Bir sussak neler anlatacağız birbirimize kimbilir; susacak ne çok hatıra biriktirdik oysa biz. Susmayı özledim seninle; sükutla dokunmayı, sessiz`ce anlamayı seni…Gel, sessiz harflerle seslenelim usulca;seninle susmaya ihtiyacım var. Susalım seninle bir akşamüstü çocukça,ürkekçe, biz`ce… Susmak, yorgunluğumuzu, sızımızı, solgunluğumuzu; susmak, biz`i biz`e anlatan o mucizevi duruluk… Benimle susar mısın a canım?
Bir sussak nasıl da güzel duyumsayacağız birbirimizi kimbilir; seslerin kıyıcılığı, sözlerin inciticiliği arasında kalmışız. Susamadık seninle bir sigara içimlik olsun; sesimizi yitirip, iç sesimizi uzatıvermek isterdim avucumuza. Avucumuzda incecik bir yara; yaramızın dilini rüzgarlar bilir, nehirler bilir alfabesini. Seninle susmak öyle iyi gelir ki bana…Benimle susar mısın a canım?
Bir sussak, yan yana, kana kana sussak seninle. Bencil, kibirli dillerin dışında acemice duruversek iki parça can. Bir dalgın bakışımızla hal hatır sorsak, bir yorgun gülüşümüzle umutlansak, bir ağrılı kalbi gösterip, suskunluğumuzu dinlesek öyle kederli, öyle dingin. Seni düşündükçe susmak geliyor içimden; aşk halinde susmalıyım sana, can halinde bir çiçekli dal gibi olmalı yeryüzüne bıraktığım o küçücük kıpırtı. Benimle susar mısın a canım?
Bir sussak, insanlıktan çıkıp da can`a ermişliğin sırrında. Susacağım can sensin çay demlerken; fasulye ayıklarken, pazara giderken, bir kedi yavrusunu okşarken sen olmalısın yanıbaşımda sustuğum. Ayrı durmak böyledir işte iki gözüm; huzurla, ferahlıkla susabildiğindir can olan. İncelikle serpebildiğin suskunluğun, incelikle bağra bastırılıyorsa, bırakma sustuğunu, o güpgüzel yüreciği. Susabildiğimce ben`im, susabildiğimizce biz`iz gayrı. Benimle susar mısın a canım?
Bir sussak yara bere içinde kalanın, kanatılanın özüne doğru. Kanatılanı severiz yaramızdan ötürü. Yaralıyızdır ve yaramızı gösterme gereği duymadan susuyoruzdur bir başımıza. Ayrı duranlar barınır can evimizde; tez dalanlar, tez kananlar… Bir avucuzdur şunun şurasında ve susarak, hiç bir dile gerek duymadan duyumsayabiliyoruzdur birbirimizi, biz`i… Susabiliyoruzdur figan ederek, susabiliyoruzdur sükut ederek, can`a dair ayrı bir dilde. Benimle susar mısın a canım?
Annesini özleyenler gelsin; susalım can cana şuracıkta….
Küs duran çocuklar, yorgun argın işçiler gelsin; sessiz`ce sarıp sarmalayalım onları.
Tutunamayanlar sokulsun başucumuza; şu üç dünyada can`dan bir iz bırakabilecekken külden bir is olanları, naifliği, duruluğu, duyumsaması hoyratlıkların içinde ölgün bir düş gibi kalanları özlemle kucaklar suskunluğumuz.
Ah bu suskunluğumuz, heder edilen canlar, yaftalanan halklar içindir gayrı; can kıymeti bilinemeyen cümle çoğulluklar, biz`im içindir.
Bir sussak, bir daha konuşmasak a canım; benimle susar mısın…
Ergür Altan (erguraltan@gmail.com)
Dünyalılar