Arka Bahçemiz

Akılcılık ve Gönül Üzerine Diyalektik

 Akıl bu dünyaya ait olsa da; sanırım ki bu dünya, gönül için bir gurbet…
Akılcılık ve Gönül Üzerine Diyalektik

Sahip olmak, belki de tüm acıların başlangıcı. Tüm hüsranların, tüm tatminsizliklerin yahut yorgunlukların. Sahiplik aklın disipline ettiği bir iş. Sevmek ise gönül işi…Önce sahip olmak; sonra da sahip olduklarını muhafaza etmek için kavgalarla geçiyor ömürler;  sanırım ki insan sevmekten değil, sahip olmaktan inciniyor, yahut incitiyor…

‘’Duyguların Dili’’ adlı kitabın yazarı Karla Mclaren’e göre sevgi, tanımı, tarifi en zor duygu; sınırları yok, yahut müphem. Kendisine göre, sevmek kişiye, nesneye ve menfaate göre şekillenmeyen, içsel bir yaşam enerjisi; ve maalesef her insanda eşit oranda bulunmuyor.

İnsan sevdiği kadar kırılıyor; sevdiği kadar korkuyor; insan sevdikçe sahipleniyor; sahiplendikçe de bağlanıyor. Ruhbilime göre sevenin, sevdiğine kırılması; yokluğunda üzülmesi çok doğal; ki  sevginin üstadı Mevlana’nın Şems’i kaybetmesinden sonra aylarca yol gidip Suriye’de Irak’ta Şems’i aradığı, derdinden sararıp solduğu malumdur.

Hakiki sevgide, malik olmaktan çok, bir rıza ve teslimiyet var. Seven sevdiğini izlemekle, teneffüs etmekle, yetinebilir. Batının modern ruhbiliminden yüzyıllarca önce şairlerimizden, düşünürlerimizden bu gerçeği biz biliyoruz. Biliyoruz ama; bilmek kolay; olmak zor!

”Düşünüyorum o halde varım’’  hoşlanmıyorum bu kelamdan. ”Hissediyorum o halde varım’’ demek geliyor içimden her duyduğumda. Düşünmek, aslımızda var mı? Bilmiyorum…

Akıl, hayvan yanımızın bir hassası sanki; ya da toprak ve çamur yanımıza ait; oysa duygular, hisler öyle değil; hisler, duygular fikirden evvel düşüyor insanın suyuna. Dünya, insanı malik olmaya zorluyor; edinirken, muhafaza etmek için çırpınırken ve bir mühendis gibi teoriler üretirken buluyor insan kendisini. Dünyaları da kazansak hangimiz dert üstü, murat üstüyüz? 

Akıl bu dünyaya ait olsa da; sanırım ki bu dünya, gönül için bir gurbet…

Her şeyin, tüm sorunların akıl ve mantık yoluyla çözülebileceğine inanmak istiyorum; fakat beceremiyorum. Çok şükür! Ne yaparsam yapayım aklımdan önce danıştığım gönlüm!  Gönül, ancak bir ziyaretgâhtır. Kimse gönle malik olamaz. Gönül dergâhına girilir, çıkılır; diz kırılır, ziynetine, taşına yüz sürülür. Gönlü bilen, kendini bilir, kendini bilen Hakkı bilir.

Aklı ve zekâyı cilalamakla geçiyor eğitim hayatımız. Sonuç: içinde bulunduğumuz, ‘’üstüne basılanlar’’ ve ‘’basanlarla’’, akıl ve mantık dolu bir dünya… Tüm dünya halkları olarak, gönle sarılmak ve aynı anda tüm silahları bırakmak, kaynaklarımızı paylaşmak ‘’AKLIMIZA’’ gelmiyor.

Aklın en iyi bildiği şey fayda; güzeli çirkinden ayırabilen yalnızca gönül… 

Ersin Baysan

ersinbaysan_78@hotmail.com

Dünyalılar

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu