İlk çağlardan beri kadın; direnişin, gücün ve haklılığın simgesidir gerek anlatılan mitlerde gerekse tarihin tozlu sayfalarında. Bunlardan belki de en özeli 11 yüzyıl İngiltere’sinde bir efsaneye dönüşmüş asırlardır ressamlara, şairlere sanatçılara hatta Freud’a bile ilham olmuş Lady Godiva’dır.
Godiva ismi, eski İngilizce’de ‘Tanrı’nın Hediyesi’ olan “God gift you”dan doğmuş olan Godgifu’dur. İngilizcenin Latinleşmesi döneminde ismi okunuşu Godiva’ya evrilmiştir.
17 yaşındayken kendisinden bir hayli büyük Mercia Kontu Leofric ile evlenir. Evliliğin ilk zamanları iyi giderken Kontun Coventry halkından istediği yüklü vergiler sebebiyle çiftin arası açılır. Lady Godiva eşini vergileri azaltması, kaldırması yönünde telkinler de bulunur ancak sonuç elde edemez. Kont eşinin bu konuşmalarından o kadar çok bunalır ki bir gün nedendir bilinmez bir teklifle Godiva’nın karşısına çıkar. Eğer çırılçıplak bir atın üstünde bütün şehri gezmeyi kabul ederse vergileri kaldıracağını söyler. “Çırılçıplak yürü de Tanrının hediyesini herkese göster” diyen kontun böyle bir teklifi karısının dindar ve muhafazakar olup kabul etmeyeceğini düşündüğü için söylediği düşünülür.
Kontun düşüncesinin aksine Godiva bu teklifi kabul eder. Atın üstünde upuzun kızıl saçlarını salarak bütün şehri dolaşır. Coventry halkı ise Godiva çırılçıplak gezerken evlerinin, dükkanlarının kepenkleri kapatır ve Godiva’ya bakmazlar. Ancak içlerinden biri Terzi Tom merakına yenik düşüp kepenginin aralığından Godiva’ya bakar ve kör olur. İngilizlerin “Peeping Tom” (röntgenci Tom) deyimi de böyle ortaya çıkmış olur. Lady Godiva kocasına karşı direnişte galip cıkmış kont da sözünde durup vergileri kaldırmıştır.
Batı dünyası Lady Godiva için farklı farklı hikayeler ve efsaneler yazar. Bunlardan bazısı aslında Godiva’nın saçlarının kısa olduğu ama 15.yy’da kilise tarafından hikayeye uzun saç eklendiği diğeri ise soyunmak /çıplaklığın somut değil soyut oldugu konusudur. Halkın arasında gezerken Godiva’nın soyluluk ünvanlarından, mücevherlerinden kısaca dünevi şeylerden arınarak halkın içinde dolaştığı da söylenir.
20. yy’ın başında çikolata markası olan Godiva’nın çıplak vücudu, 1955’de Maureen O’Hara ile beyaz perdeye aktarılır 1962’de Slyvia Plath tarafından ‘Ariel’ şiirinde, kendisine yiyecek gibi bakan gözlerden kurtarılarak özgürlüğüne kavuşturulur. 1982’de adı bir göktaşına verilen Godiva, 14–16 Temmuz 2006’da Coventry’de düzenlenen festivalin evsahibi olarak çıkar karşımıza. Yerli edebiyatta ise şair İsmet Özel Amentü adlı şiirinde“Ne Godiva geçer yoldan, ne bir kimse kör olur” diye yer verir bu efsaneye.
Tarih, din, psikoloji, mit ve folklorün eşsiz bir bileşimi olan efsane, Freud’e göre gözetlenenin kadın/pasif/sergileyen/utanan olması, gözetleyenin erkek/aktif/seyreden/cezalandırılan olması gibi unsurlarıyla dört dörtlük bir röntgencilik hikâyesidir. Röntgenci Tom’a verilen ceza da Oedipus’tan beri bildiğimiz bir tür hadım etme eyleminin temsilidir. Ama durum bu kadar basit değil. Tarih boyunca, Lady Godiva kocasının zorbalığına karşı başkaldırırken özgürlüğün simgesi olur, kocasının sapkın taleplerine boyun eğerken sadık bir kadına dönüşür. Halkın meraklı bakışları önünde görünmez hale gelişiyle tanrısal mucizenin, yürüyüş sonunda halkını ağır vergilerden kurtarmasıyla toplumsal kurtuluşun simgesidir. Uzun saçları ve bembeyaz bacaklarıyla fetişizm nesnesine dönüşürken, vücudunu sıkı sıkıya örten saçlarıyla erdemli bir azize olur.
Bugun “Femen “ adlı grup Lady Godiva’dan ilham alarak dünyanın dört bir yanında soyunarak direnmeye devam ediyor.
Hayallerle kalın…
www. medium.com/@_tanricabastet_
Dünyalılar(www.dunyalilar.org)