İbrahim’in kendi çocuğuna kıymasını engelleyen bir Tanrı’nın “çocukları” değil misiniz siz? Tanrı İsmail’e kıyamazken siz başka çocuklara nasıl kıyıyorsunuz? Böyle kolayca, böyle gözlerin içine baka baka nasıl yalanlar söylüyorsunuz? “Öldürmeyeceksin” diyen Tanrının hangi adıyla başlıyorsunuz katliamlara?
Ellerini arkasından bağladığınız Adem ve Havva evlatlarının kafalarına o kurşunları sıkarken, tetikleri “Tanrının önüne çıkmadan ilk önce arıttığınız” ellerle mi çekiyorsunuz? Neden çarmıhlar çakıyorsunuz Ortadoğu’nun orta yerine hala. Sizin her gün defalarca, kana susamışçasına öldürdüğünüz insanlar başka bir Tanrı’nın çocukları mı?Ellerinizdeki kanlı bıçaklarla çocukların kafalarını bedenlerinden ayıran sizler hangi Tanrı’dan emirler aldınız?
Neden kravatlı ve apoletlisiniz? Neden hepinizin kollarında güzel takılar ve gösterişli saatler var? Yoksa sadece o lanet kravatlarınızı ve apoletlerinizi taktığınızda mı adamdan sayılıyor, takılarınızla mı değer kazanıyorsunuz? Neden büyük laflar eder gibi görünüp sadece kan kusuyor ve cinayet işliyorsunuz? Her katliamınıza “Birleşmiş Devletler” ciddiyeti verip bir de üzerine ciddi ciddi saçmalayarak kılıflar bulabileceğinizi mi sanıyorsunuz? Hangi Tanrı ki sizin Tanrınız, Ortadoğu’da bilmem kaç milyon petrol varil, bilmem kaç milyon çocuğun gözyaşıyla doldurulurken hala adını o pis ağızlarınıza alabiliyorsunuz?
Şimdi sadece Tanrı’nın kimin tarafında saf tutacağını merak ediyorum bu kirli savaşta. Kimlerin duasının onun katında daha değerli olduğunu merak ediyorum. Şimdi kime kulak verecek Tanrı? Kimin çığlıkları baskın gelecek onun katında? Hangi dilde yakılan ağıtlar canını acıtacak? İbranice, Aramca, Farsça, Arapça, Kürtçe, Türkçe ağıtların değeri ne olacak onun nezdinde? Can alma “yetkisini” sadece kendine tanımışken, bu kadar hesabı mahşere mi bırakacak?
“Sonraki” sonsuz bir tevekkül için neden sadece Ortadoğu dedikleri şu köhnemiş coğrafyadaki kullarını sınamakta peki? Suriye’ye enerji için girip ahlak ve etik gibi zavallılaşmış kavramlarla bunu ikame edenlere mi, yoksa uğruna savaşılan petrol ve enerjinin milyonda birinden bile faydalanamayan zavallıların ölmemek için yakarmalarına mı kulak verecek?
Katledenler ve katledilenler belli ki başka başka Tanrıların çocukları. Çevresine İsrailli askerler tarafından ölüm saçılırken bir Lübnanlı “Biz daha güçsüz bir Tanrı’nın çocukları olduğumuz için öldürülüyoruz” demişti. Hakikaten nasıl bir Tanrı ki sizin Tanrınız o kör bıçaklarla küçük bir kız çocuğunun kafasını keserken onun adını ağzınıza alıyorsunuz? Ya da annesinin gözleri önünde bir kız çocuğuna tecavüz ederken utanmıyorsunuz ondan. Nasıl bir Tanrı ki sizin ki, ölü bir insanın kalbini söküp yerken bunu onun için yaptığınızı söylüyorsunuz?
Sizin devletleriniz hangi Tanrı’dan alıyor emirleri? Hangi Tanrı yoksul halk çocuklarını ellerine tutuşturduğunuz silahlarla birbirine kırdırırken emri vermiş oluyor? O inandığınızı söylediğiniz Tanrı değil miydi merhamet sahibi? Yoksa sizler onun çocukları değil misiniz? Neden çocukları öldürüyorsunuz? Habil’in ölümünden ders almamış mıydınız? Bilmez misiniz ki Habil’in dökülen kanı “intikam” yazmıştır Kabil için. Bilmez misiniz öldürdüğünüz ve katlettiğiniz halkların eline de bir gün siz düşeceksiniz? “Her kim Kabil’i öldürürse, intikam yedi kat fazlasıyla onun üzerine olsun” diyen ve sizi buna iman ettiren sizin Tanrınız değil miydi yoksa? Öyleyse neden öldürüyorsunuz kardeşlerinizi? Bütün erkek çocuklarının öldürülmesini emreden Firavuna nispet bütün insanların öldürülmesini sizin Tanrınız mı emretti size?
Artık biz biliyoruz ki sizin Tanrınız başka! O katlettiklerinizin Tanrısıyla bir değil belli ki. Sizin Tanrınızın kravatı var, apoletleri var. Güzel ayakkabılar giymekte sizin Tanrınız. Her yemeği bir çocuk işçinin bir aylık emeğine eş sizin Tanrınızın. Sizin Tanrınız bakımlı, parası var. Sizin Tanrınız moda kadar geçerli ve güçlü. Sizin Tanrınız için insan değil para önemli. Sizin Tanrınızın dili düzgün, aksanı yok. Derisi her yerde beyaz. Bizlerse başka bir Tanrının çocuklarıyız. Ancak siz mazlumlara zulmetseniz de biz sizin Tanrınız gibi zalim olmayacağız, işte buna inanabilirsiniz. Amma ve lakin sanmayın ki sürmeyecek kavga. Sürecek! Hem de sizin zulmünüze rağmen “Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek” sürecek.
Ali Murat İrat