İki baba, iki oğul…
6 Mayıs 1972, Türkiye
Baba,
Mektup elinize geçmiş olduğu zaman, aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben, ne kadar üzülmeyin desem, yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum. İnsanlar doğar, büyür, yaşar ve ölürler… Önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde, fazla şeyler yapabilmektir.
Bu nedenle ben, erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki, benden önce giden arkadaşlarım, hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de etmeyeceğimden şüphen olmasın.
Oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir. Bu yola bilerek girdi. Sonunun da bu olacağını biliyordu. Seninle düşüncelerimiz ayrı ama beni anlayacağını tahmin ediyorum. Sadece senin değil, Türkiye’de yaşayan Kürt ve Türk halklarının da anlayacağına inanıyorum.
Cenaze için, avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da bildireceğim. Ankara´da 1969´da ölen arkadaşım Taylan Özgür´ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbul´a götürmeye kalkma. Annemi teselli etmek sana düşüyor. Kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et. Onun bilim adamı olmasını istiyorum. Bilimle uğraşsın ve unutmasın ki, bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir.
Son anda, yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir seni, annemi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşiyle kucaklarım…
Oğlun Deniz Gezmiş
………………………………………………………..
17.12.2013, Türkiye
Tayyip Erdoğan (TE): Evde misin oğlum?
Bilal Erdoğan (BE): Evet babacığım.
TE: Sabah şeyler operasyon yaptılar, bu Ali Ağaoğlu, Reza Zerrab, işte bizim Erdoğan’ın oğlu, Zafer’in oğlu, Muammer’in oğlu filan, bunların şu anda evlerinde arama yapıyorlar.
BE: Bir daha söylesene babacığım.
TE: Diyorum ki Muammer beyin oğlu, Zafer’in oğlu, Erdoğan’ın oğlu, Ali Ağaoğlu, Reza Zerrab filan 18 kişiyi şu anda büyük yolsuzluk operasyonu şeyiyle evlerinde arama yapıyorlar filan falan.
BE: Evet.
TE: Tamam mı, şimdi diyorum ki, senin evinde ne var ne yok, sen bunları bir çıkar. Tamam mı?
BE: Ben de ne olabilir baba senin para var kasada.
TE: Onu diyorum işte. Ondan sonra ben şimdi gönderiyorum kardeşini. Tamam mı?
BE: Kimi gönderiyorsun?
TE: Kardeşini gönderiyorum diyorum.
BE: Hı tamam.
TE: Ondan sonra aynı şekilde o bilgiler onda var tamam mı, abinle konuş.
BE: Evet.
TE: Onda, onu şey yapalım, amcanla filan konuş. O da aynı şekilde çıkarsın, eniştenle konuş, o da.
BE: Ne yapalım bunları baba nereye koyalım?
TE: Belirli yerlere oralara şey yap işte.
BE: Berat’ta da var.
TE: Onu söylüyorum işte, şimdi bir araya gelin amcanı da al, Ziya enişten de var mı yok mu bilmiyorum da tamam mı, Burak abine de hemen şey yap. Tamam mı?
BE: Tamam baba, Sümeyye yani çıkarıp, Sümeyye bana nereye götüreceğimi söyleyecek.
TE: Ya tamam, hadi şey yap, sizinkileri düşünün aranızda eniştenle filan.
BE: Ne yapalım diye.
TE: Evet evet, hemen irtibat kuralım saat 10’a kadar…
BE: Tamam baba.
TE: Tamam mı, irtibatta kalın.
BE: Tamam babacım.
Böyle bir oğul büyüttükleri için, böyle bir oğlun anısını onurla taşıdıkları için, başımızı yere eğdirmedikleri için anne ve babasının ve Türkiye halklarının özgürleşme mücadelesi için kendilerini feda eden Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının anıları önünde saygıyla eğiliyorum.
Ali Murat İrat