Arka Bahçemiz

Elit Sınıfın Yeni Lüksü: Steve Jobs Romantizmi

Sevdiği işte çalışmak adına!

Ev kirasını zar zor ödeyen

Arkadaşlarıyla tatillere gidemeyen

Yeni sezon kıyafetleri ancak vitrinden takip eden

Gece çıktığında birayı en ucuz içki olduğu için tercih eden

Festivallere katılmak için beleş bilet dilenen arkadaşlar

Size soruyorum; sizce de bu işte bir yanlışlık yok mu?

Sevdiğim İşte Çalışıyorum Kandırmacası 

“Sevdiğim işte çalışıyorum” cümlesi artık öyle bir arabesk etki yaratıyor ki bende, kamyonetim olsa arka camdaki nazar boncuğu çıkartmasının hemen yanına iliştireceğim. Uzun mesai saatleri, iki kuruş maaş ve önünü göremediğin bir gelecek; “Sevdiğim işte çalışıyorum”

Yaratıcılık gerektiren sektörlerde çalışmanın ön koşulu para beklentisinin olmaması. O yüzden zaten birçoğumuz; sanat, moda, tasarım veya reklam gibi sektörlerde ya bir karşılık beklemeden ya da bizi kıt kanaat geçindirecek maaşlar karşılığında çalışıyoruz. Çünkü “yaratmanın ve ortaya çıkan biricik ürünün karşılığının madiyatla ölçülemeyeceğini biliyoruz!” Hadi yaa!!!

Çok fena kandırılıyoruz arkadaşlar. Koskoca bir sektör dönüyor yaratıcı insanların üzerinden. Hatta buna dönmek de denemez, ezip geçmek denir. Sektörün ezip geçtiği ve o yüzden tası tarağı satıp Londra’ya taşınan reklamcı bir arkadaşım, ilginç bir makale gönderdi. Pennsylvania Üniversitesi’nden Miya Tokumitsu, “Do what you love” (Neyi seviyorsan onu yap) kandırmacası üzerine uzun uzadıya bir çalışma yapmış; kişinin işiyle kurduğu ilişkiyi romantik bir aşk ilişkisine çeviren zihniyeti mercek altına almış. Yeni nesil sömürge kültürünün yoluna halı seren “neyi seviyorsan onu yap” söyleminin en büyük temsilcisi olarak da Steve Jobs’u hedef göstermiş.

Steve Jobs Romantizmi

Steve Jobs’un 2005 yılında Stanford Üniversitesi mezuniyet töreninde yaptığı o etkileyici konuşmayı eminim bir çoğunuz hatırlayacaksınız.

“Devam etmeme sebep olan şeyin yaptığım işe olan aşkım olduğuna ikna olmuş durumdayım. Neyi sevdiğinizi bulmanız gerek. Bu aşklarınız için geçerli olduğu gibi işiniz için de geçerli. İşiniz hayatınızın büyük bir kısmını kaplayacak. Gerçek anlamda tatmin olmanın tek yolu harika bir iş olduğuna inandığınız şeyi yapmanız. Harika bir iş yapmanın tek yolu ise yaptığınızı sevmenizden geçiyor. Henüz bulamadıysanız, aramaya devam edin. Durulmayın. Tüm gönül meseleleri gibi, onu bulduğunuz zaman anlayacaksınız. Her büyük ilişki gibi, o da seneler geçtikçe daha da güzelleşecek. Yani bulana kadar devam edin. Yılmayın.”

Durum keşke Steve Jobs’un bu konuşmasında anlattığı gibi basit olsa. Keşke iş ile yaşanan bu aşk ilişkisini sürdürürken değirmenin suyu nereden gelecek, onu da bir açıklasa. Ayrıca -ben gazetelerde çıkan haberlerin yalancısıyım- Apple’dan ayrılıp da şirketin iç yüzünü anlatan birçok çalışan; Jobs’un konuşmasında savunduğu değerlerin Apple gerçekliğiyle örtüşmediğini iddia ediyor. Yaratıcı olmaktan çok uzak ve ağır koşulların hakim olduğu bir hayat sunuyor rahmetli Jobs çalışanlarına.

Tüm bu tabloya bakıldığında; sistem sömürüsüne rağmen ayakta kalmak ve yaratıcı olmaya devam etmek için ensenin kalın olması gerekiyor. Sürünmek için dahi, aileden veya başka bir kaynaktan maddi destek almak şart! O desteği almıyorsan eğer; sürünmek bile sana lüks! Acısız, ağrısız, kestirmeden ölüp gidiyorsun adını kimselere duyuramadan. Öyleyse yaratıcı olup sürünmenin gelin hep beraber sosyolojik adını koyalım. Adı “elit sınıfın yeni lüksü” olsun.

Aylin Durmaz

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu