Tarihin neredeyse tamamına delilik hâkimdir. Uzun bir tarih elbette, ancak yer ve zaman mahdut olduğu için bu tarihin belli başlı noktalarından ve öne çıkan birkaç şahsiyetten söz etmekle yetinmek en iyisi.
İlk çiti çakıp “Burası benim” diyen vatandaştan atom bombasını yapan “ileri zekâlılara”, parayı icat eden Lidyalı kardeşlerimizden Wall Street’i kuran “akıllılara”, piramitleri inşa ettiren Firavunlardan çölün ortasında dünyanın en yüksek gökdelenlerini yaptıran Şeyhlere kadar uzanır deliliğin tarihi.
Sokrates’e baldıran içirenler yavşaktı, Meryem Oğlu İsa’nın canına kast edenler ise bir avuç dolusu it. Buda’yı şeytanlaştıran saraylılarla Muhammed’e savaş açan Mekke müşriklerinin aklı aynı “akıl”. Arşimet’i öldüren godoşlarla Galileo’yu Engizisyon’un önüne çıkaran gebeşlerin babaları bir.
I. Dara ile İskender birbirlerinin muadilleriydi, ikisi de birbirinden deli istilacılar, biri Doğu’dan Batı’ya, diğeri de Batı’dan Doğu’ya dümdüz etti dünyayı. İslam fetihleriyle Haçlı seferlerine girersek işin içinden çıkamayız sittin sene. Attila, Cengiz ve Timur, üç bozkırlı, son derece tehlikeli adamlar, kıyma makinesi gibi her üçü de. Hitler, Mussolini ve Stalin, “aydınlanan” Batı’nın ve materyalist dünya görüşünün hediyeleri, kan içiciler. Neyse ki onların yerini “daha iyileri” aldı.
İnsanoğlu dünyanın içine henüz doğru düzgün edememişken Ay’a insan gönderenlerin uçtum akıllı oldukları kesin. Şimdi Mars’a dikmişler gözlerini, orayı da ifsat edecekler. Ya Steve Jobs, akıllı adam mı, hiç de değil, şu kadar insanı Homo Androidus’a çeviren bir manyak, öldü gitti.
Toprak, taş, tahta, kâğıt, metal vs. için tarih boyunca deli divane oldu insanoğlu. Hiyerarşi tesis etti, ordular kurdu, kan akıttı, sınırlar çizdi, işte verili dünya! Nietzsche’ye aklını kaybettirdiler sonunda, baktı ki bunlar psikopat çareyi psikanalizde buldu Freud, zavallı Sartre çaresizce oturup egzistansiyalist felsefe üzerine çalıştı ama nafile, deliliğin tarihi bunalıma soktu Cemil Meriç’i.
Kimse bir yerine takmadı kadim hikmeti, İslamî Doğu’nun İrfan Mektebi’nde yetişen adam gibi adamları meczup yerine koydular, Buda modern zamanlarda Uzak Doğu’nun halini görseydi kahrından ölürdü muhtemelen, Konfüçyüs’ün sadece adı var, Çin tekme tokat kovdu onu düşünce dünyasından, yaşasın ilerleme! Çin en iyimser rakamla 700 milyon yeni proleter hediye etti dünyaya; 40 metrekare evlerde yaşayıp ayda 30-40 dolara it gibi çalışan proleterler. Batı’da Fromm son bir gayret “Sahip olma, ol” falan dediyse de Batı insanı ona “Al kitabını da felsefeni de uza” dedi fiilen.
Servet, şehvet, şöhret, riyaset… Vahşi kapitalizm, emperyalizm, silah tüccarları, çıkar savaşları, güç gösterileri… Devletler, bankalar, medya kuruluşları… Savunma paktları, ekonomi toplulukları, çok uluslu şirketler, insan kaçakçıları, seks tacirleri… Cümleten anasını bellediler dünyanın.
İslam Dünyası ilim ve felsefe mirasının üzerine yattı, Orta Doğu cadı kazanı, Uzak Doğu’da çıt yok, Çinliler Amerikan ekonomisini ayakta tutan ırgatlara dönüştü, Japonlar robotlaştı, Batı Aydınlanma’nın felsefî kaynaklarını tüketti, şimdi felsefî açıdan o da kısır, Aydınlanma sonuçları itibariyle çok matah bir şey değil o da ayrı mesele.
Elbette işin “en güzel” yanı, dünyanın içine eden delilerin onlara karşı çıkanları delilikle suçlamaları. Ütopyaların cazibesine kapılmamak lazım, deliliğin tarihini kıyamet paklar ancak. O güne kadar devam edeceğiz birbirimizi yemeye. Kızmayın, Kur’an, insanı zalim ve cahil olarak nitelendirmekte haklı: “Şüphesiz o pek zalim, pek cahildir” (Ahzab: 72).
İnsanlık tarih boyu insanlıktan çıkadursun, en iyisini Christopher Johnson McCandless -nam-ı diğer Alexander Supertramp- yaptı bence, siktir çekti bütün bir deliler koğuşuna.
Ömer Yılmaz