Arka Bahçemiz

Devlet ve Sanat

Devlet, önce sanatçının belini kırmalı; dizginlemeli onu. Düşünen insanları, kuvvetli bireyselliği olanları. Çünkü önce onlar direnir, önce onlar muhalefet eder. İlk önce onların bir diyeceği vardır olup bitene. Kanundan güçlüdür zira kalem!sanat

‘’ Değerinden eksiğe bozulmuş’’ bir erkekten bahsediyor Attila İlhan; ‘’Yanlış Yaşamak’’ şiirinde… Ne güzel söylemiş. Kimler ederinden eksiğe bozulmadı ki bu ülke de… Hangimiz, kaçımız ederimiz kadarına gittik, bu hayat pazarında… Bir de ederinden fazla tutanlar var bu ülke de. Hülasa,‘’Başlar ayak, ayaklar baş’’ meselesi!

’Yetenek harcanabilir ama deha asla!’’ diyor Dücane Cündioğlu… Haklı; filhakika deha olmasa da yetenekli ‘’lazım’’ insanlar var aramızda; harcanan, coplanan, susturulan veya ucube ilan edilen!

Önce sanatla savaşmalı! Sanatçılarla! Devlet, yani amme adına herkesin katılımı ve kabulüyle ortak kaynaklarımız üzerinde tasarruf hakkı olan soyut güç! Muktedir olan! Önce sanatçının belini kırmalı; dizginlemeli onu. Düşünen insanları, kuvvetli bireyselliği olanları. Çünkü önce onlar direnir, önce onlar muhalefet eder. İlk önce onların bir diyeceği vardır olup bitene. Kanundan güçlüdür zira kalem! Kitaplar okumaya bedeldir, Özdemir Asaf’ın ‘’Devlet ve Ben’’şiiri. Kurşundan beter vurur adamı, Sezen’in bir sözü! Ahmet Arif’in ‘’Kurşun sıksan geçilmez geceleri’’ vardır, insanın içine işleyen.. Arfi Damar’ın ‘’Sekizi geç vuran saati vardır’’ mesela…’’Düşünmeden bilmeleri ‘’vardır bir de aynı şiirde… Devletin nesi var? Duvarları var. Gidip kafanızı tosluyorsunuz! Bir de kaba gücü…

Sadece tek bir şiir, bir şarkı, bir türkü veya..İnsanı kahraman yapabilir. Büyük bir yardımsever yapabilir. Hiç kimse kanunla kahraman olmaz! Ve hayırsever olmaz!

Devletlerle sanatçıların arası aslında hiçbir zaman iyi olmamıştır. İyi görünmüştür! Çünkü devletin hantal zekâsı, sanatın, tefekkürün ve üreten insanların ferasetiyle ve kitleleri etkileme gücüyle yarışamaz; yenilmeye mahkûmdur! Kaldı ki sanatın özü eleştiridir. Var olandan memnun olmamaktır başlangıç noktası. Sanatçı Rabbani olduğunu bilmese de hisseder. Bir bütüne ait olduğunu bilir. Paraya mevkie ait hissedemez kendisini! Açıklayıp isimlendiremese de… Dolayısıyla bağımsızdır, boyun eğemez. Riayet etmek istemez çoğu zaman. Asu çocuklar gibidir.

Bu sebeple en iyisi, onları yok saymaktır. Sahnelerini kapatmak, maaşlarını düşürmek, türlü bürokratik engellerle yıldırmak, yaptıkları heykelleri kaldırıp parçalamak, mahkemeye verip Allahsız ilan etmek en iyisidir! Kimi zaman…

Erk ile sanat arasındaki ilişkinin sadece bugün böyle olduğunu düşünenler çok ama çok yanılıyorlar. Sadece bazıları sanatla dost görünür taklidini iyi yaparken bazıları bunu beceremiyorlar.

Devletle, tahakkümle, siyasayla, siyasetle, ortalama algılarla barışık sanatçı olmaz! Olsa, yaptığının adı sanat olmaz!

Ersin Baysan-ersinbaysan_78@hotmail.com

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu