AKP’nin iktidara gelmesi, radikalleşmiş ve sisteme öç duyan çevrelerin sermayeden pay almaları ve entegrasyon için gerekliydi, bu durum normalleşmeyi beraberinde getirecekti ve öyle de oldu.
Mini etekli kadınlara küfreden insanlar onlarla çalışmaya başladılar, radyoda kadın sesi duymaya tahammül edemeyen örümcek kafalılar bu duruma alıştı, etrafta dindar diye geçinen bu insanlar işi daha da ileri götürüp metresler edinmeye başladılar.
Cumhuriyetin nimetlerinden faydalanamadığını, horlandığını, dışlandığını iddia eden gruplar kazanımlardan istifade ettiler ve sakinleştiler.
Dindar veya dinci topluluklar dışındaki çevreler Cumhuriyeti biz kurduk, Atatürk bizim, laiklik gibi söylemlerle sonsuza dek yaşayacaklarını sanıyorlardı oysa iyi olan ve çalışan kazandı, sermaye ve güç el değiştirdi, yıllarca tembel tembel Atatürk ve laiklik üzerinden siyaset yapan öteki kanat yobazlar panik havasına girdiler, öncelikle güç ve iktidarlarını olmak üzere her şeylerini kaybedebileceklerini anladılar ve bununla yüzleştiler.
Şimdi artık herşey daha dengelendi, normalleşti, ötekini tanıdı. Artık çalışmadan ekmek yok, cemaatler kendi yandaşlarını yaratıyor ve besliyorsa, Cumhuriyet de kendi yandaşını yaşatmak ve korumak, onu bilgilendirmek için çalışmalı, nesillerini kaptırmamalı, ötekileştirmeden anlamaya çalışmalı.
Bugün CHP hala 3-5 cümleden oluşan siyaset yapıyor, bu kadar organize, yalanlarla donatılmış ve yapılan her belden aşağı ve sinsice planlanmış icraatın ‘yasal’ alt yapısını çoktan hazırlamış, artık parası olan, belli uluslararası camiadan destek gören, içeriden kendi yandaş ve rantdaşını, kendi medya gücünü, sendikalarını, hukuk derneklerini, öğretmenini, kamu çalışanlarını, müdürünü, amirini, polisini oluşturan bir çeteyle böyle baş edemezsiniz.
Çalışmalısınız!
Bilimsel, ötekileştirmeyen, alternatifler sunan çözümler üretmelisiniz. Bu ülkenin her bir değerine, rengine sahip çıkabilmelisiniz. Halk dışındaki tüm vesayetleri reddetmeli, patronun halk olduğunu ilan edebilmelisiniz. Değişimin önünde bir engel olarak duramazsınız, temsilci olduğunuzu unutuyorsunuz.
CHP’nin muhalefeti 2011 seçimlerinde bile kaybetmek üzerine kurulmuştu, “anayasayı değiştirip yargıyı da ele geçirecekler” diyorlardı. Elbette haklı çıktılar, referandumla bu süreç tamamlandı. Ama kendileri iktidar olmayı hedeflemediler, yenilgiyi kabullenmişlerdi, hedeflerini bu yönde koymadılar, uluslararası dengeleri de dikkate alarak ülkeyi nasıl yöneteceksin? Sen nasıl bir anayasa istiyorsun? Bu soruların cevaplarını asla veremediler.
AKP, Türkiye’nin normalleşmesi için gerekliydi, belli bir kesim, iktidarı ele geçirmek ve bu iktidarı sürekli kılabilmek için gerekli insan kaynağını yetiştirmek üzere verdikleri emeklerinin karşılığını aldılar ama bir kot pantolun firmasının reklamında dendiği gibi çok ileri gittiler.
Artık gözleri doymuyor, her şeyi istiyorlar. Hayatlarımızı bile…
Her şeyi ben bilirim anlayışıyla, sultanlık edasıyla ülke yönetilemez artık, sanata küfreden, tarihi dokuya 2-3 tane gavur sütunu diyen, doğaya duyarlı insanlara, sanatçılara bunlar çapulcu, herkes kendi işine baksın diye çemkiren, tüm İstanbul ve hatta tüm Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren 3. köprü gibi önemli bir projeye helikopterden tur atarak karar veren ve bunun yanlış olduğunu bile göremeyip yanlışı devam ettiren, her şeye sahip olmayı hedeflediğini açıkca belli eden bir iktidar değil bizi 2023’e götürecek olan.
O zaman artık çalışma zamanı. Atatürk’e sözde sahip çıkmanın ötesinde bir şeyler yapmamız, onu aşmamız, harekete geçmemiz lazım.
Gelecek biziz, beklediğimiz onlar biziz!
Deniz KARTAL
www.dunyalilar.org
Not: Bu yazı gezi olayları başlamadan yaklaşık 1 yıl önce Haziran 2012 yılında yazıldı