GenelKültür-Sanat

Yaşamın Oyuna Yansıması: Go

Go, büyülü bir oyundur. Kurallarını öğrenmesi 10 dakika sürer. Oyunu öğrenmesi ise ömür tüketir.

Go’nun kökenleri antik Asya tarihinin gizemleriyle örtülüdür, ancak oyunun en azından 4000 yıl öncesine dayandığı düşünülmektedir. Muhtemelen dünyada oynanan en eski tahta oyunudur. Bazıları, ilk başta abaküsün bir öncüsü olarak işlev gördüğünü söylemektedir. Bazıları ise, yin ve yang’ı ifade eden siyah ve beyaz taşlarıyla, oyunun bir fal sistemi olarak ortaya çıktığını düşünmektedirler. Meşhur bir öykü ise oyunu bir imparatorun çok parlak bir zekâya sahip olmayan oğlunun zekasının gelişmesi için Go’yu yarattığından bahseder. Bir söylentiye göre de, oyun Çin imparatoru Keih Kwei’in (İÖ 1818-17 67) maiyetindekilerden, Wu adında biri tarafından bulun­muştur. Aynı kişinin çeşitli kart oyunlarını da keşfettiği bilindiğinden bu hikaye akla en yatkın alanıdır.

Konfüçyus zamanında (M.Ö. 600 civarında) Go, çoktan Çinli erkeklerin ustalaşmak zorunda olduğu ‘Dört Beceri’den biri (diğerleri, fırçayla boyama, şiir ve müzik) haline gelmişti. M.S. ilk binli yıllarda ticaret ve ülkeler arasındaki diğer ilişkilerle Kore ve Japon kültürlerine de geçen Go, uzun süreler zengin ve eğitimli sınıfların eğlence amaçlı bir uğraşısı olarak kalmıştır. Antik Çin sanatında, soylular bazen Go (Çincede wei-ch’i ya da weiqi) oynarken görülebilmektedir.

Eski Çin’de Go daha az sayıda çizgiden oluşan tahtalarda oynanırmış; 1954’de Wangdu kentinde İS 200 yıllarından kalma 17×17 ölçüle­rinde bir Go tahtası bulunmuştur. Günümüzde ise Tibet’te hala
17×17’lik tahta ile Go oynanmaktadır.

Go oyununda kurallar ve oyun tarzı Taoist düşünce ile uyumludur. Yin-yang, var olan zıtlıkların iç içe ve dönüşüm içinde olduğunu gösterir. Oyunda içiçe olan, siyah ve beyaz taşların, iyiyi ve kötüyü simgelediği düşü­nülür. Bu yönüyle oyun bir yerde meditasyon gibidir. Hatta insanın iç dünyasına bir ayna tutarcasına kendi kişiliğini ve dahası karşısındaki rakibin kişiliğini daha yakından tanımasına yol açar. İhtiras, kıskançlık, heyecan gibi hayata dair şeyler Go’da da tıpkı hayat gibi kazanmanıza yahut kaybetmenize yol açar. Go belki de, hayatın gerçeklerini minyatür halde yansıtmaktadır.yasamin_oyuna_-yansimasi_go

Go, oyun tahtasının üzerinde şekiller oluşturduğunuz bir oyundur. Bu oyunun temelinde diğer oyunlardan farklı olarak şiddet ve yok etme değil yaratıcılık ve yapılandırma yatmaktadır. Oyunu oynarken ezbere dayalı hamleler yapamazsınız. Oyunun özünde barındırdığı yaratıcılık kendinizi daha iyi ifade etmenizi sağlar.

Go oyununa başlarken tahta boştur ve teker teker hamle yapılarak tahta üzerinde bir kök, bir temel
yaratıp her hamle sonrasında kökten çıkacak ağacı, yapıyı hissetmek gerekir. Hissetmek çünkü mantıksal-sistematik bir düşünce tahta üze­rindeki tüm olasılıklar olan 360 faktöriyel’i hesaplayamaz.

 Satrancın Barok kuralları ancak biz insanlar tarafından icat edilebilecekken Go’nun kuralları o kadar nezih, organik ve kati bir şekilde mantıklıdır ki eğer evrenin başka yerlerinde akıllı yaşam formları varsa  kesinlikle Go oynuyorlardır. (Uluslararası Satranç Ustası, Edward Lasker)

Çoğunlukla söylenene göre, insan beyninin sol yarıküresi hesaplama, ezberleme, mantıksal düşünme eylemlerinden sorumludur. Buna karşın sağ yarıküre ise sezgisel beceriler, şekilsel algılar, perspektif, bağlantılar kurma gibi becerilerimizde etkilidir. Önemli olan beynin iki yarısını aynı zamanda iyi kullanabilmektir. Ancak toplumda beynin sol yarıküresini kullananlar çoğunluktadır.

Go oyunu çoğunlukla sağ yarıkürede şekillenen beceriler üzerine odaklanmıştır. Bu sayede insan vücuduna yansımaları da olumlu olur. İnsanda muhakeme yeteneği artar ve aynı zamanda stres azalır. Go’nun aynı zamanda yaşlılığa bağlı zihinsel faaliyetleri azalmasını engellemede faydaları çoktur.

Go oyunu 7 den 70 e herkes tarafından keyifle oynanabilecek bir oyundur. Oyunun başında birbirine yabancı olan kişiler oyun ilerledikçe arkadaş olurlar. İletişimin her geçen gün daha da azaldığı günümüzde, Go oyunu bu yönüyle önemli bir örnek temsil eder. Tabii ki bu oyunda da bir taraf kazanır ve bir taraf kaybeder. Yaptığınız hamlelere siz karar verdiğiniz için, kazandıktan veya kaybettikten sonra kendinizi değerlendirme sorumluluğu da size ait olur.

Günümüzde ise eski günlere kıyasla bu eski ulusal oyuna olan ilgi geçmiş zamanlara kıyasla çok daha fazladır. Go artık tüm Avrupa ülkelerin­de ve Amerika’ da binlerce üyeli federasyonları olan, uluslararası turnu­vaları yapılan tüm dünyaya yayılmış bir değerdir.

Bugün Türkiye’de birçok Go topluluğu ve kulübü bulunmaktadır. Özellikle üniversiteler kanalıyla devam eden Go’yu yayma çabaları, meyvelerini vermekte ve Türkiye’de de Go hızla yayılmaya devam etmektedir.

Go 19×19 bir tahta üzerinde 180 beyaz ve 181 siyah taşla oynanır. Taşların başka oyunlardaki gibi farklı değerleri yoktur. 19×19 bir tahta üzerindeki çizgiler 361 adet kesişim noktası yaparlar. Taşlar sıra ile boş bir tahta üzerinde, iki taraf tarafından bu kesişim noktalarına konarak oynanır. Taşlar hareket etmez ve esir alınmadığı taktirde oyun sonuna kadar tahta üzerinde kalırlar.

Oyunu ve kurallarını öğrenmek için aşağıdaki videoya göz atabilirsiniz.

Sibel Çağlar

 

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu