Onlarla az konuşup çok anlama yoluna gidin. Anlamadan anlaşılmayı beklemeyin. Bunun yolu da etkin ve kaliteli dinlemekten geçeceğini asla unutmayın.
Söz verdiğiniz şeyleri muhakkak yapmaya çalışın. Onlar, asla söylenenleri unutmaz.
Çocuklar, işaret parmağınızı değil ayak izlerinizi takip eder. Yani hareketler sözlerden daha yüksek sesle konuşur. Yaptıklarınız, eylemleriniz sözlerden daha etkilidir.
Onlara dokunun, sıvazlayın, sarılın, temas kurun. Bugün Avrupa’da bir çok doktor reçetelerine ilaç yerine sabah 3 defa öğle 3 defa aksam 3 defa sevdiklerinize çocuklarınıza sarılın diye reçete belirtiyor.
Neden soruları yerine, ne, nasıl sorularını sorun “Bunu neden yaptın?”, ” Neden sinirlisin?” vb. sorular çocuklara yargılayıcı ve tehdit edici gelebilir. Bunun yerine “Ne oldu? Nasıl oldu ?” gibi sorular sorarak onların duygu ve düşüncelerini öğrenerek, kendi çözüm yollarını üretmelerine, düşünce güçlerini geliştirmelerine yardımcı olun.
Onları eleştirirken şahsını, kişiliğini değil; yapmış olduğu eylemi eleştirin Yani “sen aptalın tekisin yerine yapmış olduğun bu hareket doğru değildi gibi”. Överken de aynısını yapın.
Çocuğunuzu başka çocuklarla kıyaslamayın. Her çocuk ayrı bir dünyaya sahiptir. Ayrı ayrı yetenekleri ayrı ayrı zekâları ve ayrı ayrı ruh yapıları vardır. Bu yüzden başka insanlarla olumsuz bir şekilde kıyaslanmak bırakın çocukları büyük insanları bile üzer.
Hatalarını yüzüne vurmak yerine onlara yakınlık gösterin. Dünyada hatasız iki insan vardır biri ölmüştür diğeri daha doğmamıştır. Hataları yüze vurmak insana direnç yaratıyor. Adeta arabanın vitesini geri almak gibi bir etki oluşturuyor.
İşi, gücü, eşi, aşı belli zamanlarda askıya alın, onlarla gezin, tozun, uzanın, takla atın… 21.yüzyıl, bize ilişkinin değil işin öncelikli olduğunu telkin ediyor. Oysa çocukların anne ve babalarıyla çok yakın ilişkiye ihtiyaçları vardır.
Anne ve baba olarak asla melek rolüne girmeyin. Çünkü sizde hata yapabilirsiniz. Her şeyin eksiksiz, hatasız ve kusursuz olsun yolundaki saplantılarınızı pencereden aşağı atın.
Okuldan gelince ilk sözünüz, dersten, nottan önce bugün doya doya oynadın mı sorusu olsun. Oyun çocuklar için gıda gibi elzem bir ihtiyaçtır. Malum günümüz çocuğu beyaz betonlar arasına sıkışıp kalmıştır. Devasa enerjiler bir türlü atılamamaktadır.
Düşüncelerini değiştirmeden asla davranışlarını değiştirmeye çalışmayın. Yani önce kalbini gönlünü çalın, davranışlar bu sayede kendiliğinden değişecektir.
Çocuğunuza sevgiyi şartlı öğretirseniz oda sizi şartlı sever. Örnek: Eğer uslu çocuk olursan seni severim sözünün geri dönüşü bende seni severim ama sende benim istediklerimi yaparsan olacaktır.
İlginin dozajını iyi ayarlayın, aşırı ilgi, ilgisizlik kadar zararlıdır. Örnek: İlacın azı fayda vermez çoğu da zehirler.
Unutmayın: Yüzyıllar öncesinde olduğu gibi modern çağda da insanların kalbine girmenin tek yolu, bir gülümseyişte, sıcak bir sözde, içtenlikte gizli.”Çocuklar hayatımızın fotoğraflarıdır, nasıl poz verirsek öyle resim alırız”
Nevzat ÖZER
Psikolojik Danışman – Eğitimci Yazar
Dünyalılar