Arka Bahçemiz

Ben en çok “Vicdani Ret” hakkını kullanan erkekleri sevdim

Feminist anlayışa sahip olmak, kadının dünyanın işleyişinin farkında olması ile başlar, Feminist olmayan ve Feminist anlayışa karşı duruş gösteren kadınlarda farkındalık durumu eksik diye düşünüyorum.

asker_bayan

Farkındalığa örnek olarak Askerlik kavramını ve askerliği ret eden Vicdani Ret tepkisini gösterenleri örnek vermek istiyorum.

1989 yılına kadar tanıdığım askerlik yapmış bütün erkekler askerlik yaparken yaşadıkları ve tanık oldukları eziyetleri anlatırlardı ve ben de her seferinde “neden karşı çıkmıyorsun?”, “Bu uygulamanın kalkması için neden mücadele vermiyorsun?” gibi soruları sızlanan askerlik yapmış erkeklere yöneltiyordum.

Bana anlatılan hikâyelerde eğitim sırasında uygulanan şiddet ve aşağılama üst boyuttaydı.
Beni en çok şaşkınlığa uğratan durum ise eğitim sırasında her hangi bir nedenden ölen askerlerin ölümü için “Eğitim zayiatı” tanımının kullanılması idi. Çok olağan bir ölümmüş gibi, aslında olağan ölüm değil!
En önemlisi öldürmeyi meşru gösteriyorlardı askeri eğitimde.
Erkek olmanın, tabii ki asker olmanın yolu öldürmekten geçer.
Asker için öldürmek meşru bir eylemdir. Askerlik kurumu bu nedenle vardır.

Katı bir hiyerarşi, itaat zorunluluğu ve görevi sorgulamamak. Öldür emrine kesinlikle uymak.

Asker olmaktan kaçamazsın eğer asker kaçağı olmayı denersen, iş bulamazsın, iş yeri kuramazsın, ülke dışına çıkamazsın, evlenemezsin. Evlenemezsin çünkü kaçak yaşamak zorundasın ve kaçak yaşam parasızlığı, yoksulluğu beraberinde getirir ve bütün bunlar evliliğin gerekliliği olan yerleşik ve güvenli yasama engeldir. Hiç bir kadın kaçak biri ile evlenmeyi göze alamaz alırsa yaşamı cehenneme döner.

Şimdi Türkiye´nin ne kadar asker anlayışa sahip bir ülke olduğunu düşünecek olursak,1989´da Tayfun Gönül adli bir erkeğin “Ben Vicdani Ret” hakkımı kullanıyorum diyerek ortaya çıkması ve sonuna kadar savunması devrimci bir eylemdir.

Haberleri okuduğumda gözlerime inanamamıştım. Büyük bir sevinçle “Nihayet askerlik uygulamasını ret eden bir erkek çıktı diye yerimden sıçramıştım. Şimdilerde birçok Vicdani Ret´ hakkini kullanan var ve bu olağan bir duruma geldi. Sayıları her ne kadar düşük olsa da gelecek için bir umut taşıyor.

Düşünsene Türkiye halkının yarıdan fazlası çok yoksul bir yaşam sürüyor. Kadınlar nüfusun yarıdan fazlasını oluşturuyor ve gayrimenkulün yalnızca %8’i kadınlar üzerine kayıtlı. Kadınların yoksulluğunu en güzel ifade eden bir oran bu ve Türkiye´nin genç kızları, kadınları KADIN SORUNU yok diyor.
Başlarını kuma gömüyorlar devekuşu misali.

Korkmayın kadınlar, gerçeklikten kaçmayın. Gerçekliği ne kadar çok görürseniz, incelerseniz çözüme o kadar çok yaklaşırsınız. Bugün okula gidip meslek sahibi olabiliyorsanız, yalnız yaşama hakkını kullanabiliyorsanız, tercih hakkınız varsa bunda Feminist kadınların rolü var, başkasının değil.

Türkiye´nin kadını hiç bir alanda söz sahibi olmadığı ülkesinin ordusuna asker yetiştirmiş olmaktan gurur duyar. Askerlik çağına gelmiş oğlunu davul zurna ile askere yollar, yollar da orada ne olup bittiğini bilmez. Oğulları öldürdükleri insanların üzerine ayaklarını basarak hatıra resmi çektirir ya da kulaklarını kesip anahtarlık yapar da “oğul bu insana yakışmaz” demez, demez de oğlunu sağ döndüğü için bağrına basar.
Bir erkek arkadaşım bana şöyle bir şey anlatmıştı. “bizim köyde haşarı olan genç erkeklerin olgunlaşması için askere gitmesi beklenir. Ben askere gidip geldikten sonra anladım ki askerde gençler uygulanan şiddetle sersemletiliyor, olgunlaşmıyorlar.”
İşin ilginç tarafı bu erkeklerin hepsi anılarını anlatırlar, ama bu yaşananları belgesel haline getirmezler. “Atlattık” diyerek normal yaşama dönerler.

Kadınlarda işte böyle askerlik yapan erkeklere benzerler. Yaşadıkları onca zulüm ve baskıyı birbirlerine anlatırlar da anlatırlar. Ama uygulamaya karşı duran kadınlara karşı ”ben bilmez miydim karşı durmasını ama çocuklarım vardı da ondan çektim“ ya da “iyi kadın olmayıp kötü yola mı düşeydim?” diyerek erkek anlayışını ve şiddetini savunurlar.

İşte ben bütün bu katmerleşmiş değer yargılarını sarstığından ve araştırmaya yönlendirdiğinden dolayı Vicdani Ret hakkını kullanan erkekleri ve Feministleri çok seviyorum. Benim devrimcilerim bu iki kategoriye giren insanlardır. Farkındalıklarını eyleme sokarak Türkiye tarihinde Devrim adımlarını atan, ben de hayranlık etkisi bırakan, sevdiğim insanlardır.

Ruhat Gülçin (Berlin, 12.04.14)

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu