Yaşam

Yaşasın Türlerin Kardeşliği

Yaşasın türlerin kardeşliği: Birlikte yaşam olmadan özgürlük olmaz.

Hayvanlar alemi

Binlerce yıldır beraber yaşadığımız hayatımızın bir parçası olan kedi, köpek ve diğer hayvan dostlarımıza dair yaklaşımlarımız ve tutumumuz hakkında ne yazık ki çağlar geçtikçe daha da geriye gittiğimiz aşikardır. Yıllardan beri bize öğretilen hayvanların insan yaşamına sokulmasının (evcilleştirme, ehlileştirmenin) amacının onlardan daha çok kar elde etmek olduğu şüphe uyandırmadan bazı tarihçiler ve bilim adamlarınca rahatça belirtilmektedir. Peki hayvan dostlarımız sadece et, süt, yumurta veya güçlerinden faydalanabileceğimiz canlılar mıdır? Onların yaşam haklarının olduğunu ve doğal yaşam alanlarından koparılmamaları gerektiğini neden kabullenemiyoruz.

Bunun belki de en başlıca nedeni devletlerin hayvan dostlarımızı ekonomik olarak piyasaya sürülen metalar olarak görmesinden kaynaklı olabilir. Diğer alt nedenleri de zaten gündelik yaşamımızdan alıntılarla sıralayabiliriz.

Durum böyle iken insanların hayvan dostlarımızı evcilleştirme ihtimali şaibeli bir duruma düşmektedir. Belki de durum tam tersidir bunun üzerine objektif bir tarihsel ve kültürel değerlendirme ile analiz yapmak gerekir. Bir Veteriner Fakültesi öğrencisi olarak mevcut durumları değerlendirdiğimde derslerde gösterilen kimi bilgiler durumun akibetini gösteriyor ki bir veteriner hekim seçtiği çalışma alanları itibariyle hayvanların piyasaya daha çok karlılık sağlayacak metalar olarak mı yetiştirmeli yoksa onların yaşam kısıtlamasının kaldırılmasında ve canlı dostlarımızın hastalıklarının tedavisinde bilimsel çalışmalara mı katılmalı olduğunu düşünmeye itiyor bu tabi biraz da insanın vicdanına kalmıştır. Son yıllarda insanların vicdanı ile ceplerine giren para konusunda ters orantı da su götürmez bir gerçektir.

Peki şimdi durum böyleyken ötekileştirme politikalarının, hak gasplarının meşru olmayan yollarla yasalaştırılmasının hayvan dostlarımızın yaşam alanlarının kısıtlanmasının insanlara tanınan kısıtlamalardan ayrı düşünülmemesi gerektiği gerçeğini gösteriyor. Bu ortak bir özgürlük sorunudur. Bilim, sanat, insan ve hayvan hakları ne şekilde savunulmalı peki; düzen icazetine mi sığınılmalı yoksa objektif yollardan bilimsel ve tüm canlıların yaşam alanlarının korunmasına onların iyileştirilmesine mi yardımcı olmalı.

Son olarak hayvanların ve diğer tüm canlıların sömürülüyor ve öldürülüyor olmasından duyulan hümanistik üzüntü, canlıların öldürülmesine engel değildir bu sadece kişinin kendini bir süreliğine tatmin etmesinin ötesine geçemez. Bugün hayvanlara yapılan ve bundan zevk alındığı sanılan vicdan kabul etmeyen muamelelere tanık olduğumuzda kime karşı, ne ile nasıl mücadele edileceği gayet açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

Erhan TARAKAN

www.dunyalilar.org

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu