Arka Bahçemiz

Adı “faili meçhul” ama kendisi “faili belli”

Hrant’ın ardından… Adı “faili meçhul” ama kendisi “faili belli cinayetlerin ülkesi”

“Ayrıca Hrant Dink cinayetini, kendi siyasi projeleri için araçsallaştırmaya çalışanların emellerine terk etmeyeceğimizi de belirtmek istiyoruz. Bu sekiz yıl boyunca adalet yerinde sayarken pek çok şey söylendi, yazılıp çizildi. Bugüne, bana varıncaya dek sözler seyrelip azaldı belki, ama acılar azalıp seyrelmiyor. Yerini bulmamış bir adaletin sancısı yüreklerde zonklamasını sürdürüyor; vicdanları sızlatmayı, aklımızı acıtmayı sürdürüyor. Dahası, o günden bu yana adlarını tek tek sayamayacağım her yeni kurban ve her yeni ölümle birlikte, Hrant Dink bir kez daha burada, bu kaldırımda vurulup öldürülüyor. Yerini bulmamış adalet, katillerini ve kurbanlarını çoğaltır. Gene öyle oluyor. Çünkü tetiği çeken parmaklar değişse de, cinayetin arkasındaki en büyük örgüt aynı.
Adı “faili meçhul”, ama kendisi “faili belli” onca cinayetin işlendiği bu ülkenin değişmeyen kara gerçeği, bizi her seferinde aynı sözleri tekrara mahkûm ediyor. İktidarlar ve koltuk sahiplerinin maskeleri değişse de hiç değişmeden süren merkezi despot devlet geleneğinin elleri her seferinde gene aynı karanlık oyunu tezgâhlıyor. 1938’te Dersim kıyımını, 1978’te Maraş katliamını yapanlar, 1955’te 6-7 Eylül olaylarını başlatanlar, 1993’te Madımak Oteli’ne sığınan canları yakanlar, 2011’de Roboski’yi bombalayan kişiler ve zihniyetler aynı. 500’ü aşkın haftadır Galatasaray’da diz çürüten Cumartesi Annelerinin bağırlarını yakanlar da aynı. Adında “adalet” sözcüğünü taşıyan bir partinin on iki yıldır iktidarda olduğu bir ülkede yıllardır adalet bekliyoruz.
Gelmiyor!
Bu yüzden aradan geçen sekiz yıl boyunca yetişen yeni kuşaklar ve sislenen hafızalar için belki de Hrant Dink’i yeniden anlatmak, yeniden hatırlatmak gerekiyor: O, sadece Ermeni halkının bir sözcüsü değil, tüm Türkiye’nin sesiydi. Ezilen, dışlanan, sömürülen tüm kesimlerin sesi. Bugün aramızda olsaydı, Gezi Parkı Direnişi’nde bizlerle saf tutacak, tarih boyunca 76 kez kıyıma uğramış, Ortadoğu’nun en kimsesiz, en sahipsiz halkı olan Ezidilerin yanında yer alacaktı.
Hrant Dink yaşamı boyunca kendine ve değerlerine sadık kalmış biri olarak uzlaşmacı ama ödünsüz tutumuyla bu ülkede pek çok şeyi değiştirdi. Hatta ölümü bile çok şey öğretti bize. Hiçbir çevrenin, hiçbir iktidar odağının hoşuna gitmeye, gözüne girmeye çalışmadan, doğru bildiklerini söyleyip inandıklarını savundu. Onun ve benzerlerinin verdiği mücadele, onların ölümleriyle birlikte kesintiye uğrayacak bir mücadele değildir. Burada ve meydanlarda toplanan kalabalıklar da zaten bunu gösteriyor.”

Murathan Mungan

Hrant’ın 8. ölüm yıl dönümü nedeniyle Ocak 2015

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu