Çevre

Yosun Deyip Geçmemek Lazım

Yosun Deyip Geçmemek Lazım, Algler Hakkında Sizi Şaşkına Çevirecek Bilgiler

 Düzenleyen: Anıl Bodruk

Öncelikle yosun kavramını bir kenara bırakalım. Bilimsel sınıflandırmada algler olarak tanımlanan bu canlıların geneli suculdur. Daha çok deniz kenarında hafif esen rüzgarla bizi türlü duygulara sürükleyen kokular onlardan gelmektedir. Makro ve mikro algler olarak ayrılırlar. İsminden anlaşılacağı gibi mikrolar, mikroskopta görülebilen genelde bir kaç mikrometrelik alglerdir. Makroalgler ise 5-10 santimetreden metrelere kadar ölçülebilecek boyutlara sahip olabilir.

Sıkı durun… Bu canlıların belli bir çoğunluğu fotosentez yapabilen türlerden oluşmaktadır. Hatta Dünya’nın ilk oluşumunda oksijen kaynağı olabildiklerinden bile bahsedilmektedir. :O Peki yosun denince akla gelen hep o yeşilimsilik? Algler sadece yeşil renkte değildir.

3 ana renk grubu onları tanımak için kullanılır ve bu renkler çok işlevseldir. Mavi yeşil, yeşil ve kırmızı algler olarak ayrılırlar. Yeşillerden en çok karotenoid pigmentler sentezlenirken (beta-karoten gibi), mavi yeşiller bunlara ek olarak fikosiyanin vb. pigmentlerden de sentezler. Kırmızı ve kahverengimsi alglerden ise agar gibi bileşenler elde edilir ve bunlar yiyecek ambalajlarında bile kullanılır. Beta-karoten tanıdık gelmiş olmalı. Evet, o havuçta bol bulunan, A vitamini sentezi için olmazsa olmaz olan, ayrıca antioksidan özelliği de yüksek bu sebeple bunu sentezleyen algler sağlık ve ilaç alanında kullanılırlar. Ama durun, öyle deniz kenarından bir leğen alg alınıp yapılmaz o iş. Alglerin yaşadığı koşulları sağlayan büyük havuzlar ki bunlar  gerekli diğer koşullara sahip üretim tesislerinde yapılmaktadır.

 

Peki başka? Algler sadece şu bahsettiğimiz bileşenleri üretsin diye mi kullanılıyor sanıyorsunuz. Yooo…

Şimdi şu görsele bakınca çok şey anlaşılmıyor belki ama burası Çad. Eee.. E si bu yapılan ise alg üretimi ve yiyecek olarak kullanımı. Peki yiyecek olarak o açlıktan ölen kıtaya faydası mı var da? Evet, çünkü onlar Spirulina isimli mavi-yeşil algi beslenmede kullanıyor ve bu algin protein yüzdesi vücutçulara kriz geçirtiyor. Çünkü biraz kurutulduğunda ağırlığının hemen hemen %70’i :O :O protein. Protein demişken hani en bilinen protein kaynakları et,yumurta ve baklagildir ya, onların protein yüzdelerinin 4-5 katı kadar ve aminoasit niteliği ise vejetaryenleri mutluluktan uçuracak nitelikte. Sadece onları değil et ve yumurtayı da kıskandırıyor. Bilim insanlarının yaptığı çalışmalara göre Dünyada şuan tanımlanan en iyi protein niteliğine sahip 3-4 gıda grubundan birisi.

Çad’ da bu gibi fotoğrafların hikayesi ise: oraya giden bir bilim insanının, açlıkla boğuşan Afrika kıtasında, böyle besili çocukların nasıl olabildiği sorusunu sormasıyla başlıyor ve çocukların genelde Spirulina ile beslendiğini öğreniyor. Asya ülkelerini zaten saymıyoruz, onlar alglerden çılgınlar gibi faydalanıyor. Ama henüz bitmedi, kırmızı etin demir içeriği övünüp durulur ama bir çok alg türü gerek Temel Reis’in ıspanağından gerekse kırmızı etten kat kat fazla demir içeriğine sahiptir. Dahası büyüme gelişme için B grubu vitaminlerin önemi de yadsınamaz ve evet bildiniz o da alglerde bol bol var. Artık şaşırmamaya başlıyorsunuz değil mi:)  O zaman devam, sadece proteinden oluşmasa gerek ya bunlar, yağ oranları da iyi yüksek. Hayır, banane yağından demeyin. Çünkü o beyin gelişimi için çok önemli olan ve sadece balıklardan alabildiğimiz bazı omega-3 ve omega-6 yağ asitleri var ya (kast edilen Docosahegzaenoikasit ve Eicosapentaenoikasit) onları da çokça içeriyorlar. Sanıyoruz, veganlar ve vejetaryenler sevinçten bayıldı. Neyse devam edelim.

Üretilen algler ya kurutularak ya da istenen maddeye uygun yöntem kullanılarak alg yapısından ayrılır. Yağlar da ekstrakte edilerek ayrılıyor ve içeriğinin ne olduğu tanımlanıyor. Sadece omega-3 ve omega-6 yağ asitleri de yok hem, bir çok yağ asidi var ve hani o atık yağ toplanıp biyodizel yapımından söz ediliyor ya, işte o biyodizel için o yağların bir diğer kaynağı da algler. Biyodizel; isminden de anlaşıldığı üzere biyolojik kökenli bir yakıt. Araçlarda henüz çok verimli değil ama fosil yakıt azaltımı için diğer yakıtlara belli oranda katılabilir. Yenilenebilir enerji kaynağı olarak geri planda olsa da onlar da bu işin bir kaynağı.

 

Bir diğer enerji ürünleri ise; biyohidrojen. Bazı alg grupları belirli koşullarda biyohidrojen üretebiliyor. Henüz o da yakıt anlamında kullanım açısından pek bilinir değil, ama biyogazdan sonra ısıtma veya alternatif bir enerji kaynağı olarak kullanımı bakarsınız yakın gelecekte söz konusu olabilir. Arabalarımızda bilmeden kullandığımız bir kaynaksa, biyoetanol. Biyoetanol genelde bakteri ve mayalardan üretilir; ancak genetik bilimi sağ olsun alglerle de üretimi veya en azından biyoetanol üretimi için alglerin kullanımı da mevcut. (Türkiye’de biyoetanolün araç yakıtlarımızda kullanımı %3 ama yakın zamanda artışın söz konusu olabileceği öngörülüyor). Banyoların vazgeçilmezi şampuanlarda görmüşsünüzdür, yosun özlü diye. Sebebi,  alglerin içeriğinin; vitamin, mineral ve saçı besleyici daha bir çok bileşeni içermesi de ondan. Bu şaşırtıcı değildi ama olsun, biraz da normal bilgi vermek lazım.

Meraklanmaya devam, hani onlarca atığımız oluyor ya bizim, hele ki suları kirletiyoruz, işte o sulardaki kirliliği azaltıp arıtılmış suya çevirmede de algler etkin oluyor ve atıkları arıtırken o istediğimiz yağ, vitamin gibi bileşenleri de üretebiliyorlar. Balık çiftliklerinde balıkların beslenmesinde de kullanılabileceği gibi tarımda bir nevi alternatif gübre kaynağı olarak da kullanabiliyorlar. Bilim insanları özellikle 2000li yıllarda çevreci yaklaşımlar için onlara bu tip çalışmalarda büyük önem veriyor. Bazı bilimsel çalışmalarda ise yine bazı alg cins ve türlerinin, domuz gribi virüsüne karşı tavukları koruyabileceği de bildirilmiş. :O :O  Elbette farkında olmasanız da onlar ilaç ve kozmetik sektörünün de vazgeçilmezlerinden. Alglerden üretilen bir çok bileşik kremlerde, ve gıda takviyesi ya da farklı ilaç etken maddeleri olarak kullanılabiliyor. Sona doğru gelirken bir ekstra bilgi daha olsun, umuyoruz ırak olur ama kanserli hastalara (tahtaya 3 kere vurduysanız devam ediyorum) genelde ek besin olarak bir şeyler verilir ve onlardan biri de Chlorella ‘dır. Tahmin edeceğiniz gibi Chlorella‘ da bir algdir, bir yeşil alg cinsidir.

Çok hızlı ürediği ve besin içeriği kompozisyonu çok iyi olduğundan (Dünya Sağlık Örgütü tarafından içeriği çok nitelikli olarak tanımlanmaktadır.) o da gıda takviyesi olarak en çok kullanılan alg cinslerindendir. Umuyoruz bunca şey sonrası şaşkına dönmüşsünüzdür.

 

Kaynaklar:

Handbook of Marine Microalgae Biotechnology Advances,

Ege Üniversitesi Su Ürünleri Dergisi (Sayı:23) ,

Chemistry of Natural Compounds Dergisi (Sayı:40),

www.algaebase.org,

www.popsci.com

Dünyalılar – www.dunyalilar.org

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu