artık iyi tarafta olmak istiyoruz. Çünkü biz dünyayız!”

Böylece sözde değişikliğin jürileri işe koyuldular. Liste uzundu, istekler yerine getirildiği takdirde dünya sistemi altüst olurdu. Dünyanın dengede kalması, iyiliğin ve kötülüğün bir arada olabilmesi için eylemcilere seçenekler sunmaya başladılar. Dünyada bir tane gerçek kötülük kalmak zorundaydı. Böylece ortak vicdan eylemcilerinin oylamasına açık bir liste sunuldu. Eylemciler dünyada kalacak tek bir kötülüğü seçeceklerdi. Listede şunlar yer aldı:

Savaş

Hırsızlık

Tecavüz

Ortak vicdan eylemcileri insan canından ve hissinden hiçbir şeyin daha önemli olmadığını düşünerek yeryüzünde kalacak tek suçun hırsızlık olması için oy verdiler. Her biri malını ihtiyacı olanla paylaşmaya hazır bir bilince sahip olduğundan hırsızlığın lafı olmazdı hatta hırsızlığa ihtiyaç bile olmazdı.

Yeryüzünü ve gökyüzünü mutluluk ve barış sağlanacak zannederken savaşlar olduğu gibi devam etti ve açlık tokluğa dönüşmedi. Ortak vicdan eylemcileri ortaya çıkıp hesap sormak istediklerinde krallar, başkanlar şu cevabı verdiler:

” Siz hırsızlığı seçtiniz. Şimdi şöyle düşünebilirsiniz: biz savaşmıyoruz, insanların ruhlarını bedenlerinden çalıyoruz, ormanları doğadan çalıyoruz. Biz sizin seçtiğiniz tek suç ile tüm dünyayı idare ediyoruz. Bunun adı artık savaş değil, eziyet değil sadece hırsızlık!”

Kardelen Uysal

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu