Güncel

Taciz ve nefret suçlarında pazarlık dönemi!

TACİZ ETMEYENİN DÖVÜLDÜĞÜ ÜLKE: T.C. – rabia mine

HALKA, ÖZELLİKLE DE KADINA VE BİLUMUM AZINLIĞA BİR DEVLET TACİZİ DAHA:

“CEZA KANUNU’NDA PAZARLIK YASASI”

Taciz, suç, pazarlık, devlet

İlk gençlik yıllarının hayali olan hukukçuluğu T.C.’nin bir hukuk devleti değil iflah olmaz bir polis devleti olduğunu anladığında elinin tersiyle itmiş eski bir hukukçu, hatta fî tarihinde İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Kürsüsü’nde öğretim üyesi adayı seçilmiş biri olarak en sade şekliyle anlatmaya çalışayım mevzuyu.
Şimdi efenim, arkadaşlar yememişler içmemişler yargıdaki iş yükünün hafifletilebilmesi için “sözde” çareler aramaya koyulmuşlar. Bunun için de ilk akıllarına gelen herze: “5 yıla kadar hapis cezası gerektiren suçların faillerine PAZARLIK HAKKI TANIMAK olmuş.

İsterseniz bu pazarlığı “cinsel taciz” suçu üzerinden canlandırmaya çalışalım gözümüzde.

Öncelikle cinsel taciz suçunun tanımından başlayalım işe: “Cinsel içerikli sözler, tavırlar, laf atmalar, ısrarcı bakışlar veya sarkıntılık gibi bizi cinsel yönden rahatsız eden davranışların hepsi cinsel tacizdir. Bir insanın bir insanı taciz etmiş olması için ille de fiziksel temas gerekmez.” Ve T.C.’de bu suçun cezası: TCK 105. madde uyarında 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya para cezasıdır.

Diyelim ki Ayşe isimli kadın Ali isimli erkeğimsi tarafından cinsel tacize uğruyor ve Ali’ye karşı cinsel taciz davası açıyor. Ali’nin elinde artık şöyle bir olanak var: ‘Mahkeme dosyasına suçu kabul ettiğine dair bir dilekçe vererek savcının huzurunda itirafta bulunmak suretiyle pazarlık talep etmek,’ ve suçundan neredeyse sıfır cezayla yırtmak.

Mahkemenin bu pazarlık talebini kabul etmesi halinde ortaya çıkacak tablo şu: ‘Suç için kanunda öngörülen cezanın alt sınırının yarısını geçmemek kaydıyla bir yıla kadar hapis ya da seçimlik olarak para cezası.’

Örneğimizdeki suçun cezasının alt sınırının 3 ay olduğunu düşünürsek, en fazla 45 gün hapis ya da buna karşılık gelecek telaffuz etmesi dahi gülünç cüzilikte üç kuruşluk bir para cezası.

Durun şimdi TCK’da üst sınırlarının 5 yıl hapis olması itibariyle pazarlık kapsamına girecek bazı suçların listesini vereyim size:

“Ağırlık derecelerine göre: yaralama, eziyet, sarkıntılık, reşit olmayanla cinsel ilişki, cinsel taciz, tehdit, şantaj, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme, konut dokunulmazlığının ihlali, iş ve çalışma hürriyetinin ihlali, nefret ve ayırımcılık, haberleşmenin engellenmesi, hakaret, haberleşmenin gizliliğini ihlal, özel hayatın gizliliğinin ihlali, kişisel verilerin kaydedilmesi, hırsızlık, mala zarar verme, dolandırıcılık, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, trafik güvenliğini tehlikeye sokma, çevrenin kirletilmesi, imar kirliliğine neden olma, bozulmuş veya değiştirilmiş gıda veya ilaçların ticareti, belgede sahtecilik, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama, ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması.”

Nasıl?
Müthiş değil mi?

Sanki halihazırdaki ceza miktarları yeterliymiş, sağlaması gereken caydırıcılığı fazlasıyla sağlıyormuş gibi, bir de faillere bu kadarcık bedeli bile ödetmemek için olmadık taklalar, dansözlükler…

Biz cinsiyetçi ve nefret içerikli suçların cezalarının daha da ağırlaştırılması için çabalarken, olanın bile elimizden alınması…

Sıkı durun, şimdi bir de mahkemenin ola ki bu talebi kabul etmediği hali canlandıralım gözümüzde: Hadi yine bizim Ali’ye dönelim. Diyelim ki hâkim Satılmış Bey’in adalet savaşçısı olacağı tuttu, ya da ne bileyim Ali’nin tipini beğenmedi: Dedi ki kendi kendine: “Lan bu pis herifin suçunu kanıtlayabiliriz dava sonucunda; iyisi mi ben bu pazarlık talebini kabul etmeyeyim.” O zaman da ne oluyor biliyor musun ey ahalî, hâkim Alican’ın itirafnamesini dosyadan çıkartmak, bu bilgiyi hafızasından silmek, yargılama sürecinde asla göz önünde bulundurmamak zorunda kalıyor. Suç, delileriyle ispat edildi edildi, edilmedi, hadi yallah, itirafnamesini adetâ bir şeref madalyası gibi taşıyaraktan yeni yeni tacizlere yelkenler fora bizim Alican’da…

Yani ki ne, bizim Ayşecik her hülükârda güme gidiyor.
Bizim Ayşecik her halükârda mağdur.
Bizim Ayşecik için taciz her halükârda kader.
Üstelik gariban Ayşecik bugüne kadar üç taciz ediliyordu ise, bu tablodan sonra artık on taciz edilecek.

Ayşeciği taciz etmeyeni dövüyorlar artık bu ülkede baylar! Hadi buyrun, elinizi, dilinizi, belinizi korkak alıştırmayın, içinizde kalmasın!..

Ayşe ve Ali üzerinden kurguladığımız bu tabloyu aynı hakkın kapsamına dahil olan nefret suçlarına uyarlayıp Ermeni Garo ve enözbeöztürk Alparslan, travesti Arzu ve önözbeözerrrkek Ahmet, ateist Rabia ve enözbeözmüslüman Sümeyye üzerinden kurgulamanın dayanılmaz hafifliğini ise size bırakıyorum.

Özel hayatın ya da hürriyetin ihlali, kişisel verilerin kaydedilmesi ve devamı onlarca durumu ise örneklemiyorum bile…

Haydii gel vatandaş geeel! Tacizci olmayanı, nefret kusmayanı, birbirini ifşa etmeyeni dövdükleri zebaniler cenneti T.C.’ye geeeel!..
Taciz et, ifşa et, coğrafyasına, kentine, köyüne, evine, işine, bedenine sığdırmaz et, mutsuz et, itiraf et kurtul!

rabia mine

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu