Arka Bahçemiz

“Ben Siyasetle İlgilenmiyorum” Konformizmi Üzerine

Günümüzde sıkça duyduğumuz bir cümle var: “Ben siyasetle ilgilenmiyorum.” Kulağa tarafsız, hatta bazen olgun bir tavır gibi gelebilir. Ancak bu ifade, çoğu zaman konformizmin, yani sorgulamadan mevcut durumu kabullenmenin bir yansımasıdır.

Peki, gerçekten siyasetle ilgilenmemek mümkün mü?

Siyaset her yerdedir.

Siyaset sadece seçim dönemlerinde oy vermek ya da parti tartışmaları yapmak değildir. Günlük hayatımızın her alanında siyaset vardır:

Sabah işe giderken bindiğiniz toplu ulaşımın fiyatını siyaset belirler.

Çocuğunuzun eğitim müfredatını siyaset şekillendirir.

Çalıştığınız iş yerinde haklarınızı koruyan (ya da korumayan) yasaları siyaset yapar.

Marketten aldığınız ekmeğin fiyatı bir ekonomik politikayla bağlantılıdır.

Yaşadığınız coğrafyadaki doğanın ve kaynakların gelecek aleyhine istismar edilmesi siyasetin konusudur.

Her gün maruz kaldığınız trafik siyasetle doğrudan ilişkilidir.

Şehrinizde yeşil alan eksikliğinden, kaldırımların darlığından, bisiklet yollarının olmamasından, simit çay fiyatlarından mı şikayet ediyorsunuz? Bunları siyaset yaptı.

Çocuğunuz sokağın ortasında şiddete maruz mu kaldı, tatil yaptığınız otelde yandınız mı? Yakınınızı bir maden göçüğünde mi kaybettiniz, üniversite mezunu kızınız 5 yıldır iş bulamadı mı? Bunların hepsi siyasetle ilgili.

Gelecek kaygısı mı yaşıyorsunuz, uykularınız mı kaçıyor, sürekli bir şeyler eksik mi hissediyorsunuz yaşamınızda? Bunun siyasetle bağlantıları var. Geleceğinizle ilgili karar mekanizmalarında rol almadınız, başkalarına bıraktınız her şeyi, o başkaları da kendi siyasi vizyon ve kapasiteleri ölçüsünde size bir gelecek hazırladılar!

Siyasetle ilgilenmemek, aslında bu kararları sorgusuz sualsiz kabul etmek anlamına gelir. Çünkü ilgilenmeyenler, kararları başkalarının vermesine izin verir.

Konformizmin Güvenli Kıyısı

Siyasetle ilgilenmemenin arkasında bazen korku, bazen rahatlık, bazen de bilinçli bir kayıtsızlık yatar. Bu duruş, mevcut düzeni olduğu gibi kabul edenlerin sayısını artırır ve değişimi zorlaştırır. Oysa tarih boyunca haklarını savunanlar, sorgulayanlar ve mücadele edenler sayesinde birçok şey değişmiştir. Kadınların seçme hakkı, işçilerin sendikaları, basın özgürlüğü ve daha birçok kazanım, “ben ilgilenmiyorum” diyenlerin değil, mücadele edenlerin eseridir.

Siyasetle ilgilenmemek bir lüks mü?

Siyasetle ilgilenmemek, genellikle belirli bir rahatlık seviyesine sahip olanların yaptığı bir tercihtir. Çünkü en temel hakları için mücadele edenler, siyasetin doğrudan hayatlarını etkilediğini bilirler. Örneğin, geçim sıkıntısı çeken bir işçi, öğrencisi için daha iyi eğitim isteyen bir veli ya da sosyal haklarını kaybetmekten endişe eden bir emekli için siyaset bir tercihten çok bir zorunluluktur.

Bir toplumda ne kadar çok insan siyasete ilgisiz kalırsa, o kadar az sayıda insan karar mekanizmalarını yönlendirir. Ve bu yönlendirme çoğu zaman, sadece belli bir kesimin çıkarlarını gözeten politikalar doğurur.

Sonuç: Sorgulamadan Yaşamak mı, Bilinçle Hareket Etmek mi?

“Ben siyasetle ilgilenmiyorum” demek, başkalarının sizin yerinize karar vermesine izin vermek demektir. Oysa birey olarak her insanın, yaşadığı toplumun gidişatında payı vardır. Eleştirmek, sorgulamak, alternatifler üretmek ve en önemlisi bilinçli tercihler yapmak, demokrasiyi ayakta tutan unsurlardır.

Bu yüzden, ilgilenmemek bir seçenek değil, ancak bir konformizm tuzağıdır. Ve o tuzağa düşenler, eninde sonunda siyasetin bir gün kapılarını çalacağını fark ederler. İş işten geçmeden ilgilenmek, her vatandaşın hem hakkı hem de sorumluluğudur.

Bu yazı ChatGPT aracılığıyla üretilmiş ve düzenlenmiştir, yazıya konformizm hakkında şu eklemeyi de yapmalıyız:

“Prensipleri, dünyaya dair kişisel görüşleri, şeylerin doğası ile ilişkileri olmayan konformistler, sıklıkla çeşitli tarikatımsı yapıların kurbanı olurlar. Bu insanlar neredeyse her zaman çoğunluğun fikrini takip ederler. Yönetilmeleri, başkalarının iradesine tabi kılınmaları çok kolaydır. Konformistlerin ahlaki bir özü yoktur. Toplum için tehlikelidirler, eğer bu tür insanlar çok olursa toplum kölelerden oluşan bir topluluğa dönüşür, iktidardaki kişinin ya da ideolojinin tüm emirlerine, talimatlarına pasif bir şekilde uymaya hazırdır. Konformizm bireyselliği yok eder, bilimin ve sanatın gelişimine katkıda bulunma yeteneğini önemli ölçüde azaltır, gerçeği, yeni fikirleri ve değişimi durduran bir frendir.”

Katkı için Necati Gençel’e teşekkürler…

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu