Belki de herşey “Ben kimi eziyorum?” sorusunun yanıtıyla başlayacak.
Ezilenin bir başka ezileni ezmesi. Ezilen işçi eve geldiğinde kadını, kadın çocuğu, çocuk kardeşini eziyor. Kardeş dört gözle bekliyor kendine yeni bir kardeşi.
Erkek kadını, kadın bir seks işçisini, seks işçisi bir eşcinseli eziyor.
Almanya’da Türkler, Türkiye’de Kürtler eziliyor. Kürtler bir Ermeniyi, Ermeniler gidip bir Azeriyi ezebiliyor.
Sunniler Alevileri, Aleviler Romenleri, Romenler göçmenleri.
Ezilenler birlikte olamıyor mu? Oluyor elbet. Örneğin ulusal ve mezhepsel ölçekte ezilenler, cinsiyet olarak ezileni birlikte ezebiliyor. Veya ulusal, mezhepsel ve cinsiyet olarak ezilenler bir araya gelip bir ateisti ya da ‘dünya vatandaşı’nı yahut herhangi bir hayvanı ezebiliyorlar.
Bir ezilen diğer ezilene doğal bir eğilimle yakınlık gösteremiyor maalesef. Doğanın kanunu bu değil. İnsanın doğası diye birşey yok. Ama kapitalizmin doğası var. Koşulları bireyi, onun düşüncesini, hareketlerini, ilişkisini belirliyor. Bir kedi, bir köpek ve bir fare dost olabiliyorken, bir insan diğer bir insanla dost olmakta güçlük çekiyor. Kapitalizm içinde kendini kanıtlayamayan birey, kirli çarkın bir dişlisi olan birey, bilinçsizliğin verdiği cesaretle diğer ezilen bir dişliye dişini göstermekle kendini kanıtladığını, onun üzerinde bir güç gösteresiyle egosunu tatmin etmiş oluyor. Ezilenler bir araya gelecek bilinci gösteremediği için, esas ezene karşı bir yumruk olabilecek cesareti gösteremediği için, kendinden zayıf olana diş biliyor.
Sonuç olarak aklıma Kazım Koyuncu’nun söylediği bir söz geliyor:”Birbirimizi anlamamız için, aynı dili konuşmamıza gerek yok, ezildikten sonra, hepimiz aynı şarabız…”
Bu basit gerçeğin farkına varmak bu kadar mı zor arkadaş?
Belki de herşey “Ben kimi eziyorum?” sorusunun yanıtıyla başlayacak.
Baran Sarkisyan
Dünyalılar