Tarih

Tarihin perde arkaları: Hayvanların idamı

Tarihte cezalandırılan hatta idam edilen hayvanların mevcut olduğunu, hatta onları yargılamak için hayvan mahkemelerinin kurulduğunu biliyor musunuz?

Efsanelerde karşımıza çıkan bir hayvan figürü ile toplum, halk, kitle veya insan arasında gizemli bir bağ kurmak bir nevi Totemizmin parçasıdır. Mesela, çıkarttıkları gürültülü sesler ile Romayı bir savaştan kurtardığı düşünülen kazların sonradan toplumda saygı görmesi ve iyi beslenmesi, Romayı kurtardığına inanılan Romus ve Romulus kardeşleri besleyen kurda duyulan saygı, Hindistan’da insanlığın yararına pek çok özelliği doğal olarak sunduğu için ineğe yüklenen kutsiyet gibi her kültürden, topluluktan ve dinden örnekler satırlar boyunca çoğaltılabilir.

Ancak kutsiyet ve önem yüklendiği gibi tarihte cezalandırılan hatta idam edilen hayvanlar mevcuttur. Dönemin kilise kayıtları ve kronikler bizlere insanoğlunun ilginç bir yüzünü gösterirken tarihlerin genellikle Orta Çağ ve 20.yüzyılın ilk yarısına denk geldiğini gösteriyor.”Suçlu” bulunan hayvanlar, bir insanla aynı şekilde hapsedilmekte, yargılanmakta, mahkemeye çıkartılıp idam edilmektedir. Hatta hayvan mahkemelerinin var olduğunu dönemin kayıtlarından öğreniyoruz. İdam edilen hayvanlar genellikle domuz, sığır, keçi, boğa, köpek, eşek, katır, kuş gibi hayvanların yanı sıra sinek ve arılar da bu ilginç uygulamadan nasibini almıştır.

  • 1314 yılında Fransa’da bir köy meydanında etrafa saldıran bir boğa, yakalandıktan sonra aynı yerde asılarak idam edilmiştir. (Evans, 2009: 314)
  • 1474’te Basel’de yumurtlaması anormal bulunan bir tavuk yakılarak idam edilmiştir. (Evans, 2009: 317)
  • 1494’te Cecile adında 4 yaşında bir domuz, bir bebeğin ölümüne sebep olmakla suçlanmıştır. Bir hayvan mahkemesine çıkartılan Cecile, yargılandıktan sonra idam edilmiştir. (Evans, 2009: 319)
  • 1587’de bir hayvan mahkemesi yapılmış, güneydoğu Fransa’nın Saint Jean de Maurienne bölgesinde yayıldıkları gözlemlenen bit sürüsünün savunmasını yapan bir avukat, ilkel hayvanların insandan önce insanı korumak için var oldukları tezini öne sürerek bitlerin topluca yok edilmesini engellemiştir. (Evans, 2009: 324)
  • 1712’de Fransa’da mahkeme konseyine saldıran ve üyelerden birini ısıran köpek, bir yıl boyunca zincirlere vurularak hapsedilmiştir.
  • 1864 yılında Hırvatistan’ın Pleternica bölgesinde küçük bir kızın kulağını ısıran bir domuz yargılanmış ve idam edilmiştir. Domuzun sahibine ise saldırıya uğrayan kıza yüklü bir drahoma (yeni evlilere verilen hediyeler, para veya mal) ödemeye mahkum edilmiştir. (Evans, 2009: 334)
  • Aynı yıl bir adamı ısıran arının kovanı cezalandırılmış ve yok edilmiştir.
    1906 yılında İsviçre’nin Délémont kentinde yapılan bir soygun sırasında evi soyulan adamın ölümüne sebep olduğu için idam edilmiş, evi soyan köpeğin sahipleri ise hapis cezasına çarptırılmıştır. (Evans, 2009: 334)

Tarihi kayıtlardan aktarılan bu hadiseler, yaşanmış binlerce hayvan idamı ve infazından sadece bir kaçıdır. 20.yüzyılın ilk yarısından itibaren hayvan haklarını koruma derneklerinin sürdürdüğü mücadele ve hukuki girişimler sonucunda “hayvanların suçlu bulunması ve yargılanması” şeklinde uygulanan tuhaf gelenek terk edilmiş, hayvan yaşamı hukuk önünde koruma altına alınmış ve bu konuda önemli kazanımlar elde edilmiştir.

Kaynakça
EVANS, Edward Payson. (2009). The Criminal Prosecution and Capital Punishment of Animals. The LawBook Exchange Publishing: NJ.
JENNINGS, Gary. (1967). Dört ayaklılar yargılanıyor. Bütün Dünya. Sayı: 74.s.199.

Sami Mert EĞİLMEZER, Tarihi Kronikler

samiegilmezer@gmail.com
twitter.com/mertegilmezer

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu