Şimdi harekete geçme zamanı! Değişimdeki rolün ne? Nasıl katkı sağlayabilirsin?
Annie Leonard’ın “Story of Stuff” serisini görmüşsünüzdür, görmeyenler için özetlersek, Leonard satın aldığımız eşyaların nasıl üretildiği, içlerinde ne tür kimyasallar barındırdığı, üretimi ve tüketimi sırasında canlılara ve dünyaya ne gibi etkilerde bulunulduğuna dair bilgilendirici videolar hazırlamıştı. Bu videolar bize hiçbir ders kitabında veya gazetede anlatılmayan üretim ve tüketim süreci ve sonuçlarını anlatıyordu.
Sorunları bildikten sonra sıra en önemli kısma geliyor. Peki bu sistem nasıl değişecek, biz nasıl değiştireceğiz? Yıllardır yapmamız gerekenlere dair çokça şey duyduk, ama genelde bunlar yaşam tarzımızı değiştirme üzerine didaktik söylemler olmaktan öteye geçmiyordu.
Leonard yeni videosu “Story of Change”’de(Değişimin Hikayesi) tam da bu noktaya değiniyor ve değişimi nasıl yaratabileceğimizi tartışıyor. Videonun en başında “dünyanın kurtarmak için yapmanız gereken …şey” tarzındaki kitapları eleştiriyor. Bu eleştirinin haklı yerleri var. Bu tarz bilgileri sadece kitaplarda değil makalelerde, haberlerde, internette dolaşan birçok yazıda gördük. Hem de fazlasıyla. Bunlar birey olarak üzerimize düşenleri anlatıyor ama bir eksikle. Az su harcayan bulaşık makinesi almak, atık yağları tekrar değerlendirmek, çöpleri geri dönüşüme vermek, ışıkları kapatmak, ara sıra ağaç dikmek ne kadar bireysel çaba olarak değerli olsa da yetersiz kalıyor, ama esas kötü olanı sorumluluğu bireylere yükleyip, sanki bu sorunları yaratanlar da onlarmış gibi bir tavır takınılması.
Kapitalizmin devamı için çeşitli mitler yaratılmıştır ve bu mitler medya ve diğer kültür üreten araçlar tarafından insanlara sürekli aktarılır. Bu mitlerin en temel olanları, toplumda olan krizleri bireylerin üzerine atmaktır. Kendini meydana atıp yakan birini düşünün, çok büyük ekonomik sorunlar yaşıyordur. Ama onun yaşadığı bireysel sorunmuş gibi aktarılır. Dolayısıyla bu tür olaylar-sık bile olsa- sorunlu, başaramayan bireylerin kişisel problemi olarak yansıtılır, toplumsal ve ekonomik bağlamı verilmeden. Verilse zaten insanlar daha fazla sorgulamaya başlayacaklar.
Benzer bir şekilde ekolojik sorunların sorumluluğu da bireye aktarılır. (Öyle olmasa zaten devlet politikası haline gelmesi için bir çaba sarfetmeleri gerekecekti.) Düşünün biz bireysel olarak uğraşmaya devam ederken, devletler ve şirketler aynı çalışma prensiplerini sürdürecekler. Bir acaip durum değil mi? Üstelik sorunun esas yaratıcıları onlarken…bu da kapitalizmin diğer bir argümanıdır, kişiye bireysel görevler yükleyip oyalanma sağlanmak.
Dolayısıyla Annie Leonard, gösterdiğimiz çabanın önemli bir başlangıç olduğunu ama o noktada durmamamız gerektiğini söylüyor. Yani gerçek bir değişim olması için tüketicilikten yurttaşlığa geçerek, birlikte taleplerimizi ortaya koymamız gerekiyor. (Tüketici-yurttaş olma farkı önemli, Wall Street’li bankacı, Leahman Brothers’dan Paul Mazer, 1930’lu yıllarda “Amerika’yı ihtiyaç kültüründen arzu kültürüne dönüştürmemiz gerekiyor” demişti, ABD’de iyi bir yurttaş olmanın iyi bir tüketici olmak anlamına gelmesi, yıllarca insanlara empoze edildi)
Gerçek bir değişim, insanların bir araya gelmesiyle olur. Leonard geçmişteki başarılı toplumsal hareketlere bakarak 3 önemli unsuru saptıyor:
Öncelikle insanlar bir sorunun çözümüne dair ortak bir fikri paylaşıyorlar ve bu çözüm fikri sadece birkaç kişi değil herkesin iyiliği için oluyor. Bu çözümü yaratırken sorunun kalbine gidiyorlar, kenarlarında dolaşmak yerine.
İkincisi bu çözümü gerçekleştirmek için kimse tek başına hareket etmiyor, mutlaka birlik oluyorlar. Sorun çözülene kadar birlikte çalışıyorlar.
Üçüncüsü hedeflerinde başarılı olmuş insanlar büyük fikir ve taahhütlerini birlikte çalışarak eyleme dönüştürüyorlar.
Annie Leonard, ilk ikisinin zaten toplumda var olduğunu, tek eksiğin eyleme geçme aşamasını olduğunu belirtiyor.
Her insanın yetenekleri ve eğilimleri doğrultusunda dünyada bir rolü olduğuna inanmışımdır hep. Leonard bunu 6 çeşit değişim yaratan vardır diyerek tanımlıyor:
“Araştırmacı, İletişimci, Mimar/İnşaatçı, Direnişçi, Besleyici, Ağ Kurucu.”
Kendinizi hangi role daha yakın hissediyorsunuz? Eğer karar veremediyseniz, gündelik ilişkilerinize, arkadaşlarınız ve ailenizde ağırlıklı olarak gösterdiğiniz davranışlara bakabilirsiniz veya boş vakitlerinizde yaptığınız şeylerden size en keyif verenler, içinizden doğal olarak gelen eğilimlerdir. Veya direkt olarak Story of Stuff’ın bunun için hazırladığı testi yapabilirsiniz:https://storyofstuff.secure.force.com/changemakers/quiz
Eyleme geçmenin sadece tek bir yolu olduğunu sakın düşünmeyin. Toplumsal bir sorunun çözümünde her insan ve her yaklaşım değerlidir, herkese ihtiyaç vardır. Artık bireysel eylemlerin yanında dayanışma kültürü oluşturmamız gerekiyor ve bu dayanışma kültürünün ideolojilerin ötesinde toplumdaki herkesi içermesi gerekiyor. Çünkü mücadele konumuz ortak, hayatı olumsuz etkilenmeyen insan yok. Dünyada herkes küresel ekonomi uygulamalarından dolayı acı çekiyor.
O yüzden şimdi harekete geçme zamanı! Değişimdeki rolün ne? Nasıl katkı sağlayabilirsin? Bunları belirledikten sonra toplumda varolan dayanışma gruplarından birine katılabilir veya kendin belirlediğin bir sorun için dayanışma hareketi başlatabilirsin. Katılmak isteyen ama uygun platform bulamayan, kendini ifade edemeyen bir sürü insan var. Martin Luther King’in dediği gibi tüm merdiveni görmesek de ilk adımı atabiliriz, tarihteki bir sürü hareket böyle başladı ve başarıya erişti.
Yazıda bahsi geçen videoyu türkçe altyazı seçeneklerini açarak buradan izleyebilirsiniz…
Kaynak: http://www.ecouterre.com/annie-leonards-story-of-change-shopping-alone-wont-save-the-world/
http://www.ortakkullanimhareketi.com/
Dünyalılar