Arka Bahçemiz

Düşünce Namusu ve Dürüstlüğü

Tarihte ve bugün, hakarete ve soruşturmaya uğrayan, ceza ve işkence gören, idam edilen ya da eller üstünde taşınan ve baş tacı edilen birçok insan “aydın” sınıfı içerisinde değerlendirildi. Toplumun bir kısmı bunların aydın olduğunu savundu, diğer bir kısmı ise onları toplum ve sistem düşmanı olarak gördü. Tartışmanın ardı arkası kesilmedi.

   zonaro-aydınlatma,muharrem

Bugün birçok ülkede aydın, uluslararası adlandırılması ile “entelektüel” terimi hâlâ tartışmalıdır. Hatta bir ülkedeki bir aydın, diğer bir ülkedeki insanların önemli bir kısmı için bozguncudur.

 “Aydın nedir” .Aydının bir özelliğinin, belki de ilk olması gereken özelliğinin, düşünceyi ciddiye almak olduğunu düşünmeyiz. İkinci özelliğinin ise, düşüncesi ve varsayımları ile tutarlı olması, düşüncesinin kendini götürdüğü yere korkmadan gidebilmesi, çelişkilerden sakınabilmesi, yanılgılarını çekinmeden açıklayabilmesi olmalıdır. Bir anlamda “düşünce namusu ve dürüstlüğü” aydın olma niteliğinin ilk belirleyici unsurudur. Ancak en önemlisi, bir aydın, düşüncesini satmayan kişidir. Evrensel değerlere sahip olmalıdır; ancak onu değişmez katı bir şablon alarak kullanmamalıdır. Değişime de açık olmalıdır.

Dogmatik (koşullanmış) duygulardan kurtulmuş ya da kalıtsal olarak bu yapıda olmayan, kendisi uygulasa da uygulamasa da yeniliklere açık olan, bir sorunun nedenini araştıran, bilgi toplayan, öğrendiklerini çevresindekilere yaymaya çalışan ve onlarla paylaşan, düşüncelerini özgürce savunan, baskıcı ve çıkarcı idari sistemlere karşı uygarca ve cesurca karşı koyabilen, toplumun çıkarı için kendi çıkarlarından ödün verebilen, edindiği bilgiler ile doğru varsayımlar kurabilen ve yargıya ulaşan, yeni bilgilerin ışığı altında kazanmış olduğu eski ya da yanlış düşünce ve tavrını değiştirebilen, başka insanların yanılgılarına da hoşgörülü olabilen, … kişi aydın olarak nitelendirilebilir.

Bilgisini sadece kendisine saklayan bir hekimin, bilgisini üstünlük kurmak için kullanan bir politikacının, çıkar sağlamak için çağdışı öğretileri devam ettirenlerin, kendini doğrudan ilgilendirmeyen konularda fikir ve bilgi edinmeye çaba göstermeyenlerin ve insan soyunun geleceğini ve çeşitliliğini tehlikeye düşürecek her türlü eyleme destek verenlerin, kazanılmış kültürel aydınlığı karanlığa çevirenlerin aydın olarak nitelenmesi düşünülemez.

Önümüzdeki yüzyıl, dogmatik kalıpların batağında yüzen değil, bilgi birikimi sağlanmış, yeterince beceri kazandırılmış, kendi kısa vadeli çıkarlarını toplumun çıkarından önde görmeyen, tarihten gelen tortulardan arınmış “aydın” insanların dünyası ve egemenliği olacaktır. Bunun dışında kalanların ise yaşama şansı olmayacaktır. Dünya olanak bakımından, sayısız insana değil, nitelikli insanlara yuva olacak kadar küçülmüştür. Bunu, bugüne kadar doğal seçilim yürütmüştür; önümüzdeki yüzyıldan sonra ise yapay seçilim yürütecektir. Hazırlıklı olmayan toplumların ve bireylerin alacakları yaraları bir uyarı olarak bildirmek, benim bilimsel görevimdir. Dilerim, bu uyarıları birileri yeterince algılar ve bu toplumun gerçek bilim toplumuna dönüşmesi için gerekli ilk adımları attırır… Bu gücün lokomotifi de üniversitelerin aydın insanları olmalıdır. Yoksa binbir emekle bugüne kadar getirdiğimiz, uygarlaşma yolunda önemli aşama kaydetmiş, canımızdan daha çok sevdiğimiz –çağdaş model- Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte, tüm Müslüman ülkelerin acı sonunu hazırlamış olabiliriz… Omzunuzdaki yük çok büyüktür derim…

Mitolojiye göre, bir gün, Tanrı, yakın zamanlarda bulunan Sümer yazıtlarına göre Mezopotamya’da yaşadığı bilinen bir topluluğa, tufan olacağını bildirmiş. Bu uyarıyı ciddiye alan tek insan (Sümer Yarıtanrısı Ziusudra) Nuh Peygamber olmuş ve yaptığı büyük bir gemiye, her hayvandan birer çift alarak, tufanda kendi ailesinin ve bu hayvanların dölünün korunmasını sağlamış. Uyarıyı ciddiye almayanlar da sulara gark olmuş…

Bir bilim adamı olarak bir tufanın yaklaşmakta olduğunu düşünüyorum.

Prof. Dr. Ali Demirsoy

Resim: Fausto Zonaro, (1854-1929)

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu