Ne Yapmalı?

Bir Tek Dileğim Var: Öldürme Yeter!

 

natalia drepina

Bir veri, binlercesinden biri: 2015’te ‘bilinen’ kadın cinayetleri 204’e yükseldi. Burada kilit kelime ‘bilinen’. Demek ki, binlerce kadın öldü, ölüyor, öldürülüyor. Mahalle sakinlerinin sustuğu, üçüncü sayfalarında belki de daha ölüm gerçekleşmeden 2 sütunun hazır tutulduğu gazetelerin basıldığı, cesetle göz göze gelse de artık kimsenin kolay kolay dehşete düşmediği, mahkeme salonlarından katillerin ayrılabildiği bu ülkede kadınlar öldükçe her şey ölüyor. Duygular gömülüyor. Böylesi ölümcül bir soğukkanlılık. Buna dayanılır mı?

Dayanılmaz. Katlanılmaz katliamlar bunlar. Katilini doğuruyor ölen kadınlar. Evet, katile can vereni öldürürsen kimin gerçekten canı kalacak? Vicdan nasıl olacak? Bu ülkenin cansız, vicdansız kalmasının bir nedeni de kadınını gömmesi değil mi? Bunlar soru değil; her bir kelimesi çığlık. Her bir harfi kadına atılan kurşun, bıçak darbesi, yumruk…

Ürperti. Buralarda kadın olmak bu demek. Bir kadın öyle canının istediği gibi yaşayamaz bizim mahallede. Yoksa canından olabilir. Maalesef böyle bir bilgi zorla verildi. Gidişat kötü, gidişat ayıplı. Kadın olmanın güzelliği bir yana, bu cinse mensup olmak galiba artık sakıncalı.

Ilık ılık Tanju Okan çalıyor. Kadının hayatının, olması gereken hayatının nasıl çalındığını düşünüyor insan. Her kadın günün birinde birinin “kadını” olmak ister. Benliğini, hayatını, muhabbetini paylaşır. Kadın, gönül demektir. Sinesinde birini uyutmamış bir kadın yoktur. Ama uyutmasına izin verilmeyen ne çok var. Haksızlık…

Bir kadın yaşamalı. Aşık olmalı. Delice sevilmeli. Terketmeli. Terkedişinin ardından şiirler, şarkılar yazılmalı. Kirli sakalları olmalı inzivaya çekilmiş adamların; giden kadınının yasını gösteren. Bir adam kendini bir kadına sevdirmek için uğraşmalı. “Değer,” demeli sonra da, “Onun için değer.”

Bir kadın yaşamalı. Çalışmalı. Üretmeli. Sesini çıkarabilmeli. Elinin değdiği her ortama kokusunu sunabilmeli. Adımını attığı yere ışığını verebilmeli. Gülümsediği an ümidi diriltebilmeli. Asık yüzlü, temkinli, sönük kadınların halinin nedeni ne sanıyorsun?

Galiba kadının kim olduğunu yeniden anlatmak, yaşatmak gerekiyor.

Biz kadınız. İcabında çocuğumuz için de ölürüz, aşk için de. “Herkes ölüyor,” diyorsun. Haklısın. Haksızca ölüyor herkes. Ama kadınsan defaten ölürsün. Kadın, kadın, kadın. Başka türlü bir kayıptır yokluğu. Dırdırdır. Çok konuşuyoruz biz, değil mi? Telaş da ediveriyoruz çabucak. Şunu bir anla ki, kaygılanmaya meylimiz vallahi şefkatten. Şefkat? Pek ilgini çekmiyor olabilir. Hala mı sevemiyor musun bizi? Peki. Öldürme yeter.

Bu yazı Hatice Kaçmazlar için, Dilek Doğanlar için.

Ayça Güçlüten

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu