Din ve Biz
Mary İngiltere’de doğmuş Hristiyan bir ailenin çocuğudur. Hristiyan olmasının tek sebebi, Hristiyan bir aileye doğmuş olması ve Hristiyan bir toplumda yetişmiş olmasıdır.
Ayşe Hanım Türkiye’de Müslüman bir aileye doğmuştur. Müslüman olmasının tek sebebi, Müslüman bir aileye doğmuş olması ve Müslüman bir toplumda yetişmiş olmasıdır.
Raji Budisttir, Hindistan’da Budist bir aileye doğmuştur. Budist olmasının tek nedeni, Budist bir toplumda, Budist öğretilerle yetişmiş olmasıdır.
Joseph Yahudi’dir. Yahudi bir ailede, Musevi değerlerle yetiştirilmiştir. Yahudi olmasının tek nedeni, Musevi bir aileye doğmuş olması ve Musevi bir toplumda yetişmiş olmasıdır.
Ayşe Hanım “en iyi din İslam” diye bağırır, Mary büyük bir heyecanla “en iyi din Hristiyanlık “ diye karşılık verir, Joseph “en iyi din Musevilik” der, Raji “ en iyi din Budizm“ diye savunur.
GERÇEK :
Mary, Ayşe, Raji ve Joseph bu dinlere, dinleri iyi ve güzel olduğu için değil, yalnızca ve yalnızca tesadüfi olarak, o dine doğdukları için sahiptirler.
Eğer Joseph Türkiye’de Müslüman bir aileye doğmuş olsaydı bugün Müslümanlığı savunuyor, onu en iyi din olarak ileri sürüyor olacaktı. Aynı şekilde Emine Hanım’da İngiltere’de Hristiyan bir aileye doğmuş olsaydı, bugün kiliseye gidiyor ve Hristiyanlığın en iyi olduğunu savunuyor olacaktı.
BİR KAÇ İNCE SES:
Dünyanın her tarafından eller kalkar ve en iyi dinin kendilerininki olduğunu savunurlar. Bunların arasından birkaç ince ses çıkar. Ateist : “Durun bakalım, bu dinleri iyi oldukları için seçmediniz, yalnızca doğma yerinize bağlı bir tesadüf sonucu bu dine sahip oldunuz. Bir sorgulayalım bakalım, doğru ve iyi mi?” der.
NASIL SORGULAYABİLİRİZ?
Bilim ile dini karşılaştırabiliriz:
Din : Güneş dünyanın etrafında dönüyor
Bilim : Dünya güneşin etrafında dönüyor
Din : İnsanlık Adem ile Havva’dan oluşmuştur, onların çocukları kendi aralarında ensest ilişkiye girerek nüfusu arttırmışlardır.
Bilim : İnsanlık ve canlılar evrim teorisine göre türemiş ve gelişmişlerdir.
Yukarıdakiler gibi, din bilim çelişkileriyle ilgili birçok kaynağa erişmek ve incelemek günümüzde mümkündür.
Din tarihini inceleriz :
Dinlerin tarihine yönelik birçok objektif kitap ve belgesel bulunmaktadır. Dinlerin tarihi, gelişimi, insanların önce nelere taptıkları, üç büyük dinin oluşmasındaki etkenler inceleyen birçok kaynağa ulaşmak mümkündür. Şu sorular sorulabilir?
• Dinler nasıl oluşmuş?
• Gelişmeleri bazı politik olaylara mı dayanıyor?
• Nasıl yayılmışlar, politik olaylar, savaşlar çerçevesinde mi?
• Dinler iktidarların, güçlerin işine yaramış mı?
• Dinler birbirlerine benziyorlar mı? O dine özel diye düşünülen bazı öğeler aslında diğer dinlerden kopyalanmış mı?
• Din kitap küresel olarak dünyayı kavrayabiliyor mu yoksa yalnızca yerel öğeler mi barındırıyor? (Oruç zamanı kutuplara yakın yaşayan insanlar da dikkate alınarak mı belirlenmiş? gibi…)
Dininizin değerlerine, öğretilerine katılıyor musunuz? :
Dininizin değerlerinin sizin düşüncelerinize uygun olup olmadığını inceleyebilirsiniz. Örneğin, İslam dini değerleriyle yetişmiş bir kişi, bu dinin kendi değerlerine uygun olup olmadığını, dinin görüşlerine katılıp katılmadığını sorgulayabilir. Kaynak olarak Kuranı, peygamberin hayatını, genel kabul edilen hadisleri ele alabilir. Örneğin aşağıdaki görüş, kural ve eylemlere katılıyor musunuz?
Aşağıdaki Kuran’dan alınan kadın ile ilgili düşüncelere katılıyor musunuz?
Nisa 34: Allah’ın kimini kimine ustun kılmasından ötürü, erkeklerin mallarından sarf etmelerinden dolayı erkekler kadınlar üzerine hakimdirler. İyi kadınlar, gönülden boyun eğenler ve Allah’ın korunmasını emrettiğini, kocasının bulunmadığı zaman da koruyanlardır. Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin, yataklarında onları yalnız bırakın, nihayet dövün.
Bakara 228 : Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinde belli hakları vardır. Ancak erkekler, kadınlara göre bir derece üstünlüğe sahiptirler.
Nisa 3 : Eğer (kendileriyle evlendiğiniz takdir de) yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız beğendiğiniz (veya size helâl olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın; yahut da sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır.
Ahzab 50 : Ey peygamber! mehirlerini verdiğin hanımlarını, allah’ın sana ganimet olarak verdiği ve elinin altında bulunan cariyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber göç eden kızlarını sana helal kıldık. bir de peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini peygambere hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere (helal kıldık). kuşkusuz biz, hanımları ve ellerinin altında bulunan cariyeleri hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliriz. (bu hususta ne yapmaları lazım geldiğini onlara açıkladık) ki, sana bir zorluk olmasın. Allah bağışlayandır, merhamet edendir.
Ahzab 51 : onlardan dilediğini geriye bırakır, dilediğini de yanına alırsın. boşadığın hanımlarından arzu ettiğini tekrar yanına almanda, senin üzerine bir günah yoktur. böyle yapman onların mutlu olmalarına, üzülmemelerine ve hepsinin, senin verdiklerine razı olmalarına daha uygundur.
Bakara 282 :”Ey îmân edenler! Belirli bir vâdeye kadar birbirinize borçlandığınız zaman onu yazın. Bunu, aranızda bir kâtib doğru olarak yazsın. Erkeklerinizden iki de şâhid tutun. Eğer iki erkek bulunmazsa, şâhidlerden kendilerine güvendiğiniz bir erkek ve -biri unutunca diğerinin hatırlatması için- iki kadın yeter.”
Peygamber ve çocuk yaştaki Ayşe’nin evlenmesi
(Bunu kabul edebilir ve destekleyebilir misiniz?)
Kaynak : Vikipedi : https://tr.wikipedia.org/wiki/Ai%C5%9Fe
Hadislerde Aişe’nin 6 yaşındayken 50 yaşındaki Muhammed ile nişanlandığı; ancak dokuz yaşında evlendiği aktarılmaktadır.
Muhammed el-Buhari’nin Sahih-i Buhari’de de aktardığı üzere Aişe şunları der:
“Peygamber benimle altı (yaşında) bir kızken nişanlandı. Medine’ye gittik ve Beni-el-Haris bin Hazrec’in evinde kaldık. Sonra hastalandım ve saçlarım döküldü. Daha sonra saçlarım büyüdü ve annem, Ümmü Rûmân, salıncakta kız arkadaşlarımla oynarken yanıma geldi. Beni çağırdı, yanına gittim, bana ne yapacağını bilmiyordum. Elimden yakaladı ve beni kapıda bekletti. Soluğum kesilmişti, nefesim yerine geldiğinde biraz su aldı ve yüzümle başımı bu su ile ovdu. Daha sonra beni eve aldı. Evde Ensâr`dan birtakım kadınlar hazır bulunuyordu. Bunlar bana: “Hayır ve bereket üzere geldin, hayırlı kısmet getirdin!” dediler. Annem beni bu kadınlara teslim etti. Bunlar da benim kılığımı, kıyafetimi düzlediler ve Resûlullah’a teslim ettiler. Ensâr kadınları beni Resûlullah`a takdim ettiklerinde ben dokuz yaşında bir kızdım.”
Şeriat Kanunlarını destekliyor musunuz?
Şeriat İslam hukuku anlamında İslam’daki ibadetler, muameleler ve cezaları içerisine alan, dinî hukuka ait tüm kavram ve kurallara verilen isimdir. Şeriat’ın İslamın hukuku olduğu, Osmanlı’da ve İslam ülkelerinde uygulandığı bir gerçektir. Aşağıdaki İslam hukuku kurallarını destekliyor musunuz?
Zina: Kur’an’a göre 100 sopadır. Zina yapan cariye ise o zaman da bu cezanın yarısı kadar ceza alır. Ancak hadislere göre bekarlara 100 sopa evlilere ise recm cezası verilir.
Recm cezası: Zina yapan kişinin taşlanarak öldürülmesi
Eşcinsellik: Kadınlar için ev hapsi, erkeklere ise eziyet şeklinde uygulanır.
Hırsızlık: Hırsızlık eyleminde sağ elden başlayarak, ellerinden bir tanesinin kesilmesi şeklindedir.
İçki içmek: İçki içmenin cezası icma yoluyla 80 sopa olarak tayin edilmiştir.
Yol kesme: Eylemlerinin çeşidine ve ağırlığına göre sağ el ve sol ayaklarının çapraz olarak kesilmesi, hapsedilme veya sürgün cezaları verilir.
Şahitlik : 2 kadının şahitliği 1 erkeğin şahitliğine eşittir.
Miras : Kur’an-ı Kerim miras paylaşımında kadına 1, erkeğe 2 pay verilmesini öngörmektedir.
Kuran’da yer alan şiddet içeren ayetler sizin görüşünüzü destekliyor mu?
“Dinini değiştireni öldürün.”(Buhari)
“Ortalıkta fitne kalmayıp din tamamen Allah’ın oluncaya kadar savaşın. Eğer küfürden ve fitneden vazgeçerlerse Allah onların yaptığını görür.”(Enfal 39)
Aram aylar çıkınca bu Allah’a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. eğer tövbe ederler, namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın. şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.(Tevbe 5)
Arzu ettiler ki kendilerinin küfre saptıkları gibi siz de sapasınız da beraber olasınız. bu sebeple, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. eğer bundan yüz çevirirlerse, onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. onlardan ne bir dost edinin, ne de bir yardımcı.(Nisa 89)
Hiçbir zulüm ve baskı kalmayıncaya ve din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Onlar savaşmaya son verecek olurlarsa, artık düşmanlık yalnız zalimlere karşıdır.(bakara 193)
Allaha ve resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. ahirette de onlara büyük bir azap vardır.(Maide 33)
Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer (küfürden) vazgeçerlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir. ( Enfal 39 )
Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah’ın ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslam’ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın. ( Tevbe 29 )
Ey iman edenler! Kafirlerden (öncelikle) yakınınızda olanlarla savaşın ve sizde bir sertlik bulsunlar. Bilin ki Allah kendisine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir. ( Tevbe 123 )
Arzu ettiler ki kendilerinin küfre saptıkları gibi siz de sapasınız da beraber olasınız. Bu sebeple, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan ne bir dost edinin, ne de bir yardımcı. ( Nisa 89 )
Haram aylar çıkınca bu Allah’a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. Eğer tövbe ederler, namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın. ( Tevbe 5 )
Ey iman edenler! Tedbirinizi alın ve bölük bölük ya da toplu halde savaşa çıkın. ( Nisa 71 )
(Ey Muhammed!) Artık Allah yolunda savaş! Sen ancak kendinden sorumlusun! Mü’minleri de savaşa teşvik et. Umulur ki Allah inkar edenlerin gücünü kırar. Allah’ın gücü daha üstündür, cezası daha şiddetlidir. ( Nisa 84 )
Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) yüz kişi bulunursa, inkar edenlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir kavimdir. ( Enfal 65 )
Trespasser
www.dunyalilar.org