Arka Bahçemiz

Auschwitz’den Sonra

austwitz

Yahudi [i] soykırımı (Holocaust) gibi būyūk çaplı bir soykırımın, daha 65-70 yıl őnce Avrupa kıtasında yaşanması insanı dehşete düşürüyor. Bu soykırımda Romanlar da katledildi. İnsanlık tarihinde 70 yıl bir noktadan őte anlam ifade etmez.  Yeni soykırımların olmayacağının bir garantisi de yok. Hâlâ savaşlar, katliamlar,  işgaller, işkenceler farklı biçimlerde devam ediyor.

 

Bir tanığın anlatımları

Anne Frank’ın “Anne Frank’ın Hatıra Defteri” adlı günlüğünü kim okumamıştır ki… Bu günlük, hemen hemen bütün modern dillere çevrilmiş ve dünyanın dőrt bir yanında milyonlarca insan tarafından okunmuştur. 13 yaşındaki Anne, Naziler tarafından, Amsterdam’da gizlendikleri evden ailesi ile birlikte alınarak, farklı toplama kamplarına gőnderilirler. Ve Anne ile kızkardeşi bu kampta  trajik biçimde ölürler.

Son dőnemde okuduğum Portekizce kitaplardan birisi Anne Frank’ın üvey kızkardeşi Eva Schloss tarafından yazılan ve Brezilya’da da Portekizce olarak yayınlanan “Depois de Auschwitz (Auschwitz’den Sonra)” adlı kitap. Kitap, henüz türkçeye çevrilmemiş sanıyorum, araştırdım ancak internette türkçe çevirisine ulaşamadım.

Schloss, Naziler 1938 yılında Avusturya’ya girdiklerinde dokuz yaşında olduğunu; her zaman oyun oynadığı bir arkadaşına gittiğini, ama arkadaşının annesinin ona artık onların evine hoş gelmediğini sőylediğini belirtiyor.

Schloss da tıpkı kızkardeşi Anne gibi o dőnemde aynı Nazi zulmüne maruz kalmış kurbanlardan ve sağ kalmayı başarmış az sayıda kişiden birisi. İki yıl ailesi ile birlikte saklandıktan sonra, Gestapo tarafından alınarak Ȍlüm Treni ile toplama kampına gőtürüldüğünde henüz 15 yaşındaydı.

Auschwitz, İkinci Dünya Savaşı sırasında Naziler tarafından, Polonya’nın güneyinde kurulan en büyük toplama ve imha kampı. Eva Schloss, Nazilerin bütün Avrupa’da 38 toplama kampına sahip olduklarını yazarak, Auschwitz’in bu kampların en büyüğü olduğunu anlatıyor.

Kent, Ohio- Nov 2011- Eva Schloss. ©Photo by David LaBelle/Kent State Photojournalism
Eva Schloss

Auschwitz’in  girişinde “Çalışmak Ȍzgürleştirir” yazar

Eva Schloss, Nazilerin Auschwitz-Birkenau toplama kampından dolayı gurur duyduklarını yazıyor ve burasının bizzat Nazilerin başlıca liderlerinden birisi olan Himmler tarafından bizzat organize edildiğini belirtiyor. Burada yazarın belirttiğine gőre 1 milyon insan Nazi őlüm makinesi tarafından katledildi. Kendisi ise sağ kalmayı başarmış ender kişilerden birisi. Çünkü kampa ulaşan Yahudilerin çoğu gelir gelmez hemen gaz odasına gőnderilerek őldürülüyordu. Kampın girişinde Arbeit macht frei; “çalışmak özgürleştirir.” yazar.

Eva Schloss, kampta babasını ve kardeşini yitirir, ama annesi ile birlikte sağ kalmayı başarırlar. Anne Frank’ın babası Otto Frank da sağ kalmayı başarmıştır. Eva’nın annesi ile Anne’in babası tanıştıktan bir süre sonra evlenmeye karar verirler. Bőylece Eva, Anne’in üvey kardeşi olmuştur. Ancak Anne Frank artık yaşamamaktadır.

Eva toplama kampının açlıkla dolu, korkunç ve korku dolu bir yer olduğunu sőyler; geceleri annesi ve diğer sekiz kadınla birlikte aynı yatakta kutulanmış sardalye gibi yattıklarını ve birisi diğer yana dőnerse, hepsinin dőnmesi gerektiğinden sőz eder. Ayrıca herkesin bu kampa uyum sağlayamadığını dile getirir. Banyoda Nazi askerleri tarafından tecavüze uğrayan birçok kurban da vardır. Eva da bőyle bir tehlike atlatmış, fakat kendi anlatımına gőre tecavüzden kurtulmayı başarmıştır.

Schloss, kitabın girişinde şőyle yazar: “İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana dünyada birçok şey değişti, fakat ne yazık ki őnyargılar ve ayrımcılık uygulaması değişmedi. ABD’deki sivil haklar mücadelesinden Güney Afrika’daki Apartheid rejimine, Eski Yugoslavya’daki savaşa ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki çatışmalara kadar… Dünyanın birçok yerine baktığımızda birçok insanın onuru ve anlayışı uğruna mücadele verdiğini gőrüyoruz. Bugün insanlar hâlâ derisinin rengi, cinsiyeti ya da dini nedeniyle baskıya uğrayabiliyorlar.”[ii]

Universo_dos_Livros__Depois-de-Auschwitz

Yalnızca altı bin Yahudi Auschwitz’den sağ olarak kurtuldu

Eva, kendisinin toplama kampından sağ çıkma şansının son derece küçük bir olasılık olduğunu belirterek, 1 milyondan fazla Yahudi’nin őldürüldüğü Auschwitz toplama kampından yalnızca 6 bin insanın sağ olarak kurtulduğunu dile getirir.

Sovyet birlikleri, tutsakları őzgürleştirmek amacıyla kampa girdiklerinde yaklaşık 1 milyon giysi, 43.255 çift ayakkabı ve 15 bin ton kadın saçı ile karşılaşırlar.[iii]

Schloss, yaptığı bir sőyleşide “Nazileri asla affetmeyeceğini” sőylüyor. Schloss, sőyleşiden bir süre őnce Atlanta’da olduğunu ve burada bir kişinin Nazileri affetmesinin olası olup olmadığını sorduğunu, kendisinin de bu soruya hayır yanıtı verdiğini anlatıyor. Soruyu soran kişi Eva’ya onun affetmesi için dua edeceğini sőylemesi üzerine Eva şőyle der: “Lütfen zamanınızı boşa harcamayın.”[iv] Aynı sőyleşide Eva, kendisinin maruz kaldığı her şeyi anlatmanın kolay olmadığını, Gestapo tarafından yaşgününde alındığını dile getiriyor. Eva, sağ kurtulmasında şansının yanısıra, yaşama güdüsünün güçlü olmasının ona direnme gücü verdiğinden ve bu nedenle umudunu hiç yitirmediğinden sőz ediyor.

Brezilya’da da yayınlanan ve 303 sayfadan oluşan Portekizce kitap, akıcı ve sade bir dil ile kaleme alınmış.

 

Eva Schloss kimdir?

Eva Schloss, 11 Mayıs 1929’da Viyana’da doğdu. Burada Yahudilere yőnelik ayrımcılık ve saldırılar başlayana dek babası, annesi ve kardeşi ile mutlu bir çocukluk geçirdi. Çocukluğunun bir bőlümünü de Amsterdam’da yaşadı. Orada, Gestapo tarafından ailesi ile birlikte alınarak Auschwitz-Birkenau kampına gőtürüldü. Burada, babası ve erkek kardeşi Naziler tarafından őldürüldü. Eva, annesi ile birlikte insanlık dışı koşullara direnmeyi tercih etti.

Savaştan sonra 1952’de, Londra’da bir fotoğraf stüdyosunda çalıştı. Aynı kentte evlendi. Burada ayrıca Anne Frank Vakfı’nda çalışmalar yürüttü.

İlk kitabı, “Eva’s Story (Eva’nın hikâyesi)” 1988 yılında yayınlandı ve daha sonra tiyatroya uyarlanarak birçok ülkede gősterime girdi.

 

Erol Anar

 

Dūnyalılar (www.dunyalilar.org)

 

[i] Bazı kişiler “Yahudi” yerine “Musevi” kelimesini kullanmayı tercih ediyor. Doğrusu Yahudi’dir. Yahudilik bir ırktır aynı zamanda. Musevi ise, Musa’ya inanan anlamına gelir. Her Yahudi, Musevi değildir ve dinsel inanç taşımayabilir.

[ii] Eva Schloss: Depois de Auschwitz, Editora: Universo do Livros, São Paulo, 2013., s. 9-10.

[iii] Age, s. 140.

[iv] https://www.youtube.com/watch?v=7_O13pyGQt8

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu