DERSHANELER, FATİH PROJESİ VE ÖĞRETMEN ATAMALARI AYNI POTADA NASIL BULUŞUR?
Hayatta doğru soruları sormak belkide en önemli yeteneklerden… Bundan bir kaç ay önce hükümetin bu konudaki yetenek açığının en büyük sıkıntısını şu an ülkece yaşıyoruz. Komplo senaryolarının popüler olduğu bir ortamda bende kendime mani olamadım, buyurun:
6 ve 7 Şubat’ta yapılacak olan öğretmen atamalarını beklerken bundan tam 2 ay önce gündemin baş köşesine oturan dershaneler konusunun nasıl da ortadan yok olup gittiğini görmekteyiz. O günlerde dershanelerin tasviyesi işinin siyasi tabanlı değil de eğitim tabanlı olduğuna inanan veya savunan bir kaç kişi olmuşsa bile artık onların da diyecek bir şeyinin kalmadığı aşikar.
En kısa şekilde ifade etmek gerekirse, gerçek ajanda eğitim ile ilgili bir reform hareketi olsaydı; dershaneler ilk başlanılacak yer değil her şeyi hallettikten sonra son dokunulacak yerler olurdu.
Tüm bu tasviye hareketi esnasında aslında AKP hükümeti elindeki çok ciddi bir fırsatı da kaçırmış oldu.
Nasıl mı?
Öncelikle, herhangi bir şeyi, özellikle de büyük bir yapıyı, tasviye etmenin, ortadan kaldırmanın yolu o yapıyı değersizleştirmekten, anlamsızlaştırmaktan geçer.
Aslında senaryo çok basit:
Altyapı çoktan hazır, dershaneler;
Pahası yüzünden gönderen velinin göndermek istemediği;
Harcanılan zaman,efor ve baskı yüzünden gidenin gitmek istemediği;
Bunca emeğe karşılık karın tokluğuna bile çalışılamadığı için çalışanın da çalışmak istemediği kurumlar.
Kimsenin memnun olmadığı bu ortamın varlığının tek sebebi mevcut sınav sistemi ve açıktaki öğretmen istihdamı gerçeği.
Peki alternatifi nedir, sınav sistemini değiştirmek mi?
Hepimiz biliyoruz ki seçme sınavının kaldırmak kaostan başka bir şey yaratmaz Türkiye’de. O yüzden bir çeşit seçme sınavı hep olacak.
Ancak hükümetin elinde bir başka şey vardı; başarısızlığa terkedilen, plansız ve programsız yürütülen ve yolsuzluk dalgasının geçen yılın yaz aylarında ilk başladığı yer olan FATİH Projesi.
Eğer FATİH Projesi sadece akıllı tahta, tablet PC vb. araçlara değilde olayın özüne odaklanılsaydı bakalım neler olabilirdi:
Ana teması Türkiye’nin tüm okullarını ve öğrencileri bilişim teknolojilerinden azami ölçüde istifade ettirmek olan ve milyarlarca lira bütçe ayrılan bu projede, en son yapılması gerekenler en başta yapıldı.
Akıllı tahta, tablet PC gibi araçların ihalesine çıkılıp bunlar temin edilirken, kimse bu araçların içini ne ile dolduracağız diye sormadı bile. E-eğitim materyalleri, e-eğitim yazılımları ne zaman hazırlanacak; öğrenciler, içinde ders materyali ve yazılım olmayan tabletleri ne yapacak gibi sorular halen cevapsız.
Özet olarak, FATİH Projesinde ihalelerin başlangıcı ders materyalleri ve yazılımlar için olmalıydı. Çünkü bilinen bir gerçek ki tablet PC, akıllı tahta gibi donanımlar her zaman temin edilebilirken yazılım hazırlamak, e-eğitim materyali hazırlamak yıllar alan bir süreçtir.
Ve bir proje ile hem atama bekleyen öğretmen sorunsalına bir çözüm getirebilir hem de öğrencilerin ders sonrası soru çözme ve etüt ihtiyacı büyük oranda halledilebilirdi.
Dünyanın her yerinde artık yaygın olan online etüt sistemlerinden bahsediyorum. Temel olarak, öğretmenle öğrenciyi buluşturup canlı-interaktif veya cansız-offline bir soru ve/veya konu anlatım seansının yapıldığı web siteleri düşünelim. Soru cevaplayan ve/veya konu anlatan öğretmenin seans başına öğrenciden para kazandığı; web sitesinin de bu işten komisyon aldığı bir sistem.
Şimdi bunun benzerinin devlet eliyle yapıldığını, açıktaki her öğretmen veya öğretmen adayının bu sisteme kaydolduğunu ve kendi alanlarındaki bilgilerini kullanıp para kazanabilecekleri bir canlı etüt sistemi…
Bir çeşit online dershaneden bahsediyorum!..
Açıkça bir kazan-kazan sistemi.
Veliler çocukları geç saatlere kadar dershanelerde sürünmeyecek ve daha ucuza eğitim alacaklar diye,
Öğrenciler, istedikleri zaman istedikleri soruyu sorabilecekleri bir araçları olacak diye,
Öğretmenlerin dershanede olanları artık karın tokluğuna çalışmayacakları; atanmamış olanlar da KPSS’ye hazırlanıp ömür tüketirken bir yandan para da kazanabilecekler diye
Mutlu olucaklardı…
Fakat bu işten en karlı şekilde hükümet çıkacak:
Sadece dershanelerin varlığını anlamsızlaştırmış olmayıp, aynı zamanda bu işin kontrolünü de kendi kurduğu bir internet sitesi aracılığıyla yavaş yavaş devralmış olacaktı.
Bir taşla iki kuş vurulmuş olacak; hem eğitimde reform hem de dershanelerin tasviyesi halledilecekti…
Fakat herşey o kadar plansız yapılıyor ve dürtülerle hareket ediliyor ki sonuçta elimizde, akıbeti belli olmayan, yolsuzluklara karışmış bir FATİH projesi, patlayan dershaneler konusu ve her yıl krize sebep olan öğretmen ataması sorunu mevcut!..
Senaryolarla çalışıp, olabilecekleri önceden hesaplamak aslında çok da kötü bir şey olmayabiliyor görüldüğü gibi; hesapsız hareket etmek bazen “balyozu” ülkenin kafasında kırıyor!..
Can Gürses