Eğitim

Anarşizm ve Pedagoji arasındaki güncel ilişki

Yeniçağ anarşizmini bugünkü bakış açısıyla, Aydınlanma’nın ışığı altında felsefi, siyasal ve sosyal devrimci bir hareket olarak kavramak mümkün olduğu gibi, belirli sosyal grupların ve toplumsal alanların giderek bireyselleşmesine tepki olarak da kavramak gerekir. Bu açıdan Yeniçağ Anarşizmi’ni “toplumsal olanın toplumsallaştırılması” olarak da anlamak mümkündür. Kendi kararını kendisi veren, tahakkümün olmadığı ve ortaklaşmacı oluşumlar olarak. Bu toplumsal projenin, eğitim ve öğretim için de bir perspektifi vardı.STpics66-300x224

 

Özgürlükçüler, 18.yy sonu ile 19. yy başında, toplumun tahakkümden ve zordan kurtuluşunu öncellikle evrimci bir adım olarak görüyordu. William Godwin, Robert Owen, Charles Fourier ve Etienne Cabet buna ve aynı zamanda pedagojik anlayışa örnek gösterilebilir. Ortak görüş olarak hepsi insanın, “akli yeteneğe” sahip bir canlı olduğunu düşünüyor ve aydınlanma yoluyla, yani eğitim ve öğretimle insanın insan üzerindeki tahakkümünün son bulacağını düşünüyorlardı.

Francisco Ferrer, okul eleştirisini şöyle gerekçelendiriyordu: “Çocukların eğitiminde değişim isteyenlerin önünde iki yol vardır: Birincisi, çocuğun yeteneklerini iredeleyip mevcut ders sisteminin yetersizliğini ve değiştirilmesini gerektiğini bilimsel olarak kanıtlayarak okulu dönüştürmeye çalışabilirler. Ya da modern toplumun temeli haline gelen zulüm, aldatma ve yalanı reddeden ilkelere ve idaele uygun yeni okullar kurabilirler”.

Mevcut kurumlara yöneltilen eleştiriler ;

-Öğretimin geleneksel organizasyonu eğitimcinin özgürlüğünü daima kısıtlar, oysa özgürlükçü öğretim için bu ön koşuldur.

-Pedagojik tutum, bürokratik süreçler tarafından engellenmektedir.

-Öğretim ve eğitim, devlet ve ya dini otorite tekelinden kurtulmalıdır

-Öğretim ve eğitimin garantörü olan devlet ve ya dini otorite, pedagojinin değil, her şeyden önce siyasal çıkarların peşindedir.

Walther Borgius 1930’larda şöyle yazıyor: “ Okul, devletin rafine bir iktidar aracıdır. Çocuktan başlayarak bütün devlet uyruklarını itaate alıştırmak, devletin ne kadar gerekli olduğunu etinde ve kemiğinde hissettirmek, her özgürlük fikrini daha filizlenmeden bastırmak, düşünceleri çitlerle çevrili güzergahlara yönlendirmek ve onları rahatça yönetilebilir, minnettar tebaa olarak terbiye etmek üzere kurulmuştur”. Borious’a göre, Devlet eliyle düzenlenen müfredat daha çok, milliyetçi, emperyalist ve ekonomik çıkar politikaları bağlamında kavranabilir.

eğitim ve anarşi

Özgürlükçü Eğitim ve Öğretime örnek; “ Escuela Vida” okul kooperatifi ( İspanya )

1971 yılında kurulan okul kooperatifi, İspanya’nın en geri kalmış yörelerinden birinde, Ekstremadura’daki Orellana kasabasında doğmuştu. Okulun Orellana’daki sosyal değişimin forum alanı haline gelmesi amaçlanıyordu. Okuldaki eğitimin temel motifi kendi kaderini belirleme eğilimiydi.

Escuela Vida’nın ( Hayat Okulu ) öğrencileri, ebeveynlerine ve kasaba halkına birlikte yaşama ve çalışmanın yeni bir biçimini göstermek istiyordu. Bu deneyim, bir devlet okulunun bünyesinde, 100 çocuk, üç sınıfta, dört öğretmen tarafından eğitiliyordu. Derslerin temel prensibi okul içi ve okul dışı yaşamı bütünleştirmek, yaşamayı, öğrenmeyi, ve boş zamanı birleştirmeyi hedefleyen grup çalışmasını hayata geçirmekti. Bu niteliğiyle okul yalnızca temel eğitimin alanı olmakla kalmadı, aynı zamanda kasaba için bir iletişim merkezi ve kasaba ile okulun bütünleştiği bir “community education” ın ( topluluk eğitimi ) çıkış noktası oldu. Okul kooperatifi dışarıya tiyatro gösterileri, bir öğrenci gazetesi ve kültür haftalarıyla sesleniyordu. Bu okul inisiyatifinin böylesi bir anti-otoriter biçimde kurulmasının nedeni Orellena’daki mevcut okullar ve ekonomik problemler karşısında daha iyi çözümler yaratılmak istenmesiydi.

“ Çevreyi inceleyince, artık beklemeyi olanaksız kılan bir gerçekle karşı karşıya geldik; Daha fazla bekleyecek olursak, artık çözüm falan da olmayacaktı, çünkü çözüm arayacak kimsenin hayatta kalmadığı bir noktaya gelmek üzereydik”. ( Cortes, 1979).

Bu eğitim tarzı, işsizlik, göç, sefalet ve yoksullaşma gibi mevcut sorunları çözmek için yürünecek ortak yolun temeli oldu. Escuela Vida’nın öğrencilerince hazırlanan tüzüğünde yer alan maddeler şöyleydi;

1.Birlikte çalışmak ve karşılıklı eğitim için birbirimizi eğitmek

2.Köyümüze hizmette örnek olmak

3.Görevlerimizi yerine getirmek ve haklarımızı talep etmek için hemen yarın hazır olmak

4.Yarın köyümüzde birer “kılavuz”, bir “kurtarıcı ekip” gibi çalışmak üzere ne yapmamız gerektiğini bilmek, ne yaptığımızın bilincinde olmak

5.Köyümüzü düzenli tutmaya çalışmak

6.Ortaya koyduğumuz örnekle bütün köyün birleşmesini ve sonunda kendi ekmeğini çıkarmasını sağlamak

7.“Birimiz hepimiz hepimiz birimiz için” ilkesiyle kendi içimizdeki bencillikle mücadele etmek

8.İspanya’daki tüm çocuklar için örnek yaratmak

9.Grup çalışmasının gelişmesi için arkadaşlarımızla birlikte sorumluluk üstlenmek

10.Yapacaklarımız konusunda kararları kendimizin vermesini sağlamak

Diğer bir Özgürlükçü okul denemesi olan Anna Göldin Lisesi ( Basel ) eğitim içeriği ise şu şekilde açıklanıyor;

Ders içeriğinin ağırlık noktaları, bilgi ve yeteneklerin kazandırılmasının yanı sıra, kişinin davranış ve düşüncelere dair ilişkileri ve bağlantıları kurabilmesine yöneliktir. Kişi, bu tür bir öğretimle yaşamı biçimlendirici bir işlev kazanabilir. Yüzeysel ansiklopedik “inekleme” nin yerine, bağlamların içine daha bağımsız , derinlikli ve çoğunlukla örneklemelere dayanarak girilmelidir. Böyle bir çalışma tarzı tabi ki öğretmen açısından da kesintisiz bir öğrenme sürecini gerektirir. ( Ohne Noten,1986).

Seyhan Başkaya

Ulrich Klemm’in aynı başlıklı makalesinden altınlar yapılmıştır.

Dünyalılar (www.dunyalilar.org)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu